Prof. Bostancı; Siyasetsiz dünya düşünülemez
AK Parti Şanlıurfa AR-GE birimi tarafından yürütülen Siyaset Akademisi alanında uzman bilim adamlarının katılımıyla devam etti.
Türk siyaset bilimci, sosyolog, iletişim bilimci ve halkla ilişkiler uzmanı Prof. Dr. Mehmet Naci Bostancı katıldı.
İlk konuşmacı olarak kürsüye gelen Prof. Dr. Naci Bostancı; “Türkiye’de Siyasal Kültür” başlıklı bir sunum yaptı.
Şanlıurfa’ya daha önce geldiğini, Karaköprü’de nar yediği ve Urfa’da “isot” yiyerek Urfa acısıyla tanıştığını ifade eden Prof. Dr. Naci Bostancı; “Şanlıurfa’nın misafirperver insanıyla tanışıklığım önceden var” dedi.
Prof. Bostancı, Türkiye’nin siyasal kültürü hakkında siyaset akademisi katılımcılarına önemli bilgiler verdi. Saat 10:00 da başladığı konuşması yaklaşık 1,5 saat sürdü. İşte Prof. Dr. Naci Bostancı’nın konuşmasından satır başları; Bir şeyi tanımlamak tehlikelidir. Ama ben tanımlıyorum. Siyaset, maddi ve moral kaynaklara ilişkin iktidar savaşıdır. Maddi bildiğimiz ekonomik alanda yapılanlardır, moral kaynaklar ise inandığımız değerlerdir.
Çarşı ve pazarda da siyaset vardır. Giyimden yiyeceğe her alanda siyaset vardır. Siyaset her şeyi kapsayan bir alana hükmeder.
Örneğin, izliyorsunuz bir televizyon programında siyasi partilerin temsilcileri oturur tartışırlar en sonunda sunucu bilim adamına döner “Hocam bu konuda bilimsel olarak siz ne diyorsunuz” der. Bilim adamı ise bir siyasi parti temsilcisinin söylemine yakın bir tanımlama yapar. Siz aaaa dersiniz bu bizde böyle düşünmüştük. İşte siyaset budur. Bilimi yine kapsar. Bilimde siyasetin bir parçasıdır. Hava neyse siyasette odur. Siyasetsiz bir dünya düşünülemez.
Bazı insanlar “ben siyasetten uzağım, siyasete karışmıyorum” der. Aslında o insanlar da siyasetin içindeler. Ben siyasete girmiyorum demekle siyasilerin yaptığı uygulamaları bir şekilde teyit etmektir. Siyasilerin verdiği kararları onaylamaktır. O da bir siyaset çeşididir” dedi.
SİYASET BİR ELİNDE BUĞDAY BİR ELİNDE SOPA DEMEK
Prof. Dr. Naci Bostancı konuşmasının devamında ; “Dünyada eşitsizlik sürdükçe siyasette olacaktır. Ne zaman insanlar tornadan çıkmışçasına eşit olurlarsa o zaman siyaset yapmaya gerek kalmaz. Siyaset, bir elinde buğday bir elinde sopa demektir. Eğer bir ülkede sopa çok kullanılıyorsa demek ki buğdayın dağılımında çok problem vardır. Toplanılan vergiler imtiyazlı sınıflara gitmezse ve gelir dağılımında adalet sağlanırsa sopaya fazla ihtiyaç duyulmaz.
Bakın seçmenler iktidarları bu anlamda değiştiriyor. Son yıllara bakın kimler geldi kimler geçti. Yetki veriyor ve sonra bakıyor ki siyasiler buğdayı adaletli dağıtmıyor, sandıkta yetkiyi elinden alıyor. Seçmen siyasetçilere mesaj veriyor. “Sen vergi toplama ve dağıtmayı beceremedin” dolayısıyla sen bizi yönetme makamından çekil” der.
Konuşmasının devamında katılımcıların sorularını cevaplayan Prof. Dr. Naci Bostancı; “siyaset akademileri çok verimli oluyor” dedi.
NE KADARYÖNETMENLİK VARSA O KADAR MARAZA DA VAR
Anaysa Profesörü Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem ikinci oturumda siyaset akademisi katılımcılarına “Anayasa Hukuku” başlıklı sunum yaptı.
Anayasa hukuku üzerine siyaset akademi katılımcılarına bilgi veren Prof. Erdem; Bir toplum çok yönetmenliklerle yönetiliyorsa demek ki o toplumda bir maraza var” dedi.
Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem konuşmasının devamında; “Türkiye’de anayasa dışında o kadar çok şey var ki, örneğin başörtüsü meselesi var. Bir araştırma şirketi geçen gün araştırdı ve görüldü ki halk kendi arasında bunu sorun olarak görmüyor. Ama tepeden inme bir anlayışla, “hayır durun o kırmızıçizgidir karışmayın” diyorlar. Kıbrıs, Ermenistan, Kürt meselesi, alevi meselesi vs. ne dersen hemen “durun o kırmızıçizgidir karışmayın” diyorlar. Peki biz olan sorunları nasıl çözelim?
Bir anayasa olsun, sorunları çözsün diyoruz. 1940’larda Haso-Huso derlerdi. Şimdi ise söylem değişti. “Göbeğini kaşıyanlar, bidon kafalılar kenar mahalle çocukları” diyerek bizleri aşağılıyorlar ve “siz bilmezsiniz sizi biz yönetiriz” zihniyeti var ve bunun adına da Cumhuriyet diyorlar. Yanına da bir kelime daha eklediler demokratik cumhuriyet!.
Anayasa demek devletle milletin anlaşmasıdır. Devlet bir araçtır. Devlet bireyin mutluluğu için vardır. Kabul etmiyorlar. Güvenemiyorlar, acaba imtiyazımızı elimizden alırlar mı endişesi var.
Bakın devlet yanlış işlere giriyor. Örneğin diyanet kurumu var. Yahu kardeşim bırak dinime karışmayın. İster gider ağaca bez bağlarım, ister türbeye dua ederim ister başka şekilde ibadet ederim. Nasıl istersem din bilginlerinden öğrenmek isterim. Eğer diyanet kurumu olacaksa yeniden gözden geçirilerek olsun. Yani kurban kesip kesmemeye ben karar verebileyim” dedi.
Anayasa değişikliği ile ilgili sorulara cevap veren Prof. Dr. Fazıl Hüsnü Erdem; 12 Eylül’de referandumla değişen Anayasa Paketi yeterli değil ama önemli bir adım, anayasanın ıslah edilmesi gerek” dedi.
AK Parti tarafından yürütülen Siyaset Akademisi Cumartesi günü Urfa City (Mozaik AVM) Siyaset akademisi programına AK Parti İl Başkanı Av. Ahmet Düşünür, İl Yönetim Kurulu üyeleri ve Siyaset Akademisine kayıt yapanlar hazır bulundular