Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Risale-İ Nur’la İlgili Son Çalışması

Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Risale-İ Nur’la İlgili Son Çalışması

Üstad Bediüzzaman’ın vefat yıldönümü münasebetiyle Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz’ün Risale-i Nur’la ilgili yaptığı son çalışmayı tanıtmak istiyorum.

Ahmet Akgündüz çok eski bir dostum ve hocamdır. Kendisi hatırlamaz belki ama Diyarbakır İmam Hatip Lisesi’nden beri tanışırız. Akgündüz ortaokul 1. Sınıfta iken bu fakir 2. Sınıftaydı. Biz yatılı bölümündeydik, o gündüzlüydü ve ağabeyi değerli hocam Ali Akgündüz’ün yanında kalıyordu. Sonra kendisi Gaziantep İmam Hatip Lisesine geçti ve oradan mezun oldu. Biz Diyarbakır İmam Hatip Lisesinde okumaya devam ettik ve oradan mezun olduk.

İlk olarak ufak tefek, düşünceli, herkesi iyi dinleyen fakat verilen telkinleri kolay kolay kabul etmeyen, gözleri çakmak çakmak dört dönen bir çocukla karşılaşmıştım. Ağabeyi Ali Akgündüz Hoca ile birlikte okula gelmişlerdi. Aramızda iki yaş farkı vardı. Liseden sonra Erzurum A. Üniversitesi İslamî ilimler Fakültesini kazandım; kendisi de bir yıl sonra aynı fakültede okumak üzere Erzurum’a geldi. Diyarbakır’dan sonra Erzurum’da ikinci kez karşılaşmamızda bambaşka bir Akgündüz’le, daima coşan, kabaran ve taşan bir Hoca ile karşılaştık. Arapçayı ve İngilizceyi halletmiş, buna ilaveten bir de hafızlığı bitirmiş mükemmel bir hocaydı artık.

Erzurum’a gelir gelmez Arapçasını ve İngilizcesini ilerletmek isteyenlere ders vermeye başladı. Dört yıl sonra biz fakülteden mezun olmuştuk ama kendisi daha bitirmemiş, son sınıftaydı. Doktora sınavlarına hazırlanıyorduk. Her hafta sonu köşk dershanesinde bizleri bir araya getirir, sistematik ve mukayeseli bir şekilde İngilizce ve Arapça derslerini verirdi. Ertesi hafta da doktora sınavının tatbikatı gibi, 200 kelimelik sınavlar yapardı.

Bu Arapça ve İngilizce tedrisatıyla ilgili bir hatıramı da anlatmadan geçmeyeceğim: Doktora sınavlarına girdiğimizde, Jüri başkanı İslami İlimler Fakültesi Dekanı Yusuf Ziya Kavakçı hocamızdı. Kendisi sınav salonunda gözetmenlik de yapıyordu. İngilizce İslam Ansiklopedisi “Fıkıh” maddesinden 200 kelimelik bir bölüm sormuştu. Parça bana kolay gelmişti;  kısa bir sürede yapıp dışarı çıkmak istedim. Yusuf Ziya Hoca, “Azizim sen neden böyle çabucak çıkıyorsun, yapabildin mi peki? Bir daha bak istersen” dedi. Ben de, “Hocam yaptım; bu kadar” dedim. Hoca, “İyi madem, gel şurada otur, kâğıdını okuyayım” dedi. Ben de bir kenarda oturdum. Hoca kâğıdımı okuyup yanıma geldi ve: “Aferin, 100 aldın. Yahu azizim sen bu İngilizceyi nasıl hallettin böyle?” dedi. Ben de, “Hocam, bir yıldan beri Ahmet Akgündüz Hoca ile birlikte ve Arapça ile mukayeseli olarak İngilizceye çalıştık” dedim. Hem Arapça hem İngilizce öğretiminde kendisinden çok istifade ettik. Allah ondan razı olsun.

