PARTİLERDE SEÇİM HEYECANI DORUKTA
2015 genel seçimleri yaklaşırken partilerdeki hareketlilik de gözle görülür biçimde artıyor. İl teşkilatlarında sık sık toplantılar yapılıyor; milletvekilleri tatil günlerini seçim bölgelerinde geçiriyorlar. Aday adaylarının telaşları had safhaya çıkmış durumda. Lacivert kıyafetler içinde genel Başkanlara ve genel merkez yetkililerine boy gösterme yarışları, son günlerine gelmiş bulunuyor. Ama en önemli ve en büyük hareketlilik kuşkusuz ki TBM Meclisinde yaşanıyor denilebilir. Merak edilen temel konu şu: Acaba şimdi milletvekili olanlardan kaç tanesi yeniden seçilebilecek? Kaç tanesinin isminin başına ESKİ kelimesi gelecek? Bu durum çok fazla bilinmiyor. Bu yüzden milletvekilleri ister istemez tedirgin olma dönemine girmiş bulunuyorlar.
Aslında milletvekilleri tedirgin olmakta haklı sayılırlar; çünkü Sayın Başbakan, Ak Partinin milletvekili seçilme kriterlerini çoktan açıklamış durumda En başta gelen husus, adayların paralel yapıdan uzak olmalarıdır. Buna göre, üç dönemliklerin dışında kalan bazı milletvekillerinin seçilmeyecekleri şimdiden bellidir, denilebilir. Ancak Ak Partide görev yapan milletvekillerini umutlandıran bir husus vardır: Ak Partinin geleneğinde dostluğa, sadakate, kıdeme ve hatıraya çok değer veriliyor Hatırlayalım; henüz Ak Partinin yıldızı parlamazken FPden ayrılıp Başbakanın yanında yer alanlar hiç unutulmadılar. Bazı şahısların üç dönemdir üst üste milletvekili seçilmiş olmalarında bu noktanın tesiri büyüktür. Ancak üç dönemliklerin devri bitiyor.
Ankarada kalan ve seçim havasını iyi koklayan bir dostumun anlattığına bakılırsa, bu seçimlerde durum oldukça farklı olacak gibi görünüyor. Yani Başbakanın, her ilden, o ilin sorunlarını bilen ve sorunlara çözüm projelerini üreten, ayrıca kesinlikle Paralel yapıdan uzak duran adaylara öncelik vereceği söyleniyor. Dostumun diğer bir tespitine göre, Sayın Başbakan bu seçimlerde aşiretlerin baskıcı ve belirleyici rol üstenmelerini istemiyor.
Ne var ki, Urfa gibi aşiret yapısı güçlü olan bölgelerde bu prensibin uygulanması oldukça zordur. İster istemez siyasi partiler, elde edilmesi daha kolay olan blok oylara sahip çıkıyorlar. Hatırlayınız, 2011 seçimlerinde bir aşirete mensup olan bağımsız milletvekili Ak Partiye kabul edilirken, diğer bir aşiret mensubu milletvekili anında istifa etmişti. Bu durum, aşiret yapısı güçlü olan bölgelerde eski geleneğin sürdürüleceğini göstermektedir.
Bence aşiretlerin bir partide seçmen olarak guruplaşmaları ve o partiyi desteklemeleri; buna bağlı olarak da kendilerinden bir adayın milletvekili olmasını istemeleri normal sayılabilir. Normal olmayan, aşiretlerin, halka hizmet ediyoruz görüntüsünü vermek için, yerel parti yöneticileri üzerinde baskı kurmaları ve belirleyici durumda olmak istemeleridir. Söz gelimi falanca müdür bizden olacak veya falanca daire başkanı bizim aşiretten olmalıdır gibi yaklaşımlar sergilemek her zaman partileri zora sokmuştur.
Fazilet Partisi zamanında aşirete mensup bir zatın, partinin merkez ilçe toplantısında, parti yöneticilerinden birisine tehditkâr bir şekilde bağırması sonucu o yöneticinin istifa ettiğine ve bir daha partiye gelmeyip siyaseti bıraktığına şahit olan birisiyim. Bu tür durumların tekerrür etmesini kimse istemez; ancak siyaset, il dışından getirilen kalabalıklarla bölgesel güç gösterisine dönüştüğü zaman, siyaseti halka hizmet olarak kabul eden birçok kimsenin kaygı duyması kaçınılmaz olur.