Ramazan Bitince Bayram
Ramazan ayının bitimiyle Yüce Yaratıcının biz Müslüman kullarına bahşettiği 3 gün süren bir bayram vardır.
Kısaca bayram konusuna da değinirsek;
Bayram; Sevinç demek, şefkat demek, saygı demek, yardımlaşma demek, hediyeleşme demek, mükâfat demek, Rahmet demek… Barış demek... Kısaca ve özetle Bayram; güzelliklerin toplu ifadesi demektir…
İslâm kültüründe bayram, bayramı hak edenler içindir. Semtlerine Ramazan uğramayanların, Ramazan uğradığı halde Ramazanı tanımayanların, kucaklamayanların, Ramazanı kıymetli bir misafir gibi ağırlamayanların bayramı olmaz. Çünkü bayram, Allah’ın rızasını kazananların sevinç günüdür. Allah’ın rızasını kazanmak için, sevmek, sevilmek ve sevindirmek esastır. Bir yerde sevmek, sevilmek ve sevindirmek varsa, orada bayram var demektir. Sevmenin, sevilmenin ve sevindirmenin olmadığı, bilinmediği bir yerde bayram olmaz.
Zaman zaman çevremizde ki insanlardan “Bayramların eski tadında olmadığını” duyarız. Aslında bayramlar da değişen bir şey yok. Değişen bizleriz. Değişen insanlar, Müslümanlar… Değişen Müslümanlarda ki bayram anlayışıdır.
Bayramlar da diğer zamanlar gibi haletiruhiyemiziyansıtır. İçinde bulunduğumuz sıkıntılı gelişmeler, maddi ve manevi halimiz, bayramı nasıl yaşayacağımıza ve geçireceğimize katkı sunar. O zaman ki psikolojimiz ve içinde bulunduğumuz atmosferdir bizi bayrama ısındıran veya soğutan.
Yoksa bayram bayramdır. Bayram değişmez, insanlar değişir. İnsanların tavırları, bakışları, bayramla ilgili algıları değişir.
Aslında maddi dengesizlikler ve imkânsızlıklar, dinden uzaklaşan toplum yâda dini yaşantının şekilcilikten öteye geçmemesi kişilik vasıflarımızı zorluyor ve haliyle manevi değerlerin erozyonunu da beraberinde getiriyor.
Bu yüzden Bayramların özünden olan ziyaretler de bu değer aşınmasından nasibini alıp, gittikçe seyrekleşiyor. Artık bazı kesimler de neredeyse bayramlar 'tatil' olarak algılanır oldu. Bayram deyince akıllarına sadece tatil gelen insanlar var.
Zaten seyrekleşen görüşmeler, artık bayramlarda da yapılmaz olmaya başladı. Dost, akraba ve yakınları ziyaret, yaşlılara tatlı bir söz, sevinç ve kederin ortak paylaşımı gibi insani ve dini değerler yerini umursamazlığa bırakıp gidiyor.
Bu değerlerin yaşanması ve yaşatılması çok önemlidir. Değerlerin bir sonraki kuşaklara aktarılması için büyükler ellerinden geleni yapmalı, bayramların bir tatil aracı değil, paylaşmanın, beraber sevinmenin, sevindirmenin, ziyaretlerin, el öpmelerin ve toplumda özellikle ‘akraba dost ve yakınlar’ arasında ki dayanışmanın daha da güçlenmesi için bir fırsat olduğunu gelecek kuşaklara aşılanmalı.
Esasen Bayramın barışa yönelik olduğunu, kırgınlık ve küskünlüğün son bulması için bir vesile ve büyük bir fırsat olduğu unutulmamalıdır.
Bayram; Toplumdaki gerginliklerin, hasara uğramış insani ilişkilerin, aileler arasında ki ufak tefek pürüzlerin bayram vesilesiyle son bulmasına büyük katkı sunan ve toplumun gelecekte huzurla yaşaması için ayağımıza gelmiş, kaçırılmaması gereken bir fırsattır.
Bayramlar yan gelip yatmak, tatile çıkmak, memleketten, aileden, dost, arkadaş, akraba ve yakınlardan uzaklaşarak tek başına eğlenceye çıkmak için değildir. Tam aksine fakirleri sevindirmek, yetimleri giydirmek, ziyaretler yapmak, büyüklerin ellerini öpmek, onları hatırlamak, saygı ve hürmet göstermek, küçüklere şefkat etmek için vardır.
Bayram demek; sevinmek demektir. Hep beraber sevinmek adına, hep beraber mutlu, huzurlu, barış içinde yaşamak adına tüm İslam âleminin Ramazan bayramını kutlarken; bu bayramın bütün dünyaya barış ve huzur getirmesini, akan kanların durmasını, yeryüzünün herhangi bir coğrafyasında haksızlığa uğrayanların haklarının alınmasını ve aranmasını… Yeryüzünün her hangi bir coğrafyasında aç, sefil, gariban ve kimsesiz olanların unutulmamasını diliyorum…
Rabbi Rahman bizlere samimi bir ruhla, İslami bir bilinçle oruçlarımızı tuttuktan sonra aynı ruh ve bilinçle bayramlar yaşamayı nasip etsin.. Selam ve dua ile…