Pazar Camii

Pazar Camii
Camiler insanların toplandıkları mekânlardır. Bu toplanma diğer toplanma yerlerine benzemez! Çünkü Camiler yüce Mevla’nın evleridir, namazgâh, dua, yakarış yerleridir. Basit bir tabirle benzini biten, bir arabanın benzin istasyonuna koşarak benzinini alması gibidir. Müslüman da, en az bunun gibi günde bir kaç kere, haftada bir gün olmak üzere (Cuma Günü) Camilere koşarak vücuduna iman benzinini alır.
Tarih 25.05.2012 Cuma günü bugün Cuma. Cuma Namazımı nerede kılayım derken, kendimi merkez Pazar Camiinde buldum. Daha önceleri o camiye erken gittiğim halde yer bulamazdım. Camii görevlisinin odasına gider, orada ancak yer bulabilirdim. Bu sefer camiye vardığımda ezana az bir zaman kaldığı halde, cami çok sakin, iç kısmı ancak dolabilmiş, Cumanın sünnetlerini kıldıktan sonra, hutbe vermek üzere caminin imamını beklerken, bir başkası hem hutbe okudu, hem de namaz kıldırdı. Camii cemaatinden tanıdıklarıma sordum: “Caminin imamı yokmu?” cemaat de derin bir of çekerek: “Ne yazık ki, Müftü! Hocamızı buradan sürgün ettiler, bunu yapanlara hakkımız helal değil, hocamızın ne suçu vardı? Görevine bağlı, insan sevgisi aşığı, çocuklarımızı okutuyordu, dargınlarımızı barıştırıyordu, biz böyle bir hoca daha bulamayız.” diyorlardı.
Anlaşılan İlyas hocanın sürgünü cemaatini çok üzmüş, tam iz bırakmıştı. Hatta birisi müftü böyle yaparsa biz cahiller ne yapalım diye serzenişte bulundu. Tam Cuma saatinde da müftü bey vaaz veriyordu. Sonunda birlik beraberlik, kardeşlikten bahsediyordu. Kendi kendime bu ne çelişki dedim. Gerçek Camii imamına sahip çıkan Cami Cemaatine saygılarımı sunuyorum. Namazdan Sonra Cami hocasını arayarak geçmiş olsun dileklerimden sonra, bazı bilgiler aldım hoca efendiden. Aynı ailenin ferdiyim ben, çünkü Urfa Müftülüğünde on bir yıl çalışarak 2004’te emekli oldum. Aynı badirelerden bende geçtim. Bir mesaj yüzünden Erzincan Müftülüğünde soluk aldım, hem de kış ortasında! Kimin ne olduğunu az çok bilirim. Üzülmemek elde değil, müftünün görevi, imamlarla uğraşmak mıdır? Müftülükten öyle kokular geliyor ki, yazmaktan utanıyorum. Kur’an’sız bir nesil yayılırken, müftülüğün dert edinmemesi abesle iştigaldir. Din Bir Der Şanlıurfa şubesi olarak müftümüze bazı sorular sormak istiyorum.
1.) Daha önce de aynı bahanelerle Dergâh Camiinden iki imam başka yerlere atandı neden? Dergâh camiinde olanları her kes biliyor. İmamlar kötülüklere mani olmak istemiş ancak müftünün hışmına uğramışlar.
2.) İlyas BURUN Hoca Camii cemaati ve toplum tarafından sevildiği halde sürgün gerekçeniz nedir? 3.) İlyas hoca Kamu sen Sendikasından Memur Sen safına geçen bazı arkadaşların tasfiyesinde rol aldığı için, sürgün gerekçesi olabilir mi?
4.) Geldiğiniz günden beri personelin bazılarına çok yakın, bazılarına ise çok uzak olduğunuz (toplumun algısı) bu istikamette. Bu tutumunuz gerçek bir din adamına yakışıyor mu? Bu tutumunuz ayrımcılık değil mi?
5.) İyi kötü imam tasnifi kararı Urfa’nın mağaralarında mı alınıyor? İl müftümüz haftanın bir iki gününü sevenleri ile mağarada geçiriyor!
6.) Yapılan yanlış tayinle kimleri sevindirdiniz?
7.) Personeliniz olan İlyas BURUN Hoca’nın kaçma tehlikesi mi vardı? Polis nezaretinde gece 00.02’de evinde atama emrini tebliğ etmek istiyorsunuz neden?
8.) Urfamız huzurlu bir kenttir. Huzurlu olmada seçkin din görevlilerin payı pek çoktur. Birlik beraberliğe her zaman ihtiyaç duyulan bir zamanda, kaliteli din görevlilerini susturmanız size ne kazandırıyor?
9.) Aylarca caminin semtine uğramayan, aybaşlarında bankadan maaş alan, sizce de gözde olan hocalara bir şey yapacak mısınız?
10.) Bizler dokunulmazlığın seçilmişlerde olduğunu bilirdik. Yanlışları nezaketle yüzünüze karşı söylemek, atanmışlarda da dokunulmazlık varmış gibi kendinizi dokunulmaz mı sanıyorsunuz?
Bu soruları çoğaltabilirim. Sanırım konu anlaşılmıştır. Gerçek din adamlarına saygı duyduğumuzu da belirtelim. Haksızlık kimden gelirse karşı olduğumuz da bilinmelidir. İlyas Hocaya yapılanın yanlış olduğunu, Urfa’nın kaybı olduğunu, ancak yanlış yapanın yanlışının yanında kar kalınmayacağını belirtiyor, Sayın Urfa Millet Vekillerini haklının yanında, haksızın da karşısında olmalarını diliyorum. Urfa’nın huzurunu kaçırmaya kimsenin hakkı yoktur. Bu huzur bozucu İl müftüsü de olsa ….