RAHMET AYINI GERİDE BIRAKTIK
Ramazan Ayı gelince; başlangıcı Rahmet, ortası mağfiret, sonu ise cehennem ateşinden azattır. Buyurur Peygamberimiz. Ne mutlu sadık insanlara ki bu ayı gereği gibi idrak etmişler, harmanı olan bayramla buluşmuşlardır. Yapmacık dindarlıkta hayır yoktur. İbadetler insanı kötülüklerden alıkoyuyorsa gerçek ibadettir.
Ramazan ayı mevsimlik Müslümanlarına Allah hidayet versin. İbadetlerin devamında tesirini halk eylesin. Ramazan ayını Kutsal beldelerde geçirdim. İzlenimlerim faydalı olur düşüncesindeyim. Öncelikle belirtmeliyim ki, insanımız dini ibadetlerinde samimi olmakla beraber, bilinçsiz ibadetlerle uğraşmaktadır. Dededen babadan görme din anlayışı ile ibadetlere devam ediliyor. Dini konuları bilenden sormak yok.
Erkândan, adaptan yoksun da olsa bildiğinden şaşmıyor insanımız. Hemen hemen dünya devletlerinden gelen umrecilerden gördüğüm bu, hele hacer-ül esvedi öpme yarışı tamda din dışı bir olay. İbadet aşkı ile yapılıyor, ama kadın erkek karışımı birbirini incitmek zahmet vermek dinimizde olmasa gerek. Kabeyi tavaf, kabede oturma, nazar etme kaza namazı kılma, Kuran'ı kerim okuma, zikir çekme, insana çokça sevap kazandırırken, insanımız çeşit yemek peşinde, cincik boncukla uğraşmaktadır. Hele şükür bu sefer made in Turkey Külah ve seccade görünce sevinçten uçasım geldi inanın. Siyonizm her alanda Müslüman'ı sömürmektedir. İnsanımız da farkında değil. Rabbim şuur versin. Bol umre yapmakla, tavaf yapmakla çokça sevap alırım düşüncesi yanlıştır. Hac ve umreye gitmeden önce insanımızın eğitilmesi Farz-ı Ayn'dır.
Dünya Müslümanları Türkiye halkını çok seviyorlar. Ama yöneticiler alttan bazen sırıtıyorlar. "Osmanlı ha" diyorlar. Kâbe ümmetin malı olduğu halde Suudi yönetimince Kâbe'nin etrafı ikiz kuleler misali yüksek binalarla çevrilmesi, insanın kanına dokunan bir durumdur. Sanki ümmete meydan okumaktadırlar. Şunu kesin bilelim; Mukaddes beldelerde vahiyle gelen din değil, kralların dini hüküm sürmektedir. 20 günlük Mekke ziyaretimiz hep ibadetle geçti. Hele iftar zamanı ikram edilen taamlar anlatılamaz. O mertlik o ikramlar Sahi'liğin zirvesidir. Mevla'm kabul buyursun.
Medine'de 11 gün kaldık, ibadetler Mekke'ye göre daha bilinçli yapılıyordu. Çünkü namazlar mescidi nebevinin imamına uyularak kılınıyordu, Medine'de en büyük izdiham Ravza-yı Mutahhara da olurdu. Ta ki iki rekât namaz kılınabilsin. Çünkü orası cennet bahçelerinden bir bahçe idi.
Namazda kadınlar ve erkekler ayrı olduğu için ibadetin lezzeti bambaşka idi. ama dünyada olduğu gibi kutsal beldelerde de erkek Müslümanlığı hâkim. Kadına görünmesi gereken yerler sınırlı, kısıtlı gösteriliyor. Buda ayrımcılıktır. Kadın da erkek gibi mabedin her yerinden istifade etmelidir.
Her iftar sonrası Türkiyeli bir hacının beş termosla çay dağıtması unutulacak gibi değildi. Türkiyeli Müslümanların başı dik, karnı tok olsa da, dini konularda aç bırakıldıkları gözden kaçmıyordu.
Mekke ve Medine ümmetin malı olduğu halde işgal altında denilebilir. Dönüşte manevi anlamda çok kişinin manevi hediyelerle döndüklerine eminim. Dönüşü karayolu ile yaptım. Ürdün Umman, Suriye üzerinden, Suriye'de devlet otoritesi kayıp olmuştur.
Halk yönetimden kopuktur. Baas rejimi er veya geç gidicidir. Kan ve gözyaşı vererek. Unutmayalım ki zalim diktatörler kanla gelirler, kanla giderler. Bu onların genlerinde var. Ülkeme geldim sevindim. Dış ve iç mihraklar ülkeyi karıştırmaya devam ediyorlar. Allah fırsat vermesin.her fert sorumlu hem de görevlidir. Kötülüklerle mücadele etmede, geminin batması ile her kes batar. Rabbim kutsal beldelere gitmeyenlere gitmeyi nasip eylesin, Cümlemizi, "la dini" sporun her çeşidinden, toplumu bozan internet fitnesinden, emici bankalardan, Şikelerden, sahte postal yalayıcılardan, asrın fitnesinden, ırkçılığın her çeşidinden, yerli İsrail zihniyetinden, hepimizi muhafaza eylesin.