Akgündüz Hoca Hukuk Fakültesinde Hukuk Tarihi hocası olduğu halde hem İslam hukuku, hem Osmanlı Arşivleri hem de Risale-i Nur ve Bediüzzaman’ın hayatı hakkında Çok değerli eserler yazmıştır. Denilebilir ki, Akgündüz Hoca’nın bilimsel çalışmaları üst üste konulduğunda, iki kez boyunu aşmış durumdadır. Özellikle Üstad Bediüzzaman’ın hayatıyla ilgili yazdığı eserler çok kıymetlidir.

2023’te Rotterdam’da basılan son çalışması olan  “THE WORDS[SÖZLER], gerçekten Risale-i Nur merkezli Kur’an hizmetine yapılacak en büyük katkılardan birisidir.  Akgündüz Hoca bu eseri, daha önce Şükran VAHİDE hanımefendi tarafında İngilizceye çevrilen “THE WORDS”un, şerhli bir tahkiki mahiyetindedir. Şükran Hanımın çevirisi adeta Shakespeare İngilizcesi gibi biraz ağırdır. Bu yüzden Akgündüz Hoca Şükran Hanım tarafından yapılan çeviriye yer yer düzeltmeler de yapmıştır. Bilindiği gibi Şükran Hanımın çevirisinde hiçbir Arapça ibare yer almıyordu. Akgündüz’ün çalışmasında bütün ayetler ve diğer Arapça ve Farsça metinler harekeli bir şekilde ve kırmızı olarak verildiği gibi kelime ve deyimlerin Arapçası da verilmiştir.

Kitapta geçen ne kadar itikadî, fıkhî, usulî, tarihi, felsefî, lugavî ve belağî kelime ve deyim varsa, dipnotta hepsine doyurucu bir açıklama yapmıştır. Bu çalışma aynı zamanda Bediüzzaman’ın kaynaklarına inme ve referanslarını tespit etme açısından da çok önemlidir. Bediüzzaman’ın hangi ilimlerden haberdar olduğu, hangi kitaplardan istifade ettiği böylece ortaya çıkmaktadır. Keşke bu İngilizce çalışma Türkçeye de çevrilseydi! Risale-i Nur’daki derunî ilimleri öğrenmek isteyen kimseler böyle bir seri kaçırmamalıdır.

Bediüzzaman bir konuyu anlatırken bazı kelime ve deyimler kullanır.  Bunlar gelişi güzel kullanılan kelimeler değildir. O kelimelerden her birisi farklı bir ilmin anahtarı hükmündedir. İşte Akgündüz Hoca bu kelime ve deyimleri teker teker dipnotta şerh ve izah etmiştir. Bir örnek verelim: Üstad 1. Sözün başlangıcında “Kiyas-i temsilî, Şiâr, vird-i zeban, lisan-i hal, Katiu’t-Tarîk,  acz ve fakr” gibi ifadeler kullanıyor. Bunların her birisi bir ilmin anahtarı oldukları için dipnotta izah edilmiştir. Kuşkusuz bu izahlar kitaba oldukça büyük bir sayfa yükünü de getirmiştir. Böylece “THE WORDS” [SÖZLER],  hacminin bir buçuk katı büyüklüğünde bir eser haline gelmiştir.

Kendisini tebrik ediyorum. Umarım hiç kimse çıkıp, “Bu tarz çalışmalar Risale-i Nur hizmetine aykırıdır” demeyecektir. Böyle diyenler olsa da hiç önemi yoktur. Çünkü Cenabı Allah’ın Resûlüne verdiği emirlerden birisi de (وَقُل رَّبِّ زِدْنِي عِلْمًا) “De ki, ya Rabbi ilmimi artır” ayetidir (Taha, 20/114). Allah, ilmini arttırması için Resûlünden dua etmesini istiyor. Bizler ilmimizin arttırılmasına daha çok muhtacız. İlme iltifat etmeyenler zahirde hizmet yapsalar da büyük zarardadırlar. Akgündüz Hoca hiç bir dedikoduya iltifat etmeden, Mektubat ve diğer eserlerle ilgili yeni tahkik çalışmalarına devam ediyor. Allah kendisini muvaffak etsin ve hizmetini kabul etsin.

Üstadımızın ruhu şad olsun.