Oruç tutacakları önemli uyarılar

Uzmanlar Ramazan ayı içerisinde açlık süresinin yaklaşık 16-17 saat olmasının bazı şeker hastaları için risk oluşturduğunu söylüyorlar

Oruç tutacakları önemli uyarılar

 

Şanlıurfa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Hastane yöneticisi Uz. Dr. Abdülkadir YETİŞGİN ‘Ramazan ayının başlaması nedeni ile yaptığı yazılı açıklamada; Ramazan ayı içerisinde açlık süresinin yaklaşık 16-17 saat olmasının bazı şeker hastaları için risk oluşturduğunu belirterek Şeker hastalığının farklılık gösterdiğini ve bütün hastalara aynı şeklide yaklaşmamak gerektiğini, Şeker hastalarına kişisel olarak yaklaşmakta fayda olduğunu ve Kesinlikle oruç tutamayacak olanlar ile Kontrol altında oruç tutabilecek hastalar olduğunu belirten Yetişgin; Bu bakımdan konusunda uzman doktorlar tarafından kişilere özel karar verilmesinde fayda olduğunu, Diyabetli hastaya doktoru kesinlikle oruç tutmaması hakkında ciddi bir uyarıda bulunmuşsa böyle bir şeker hastasının bu uyarı çerçevesinde hareket etmesi gerekir. Dedi.
DİYABET HASTALARI ORUÇ TUTABİLİR Mİ?
Şanlıurfa Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğine bağlı Şanlıurfa Mehmet Akif İnan Eğitim ve Araştırma Hastanesi Dâhiliye Uzmanı Evin BOZKUR ise yaptığı açıklamada; Tüm dünyadaki farklı coğrafya ve kültürlerde ki milyonlarca diyabet hastasının oruç tuttuğu düşünülmektedir. Tüm diyabetik hastaların aynı özelliklere sahip olmadığı düşünülürse, tüm bu hastalara aynı öneriyi vermek yanlış olur. Bu yüzden tedavi kılavuzlarında hastalar risk gruplarına ayrılmıştır. Yüksek riskli, orta riskli ve düşük riskli olarak hastalar sınıflandırılmıştır.
Yüksek riskli hastalar
Son 3 ayda tekrarlayan hipoglisemileri olan, gebe, böbrek fonksiyon bozuklukları olan, çoklu insülin kullanan, HT, kalp damar hastalığı, inme gibi yandaş hastalığı olan, yaşlı hastalar olduğunu belirten Bozkur; Yüksek riskli hastaların oruç tutması sakıncalıdır.
Orta riskli hastalar
Birden fazla hap kullanan ve kan şekeri nispeten daha düzenli seyreden hastalar olduğunu belirten Bozkur; Düşük riskli hastalar diyetle kan şekeri düzenli seyreden hastalardır. Bu gruptaki hastalar düzenli hekim kontrolü ve evde sıkı kan şekeri takibi yapmalıdır.
Diyabetik bir hasta oruç tuttuğu zaman 4 önemli riskle karşı karşıya kalır
Hipoglisemi (kan şekerinin düşüklüğü) , hiperglisemi (kan şekeri yüksekliği), dehidratasyon (sıvı kaybı), tromboz (pıhtı). Diyabet hastalığında tedavinin temeli bozulmuş metabolizmayı düzene koymak olduğunu belirten Bozkur;Bu nedenle diyet,yaşam şekli değişikliği, gereğinde tablet ilaçlar (oral antidiyabetikler), enjeksiyon şeklinde uygulanan insülin preperatları ile bu sağlanmaya çalışılır.
Burada diyetin önemi uygun beslenmeyi sağlaması yanında, kan şekerini düşürücü tabletlerin bu etkisinin en fazla olduğu saatleri karşılaması, tampone etmesi ile 'hipoglisemi'yi önlemeye çalışmasıdır. Tip 1 diyabetlilerin ve bazı tip 2 vakalarının tedavilerinde, diyete ilaveten bir veya birkaç defa insülin uygulanmaktadır. Tedavi sırasında insülinin etkisi ile çıkabilecek hipoglisemi, üç ana öğün dışında üç de ara öğün alınarak önlenmekte, kontrol altına alınmış olmaktadır. Diyabetin tedavisi için şart olan ara öğün oruç tutulursa yapılmayacaktır. Şu halde bu şartlar ortamında hipoglisemi oruçlu diyabetli için yakın, ciddi bir tehlikedir. Diyabetlinin uzun açlığı (oruçlu oluş gibi) tehlikeye davetiyedir. Diyabetli üç ana öğün ve üç ara öğün yaparak özel diyetine uygun yemek yemek zorundadır. Aksi durumu ele alırsak, yani şeker hastası hipoglisemi tehdidinden kaçmak için ve oruç tutma ısrarı nedeni ile tedavisini bir kenara iter, diyet şartlarını uygulamaz insülini veya oral anti diyabetik (OAD) tabletlerini almaz başka değişle oruç tutmayı tercih eder, tedavisini bırakırsa kan şekeri yükselmeye (hiperglisemi) başlar ve bazen de metabolizma aşırı düzensizliğe kayar, hatta hiperglisemi koması veya diğer komplikasyonlar ile karşılaşabilir. Sergilediğimiz bu tablolarda görüldüğü gibi şeker hastalığı tedavisi ile oruç arasında ciddi, hayati uyuşmazlık mevcuttur." Uzun süreli sıvı alınmaması sonucu dehidratasyon gelişebilir ve hipotansiyona(tansiyon düşmesine) neden olabilir, bu durum yaşlı hastalarda düşmelere bağlı hayati tehlike oluşturan kırıklara neden olabilir.Sıvı kaybına bağlı tromboz oluşabilir ve kalp damar hastalığı, inme gibi hayati risk oluşturan hastalıklara neden olabilir.
Oruç tutmak isteyenler kontrollerini yaptırsın
Tüm risklerine rağmen oruç tutmak isteyen hastalarımızın Ramazan ayından hemen önce kontrollerini yaptırmaları gerektiğini belirten Bozkur, hipoglisemi, hiperglisemi, tromboz, dehidratasyon açısından dikkatli olmaları. Evde kendi kan şekeri, tansiyon takiplerini yapmaları, ikiden fazla hipoglisemi atağı geçiren hastaların oruç tutmayı bırakmaları, dehidratasyon açısından bol su tüketmeleri, ani kilo artışı ya da kilo kaybı açısından kilolarını sıkı takip etmeleri gerekmektedir. Dedi.