Ramazan Geldi Hoş Geldi

Yüce Rabbimize sonsuz şükürler olsun ki bu yıl da bizleri 11 Ayın sultanı olan Ramazan-i şerife ulaştırdı. Geçen yıl aramızda olup bu sene ki Ramazan ayına ulaşamadan ebedi hayata göçen tüm ümmeti Muhammed’e yüce Rabbimiz rahmet eylesin. Şunu unutmayalım ki Ramazan diyet değil, niyet ayıdır. Ramazan’da bedenimizin güzelleşmesinden, forma girmesinden çok ruhumuzun güzelleşip nefsimizi terbiye edip forma koymamız gerek.
Diğer ibadetlerin istismarında olduğu gibi, büyük şehirlerde açıktan oruç da yenilecek. Bunun adı da özgürlük olacak. Oruç tutmak ne kadar sevap ise, açıktan oruç yemek de o kadar günahtır. Üniversite gençliğin yüzde doksanı namazdan, oruçtan abdestten yoksun olduğu herkesçe biliniyor. Orucu hafife almak inkâr etmek insanı küfre götürür. Oruç insanın günahlarını döker, sonbaharda ağaçların yaprağı döküldüğü gibi. Çok insanımız Ramazan ayında umreye gider. Oruç tutan kardeşlerimiz fitrelerini zekâtlarını bilhassa Ramazan ayında verirler. Ramazan’da iftar çadırları kurulur, sofralar bereketli olur. Tüm Camilerimizde çoğunlukla hafızlar mukabele okurlar. Bunlar çok güzel olan Dinimiz İslam’ın gerekleridir.
Ancak bir ay boyunca okunan Kuran’ı kerimin manası niçin anlatılmaz. Okunan Kur’an-ın yansıra fıkhi konuların anlatımına neden ağırlık verilmez? Ramazan ayında çok insan Cami ve cemaatle tanışıyor. Bu hayırlı ay bitince, sanki cennet garantilenmiş gibi, önceki yaşantıya devam edilir. Bu ay boyunca dini konular anlatılırsa; körpe dimağlar, yosunlu beyinler çok şey öğrenirler. Bu konularda âlimlerimize çok görevler düşüyor. Eğer din anlatılmazsa yeni nesil İslam dinini nasıl öğrenecek? Dinimiz çağlar üstü bir nizam olduğu için, şuurlu âlimlerimizin taviz vermeden (eğilip bükülmeden) çok ciddi çalışmaları gerekiyor.
Fitre, zekât, hayır hasenatlar da çoğu zaman İslam’a göre verilmiyor. Zekâtın verileceği sınıflar dinimizde bellidir. Zekât konusunda şunu demek istiyorum. Zekât bizzat fakire nakit olarak verilmelidir. Çünkü zekât hırsızları cirit atıyor. Benim medresem, talebelerim, şu hizmetim bu hizmetim diye topluyorlar. İnsanlar aldatılıyor. Hele Ramazan ayında fakirler adına paketler dağıtılıyor ki, çok can sıkıyor. Fakirin ihtiyacını hiçbir insan belirleyemez. Vereceksen nakit para ver. Fakir cebinde para görsün, ihtiyacını kendisi temin etsin. Dinden anladığım kadarıyla tüm hayırlar bu şekilde verilmeli.
Bazı kurumlar, cemaatler iftar programları düzenliyorlar. Düzenlesinler ancak, fakirin bulunmadığı bu tür sofralardan da hayır beklenemez. Her şeyimiz gösteriye kaçtığı gibi böylesi hayır namına yapılan etkinliklerde de pis kokular yayılıyor. Din kardeşliğimizi pekiştirmek için iftar sofralarında kalın enseliler değil, fakir dostlar, akrabalar komşular mutlaka olmalıdır. Oruç ibadetinden nemalananlar ancak bunları yapabilirler. Hac ibadeti zaten kura ’ya tabi tutulmuş, umre öyle değil, adam tanırım belki yirmi defa umre yapmış. Allah kabul etsin diyorum. Sünnet olan bu ibadete o kadar önem veriliyor ki, farzları bile geçmiş. Farzlar sünnetten önce gelen ibadet şekli değil mi? Neden önem verilmiyor? Allah gerçek oruç tutan kullardan eylesin. Hayır, hasenatımızı niyetlere göre vermeyi nasip etsin. Şeytanlaşmış insanın ve nefsimizin şerrinden muhafaza etsin. Ahır zaman fitnesinden Allah hepimizi korusun. İslam’a göre şuurluca oruç tutup bu Mübarek ayın feyzinden nasiplenmeyi nasip eylesin… Selamla Kalın Selamette Kalın.