Okumak…

Okumak…

   “Düşünmeden öğrenmek faydasız, öğrenmeden düşünmek tehlikelidir.” (Konfüçyüs)

 

  Tarih boyunca insanlar için en önemli meselelerden biri şüphesiz eğitim öğretim faaliyetleri olmuştur. Çocuklarını bir mektebe/okula/medreseye yada özel olarak tutulan öğreticiler/hocalar vasıtasıyla eğitim ve öğretimlerini sağlamak bir veli için en önemli ödevlerden/görevlerden biridir.

   Bu sebeple ‘bana göre’ okumak insanlar için ‘su gibi, ekmek gibi zaruri bir ihtiyaçtır.’ Yüce Allah tarafından Peygamber efendimize Cebrail Aleyhisselam ile gönderilen/gelen ilk emir, ilk hitap; ‘ikra’ idi. Yani oku… “İkra bismiRabbikellezi helak,” oku seni yaratan Rabb’inin ismiyle oku, seni yoktan var edenin, halk edenin/yaratanın adıyla oku…

Buradan şu sonuca varıyoruz; okuyacağımız her şeyi yüce Allah’ın adıyla okumayı öğreniyoruz. Çünkü yüce Rab; “seni Yaratan Rabb’inin ismiyle oku” diye buyuruyor.

Yüce Allah’ın ismi şerifiyle/adıyla okunacak, O’nun adıyla başlanacak her şey; ‘O’nun adına ve şanına layık olmalıdır.’ Okuyacağımız her şeye, her işe O’nun ismi şerifiyle/adıyla başlayacağımız için ‘o şeylerin’ besmeleye uygun olması kaçınılmaz olacaktır…

   Okumak: kâinatı, hayatı, ilimi, bilimi okumak… Ama doğru okumak, Besmeleyle okumak… Anlamak için okumak, uygulamak için okumak, yaşamak ve yaşatmak için okumak… kibirlenmek için değil, felsefe yapmak, demagoji yapmak, laf kalabalığıyla zihinleri bulandırmak için değil.

   Biliyorum diye, bu çok bilgilidir desinler diye değil; Allah için-Allah’ın rızasına uygun olsun diye okumak… Faydalı olmak, verimli olmak, kendini düzeltmek, hakkı yüceltmek için okumak… Haksızlık yapmak için değil, hakkı ayakta tutmak için, haksızlığa karşı dik durmak için okumak…

   Tefsir okumak, sahih hadis okumak, sağlam kaynaklar (Kur’an ve sünnete bağlı kalarak, Kur’an ve sünnet ışığında yazılmış kitaplar) okumak… Her şeyin evvelin de yüce Allah’ın değişmez kitabını/Kur’an-ı kerimi okumak…

   Hatta biz Müslümanların Kur’an’la öylesine sık, yoğun ve doğrudan bir temasımız/ilişkimiz/bağımız olmalı ki, her yerde ve her durumda ve kiminle olursa olsun, konuştuğumuz, tartıştığımız veya şahit olduğumuz herhangi bir konuyla ilgili ayetler hemen aklımıza gelmeli… Bir anlamda buna ruhen, bedenen ve zihnen Kur’an ile bütünleşme/içselleşme çabası diyebiliriz.

   Kur’an; ‘okumak’ eyleminin muhatabı olan insanın çıkmazlara girmesini, okuduklarıyla çıkmazlarda kaybolmasını engellemek üzere gönderilmiştir. Kur’an bir okuma kitabı değil bir ‘okumak’ kılavuzudur. Bu konuda Şehid Seyyid Kutup Şöyle der: “Kur’an; fayda için, bilgi ve kültür için okunmaz, Kur’an; Allah’tan direktif almak için/emir almak için okunur.”

   İnsanlar yüzlerce, binlerce kitap okuyabilirler; günlerini, gecelerini, ömürlerini okumak için harcayabilirler ama her okudukları şey onları çıkmazın bir adım daha içine itebilir ki; Kur’an-sız okudukları zaman...

   Hani şöyle bir deyim vardır; “okumak deva, anlamak ise şifadır.” Bu yüzden insanın okuduğu şeylerin başta kendisine ve dolayısıyla topluma faydalı olması için; doğru okuması, taklitçilikten uzak okuması, besmeleye uygun okuması şarttır.

   Yani Kur’an-i kerimin ifadesiyle (Cuma suresi,5. ayetinde belirtildiği gibi) kitap yüklü Merkepler olmamak için doğru okumak, okuduklarıyla amel etmek, fiiliyata dökmek ve dolayısıyla insanlığa faydalı olmak için okumak gerek...