'Obezite hastaları diğer hastalara göre daha az yaşıyor'
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de artan obazite ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Uzmanlar, obez olan hastaların diğer hastalara göre 10 yıl daha az yaşadığına dikkat çekti.
Dünya geneliyle birlikte Türkiye ’de de yaygınlaşan obezitenin birçok sağlık sorununun kaynağı olduğunu belirten uzmanlar, obezite olan hastaların uzman bir ekip tarafından değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
Uzmanlar, aşırı kilo alımlarının nedeninin ortaya konulması gerektiğini ve kişiye özel sağlıklı bir yolun oluşturulması gerektiğini dile getirdiler.
Konu ile ilgili İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Genel Cerrahi Uzmanı Operatör Doktor Orhan Kazan, obezitenin, vücutta aşırı yağ artımıyla ortaya çıkan, çevresel etkilerle de tetiklenen genetik zeminli kronik bir hastalık olduğunu söyledi.
Vücuttaki yağ miktarının ölçülerek obezite oranının belirlenebileceğini belirten Op. Dr. Kazan, “Normal bir insanda doğuştan itibaren bulunan yağ miktarı, zaman içerisinde değişerek olgunluk çağına geldiğinde beli miktara ulaşır. Obezite de ise yağ miktarı aşırı miktarlara ulaştığında, bir obezite söz konusu olur. Vücuttaki yağ miktarını ölçmek için badimeks yöntemiyle obezitenin derecesini belirleyebiliriz. Hastanın boyunu, kilosunun metrekaresine bölüp, ortaya çıkan sonuçlara göre belli sınıflara ayırıp hastanın obezite derecesinin belirliyoruz. Hastanın kilosu, boyunun metrekaresine bölünüyor. Ortaya çıkan sonuçlara göre beli sınıflandırmalar yapıyoruz. Hastanın obezite derecesinin ne olduğuna bakıyoruz. 30’un altında olduğunda normaldir ama 30’dan fazla ise obezite, 35’ten fazla ise ileri obezite, 40’tan fazla ise morbid obezite diyoruz.”dedi.
Obezite oranının önemli olduğunu söyleyen Dr. Kazan, “Burada en önemli oran yüzde 40’tır. 40’ın üzerinde olanlarda herhangi başka bir kriter aramadan, tedavi yöntemlerine direk başvurabiliyoruz. 35 ile 40 olan hastaların da badimeks indekslerinin 30’un altına düşmesini istiyoruz. 30’un altına düştüğünde bel çevresi, kalça ve bildiğimiz birçok hastalıkla ilişkisi olan hastaların vücut oranlarında düzelme görüyoruz. Gerek medical tedavide, gerek diyet veya cerrahi tedavi uyguladığımız hastalarda, ana hedefimiz hastaların vücut indeksinin 30’un altına düşürülmesidir.” ifadelerini kullandı.
Obezitenin nedenleri
Obezitenin nedenleri hakkında bilgi veren Kazan, “Obeziteye neden olan etkenler tam olarak açıklanamamakla birlikte, aşırı ve yanlış beslenme ve fiziksel aktivite yetersizliği obezitenin en önemli nedenleri olarak kabul edilmektedir. Bu faktörlerin yanı sıra genetik, çevresel, nörolojik, fizyolojik, biyokimyasal, sosyo-kültürel ve psikolojik pek çok faktör birbiri ile ilişkili olarak obezite oluşumuna neden olmaktadır. Tüm dünyada özellikle çocukluk çağıdönemi, obezitedeki artışın sadece genetik yapıdaki değişikliklerle açıklanamayacak derecede fazla olması nedeniyle, obezitenin oluşumunda çevresel faktörlerin rolünün ön planda olduğu kabul edilmektedir.”ifadelerine yer verdi.
Obezite neden ciddi
Türkiye’de obezite oranının yüksek olduğunu ifade eden Kazan, “Obezitenin dünyadaki oranları hemen hemen Türkiye’yle aynıdır. Ortalama olarak yüzde 30-33 oranında obezite olan bir toplumdan bahsediyoruz. Bu oran bayanlarda daha fazla. Erkeklerde yüzde 20, bayanlarda ise yüzde 41’dir. Türkiye’de ortalama yüzde 30 civarındadır. Obezite olan kişiler risk taşıyor bu risklerin başında kalp damar hastalıkları, Ateroskleroz ve diyabet gibi endokrin bozukluklar, eklem rahatsızlıkları, kanserler ve akla gelebilecek birçok sistemi hasta eden bir durumdur.”şeklinde konuştu.
“Obez olan hastalar diğer hastalara göre daha az yaşıyor”
Yapılan araştırmalara göre, akciğer kanserinden sonra ölüme yol açan hastalığın obezite olduğunu söyleyen Kazan, sözlerine şöyle devam etti:
“Obezite olan haslarımızda endokrin bozuklarının başında diyabet geliyor. Diyabet hastalarının obezite hastalığına yakalanmaları çok yüksektir. Obez olan hastalar diğer hastalara göre daha az yaşıyor. Obez olan bir hasta, obez olmayan bir hastadan 10 yıl daha az yaşar. Kanser olan bir hasta eğer obez ise, o hastanın kurtulma şansı obez olmayan hastaya göre daha azdır.”
Obezite ile mücadele
Obezite ile mücadele etmek gerektiğine vurgu yapan Kazan, “Obezite ile mücadelede artık obezite ile ilgili yayınlar, bilgiler, obezitenin nedenleri, kimyasal nedenleri ve biyokimyasal nedenleri tarif edilmeye başlandı. Diyet ve yaşam tarzı değişikliği aslında obezite ile mücadele en etkili yöntemdir. Niçin yaşam tarzı değişikliği, çünkü insanlar eskiden aldığı kalori miktarı ile, harcadığı kalori miktarı dengeli gidiyordu. O yüzden obezite çok fazla değildi. Gelişmeye başlayan ülkelerde obezite sorun olmaya başladı. Obezite gelişmiş ülkelerin birinci sıra sorunu haline geldi.”diye konuştu.
Obezitenin tedavisi
“Sağlıklı kiloya inmek doğal olarak da, estetik olarak da bir iyileşme sağlayacaktır. Ancak obezite sağaltımının amacı, hiçbir zaman estetik değildir.” diyen Kazan son olarak şunları söyledi:
“Aşırı kilonun kişide meydana getirdiği yandaş hastalıkların iyileştirilmesi ya da oluşumunun engellenmesi için gerekli olan kilo kaybı, herkes de farklı olacaktır. Aşırı kilonun oluşum nedeni de her hastada farklı olduğundan, tüm hastalarda kesin sonuç verecek bir mucize yol da yoktur. Hasta uzman bir ekip tarafından değerlendirilmeli, aşırı kilonun oluşum nedeni ortaya konmalı ve kişiye özel bir sağaltım yolu oluşturulmalıdır. Aşırı kilo sağaltımında öncelik, yemek ve davranış alışkanlıklarının değiştirilmesi ve erken tüketiminin artırılmasıdır. Bu önlemlerin yeterli olmaması durumunda ise ilaç kullanımı ya da endoskopik ve laparoskopik cerrahi girişimler söz konusu olabilir.”
Kazan, Yapılan hesaplamalarda 2030 yılında nüfusun yaklaşık olarak yüzde 56’sı obez ya da morbid obez olacağının hesaplandığını belirtti. (Mustafa Kaynak / M. Hüseyin Temel – İLKHA)