NESLİ KORUMAK
Nesli korumak, kollamak, yetiştirmek her fert ve devletlerin görevidir. Nesiller sebze, meyve, fidan gibidirler, budanması, sulanması, aşılanması, ilaçlanması gerekir, Yoksa bayır kalır, verim vermez, yabani otlar biter. Nesillerini yetiştirmeyen devlet ve fertler başkalarının istilasına uğrarlar. Dillerinden, dinlerinden, örf adetlerinden koparlar, başkalarına özenmeye yeltenirler.
Aslından kopan nesiller, monoton bir hayat sürmeye çalışırlar. Aileler yıkılır, birlik beraberlik olmaz, İnsanı yani nesilleri koruyan en büyük etken, ilahi dindir, vahiy kültürüdür, sünnettir, fıkıhtır, bunların dışında yaşamak hormonlu hayattır, vahiy kültüründen yoksun kalpler tatmin olmazlar, aç ruhlar doymaz. Ruhunda saldırganlık başlar. Hırsızlar, şikeci top severler, Vatan ve insan sevgisinden çok, darbe heveslileri, batıcılar, zalimler, katiller, trafik savarlar, servet biriktiren baronlar, yalancılar, ikiyüzlüler, putçular, sarhoşlar, zinacılar, faizciler, demokrasi yobazları, İsrail severler, Fransız severler, harami kütükler türetilir toplumda.
Toplum fertleri de iflah olmazlar her gün huzursuz olurlar. Nesillerin ıslah merdivenlerinden birincisi ailedir, sonra çevredir, daha sonra en önemlisi okuldur. Öğreten öğretmenidir, masadaki, çantasındaki kitabıdır. Muhammed İKBALI tanırsınız Mısırın, bizdeki Akif’i dır,hayatı hep mücadele ile geçmiştir. Yaşadığı dönemde hac dönüşü hacılar yanına uğrar, kendisine hediyeler verir, o şekilde sevindirirlerdi hacılar kendisini, Onun Hacılara söyledikleri çok manidardır. Bana verdiğiniz hediyeler geçicidir. Keşke dönüşte, Hz. Ömer’in adaletini, Hz. Osman’ın hayâsını, Hz. Ebu Bekir’in mertliğini, Hz. Ali’nin İlmini getirebilseydiniz o zaman sizi daha çok severdim, hediyeleriniz de kalıcı olurdu diyor.
Gerçekten de öyle! toplumda nerede adalet, mertlik, hayâ, ilim, maalesef yoktur veya azınlıktadır. Eğitim 12 yıla çıkacakmış isterseniz 20 yıla çıkarın, bedava kitap dağıtın bunlar sadra şifa değildir. Eğitiminiz maddeye dayalı, ezbercidir. Ne yapsanız bize göre boştur. Çocuklarımıza kitap hamallığı yaptırıyorsunuz. Eğitiminizde helal haram kavramı da yoktur. Irk üstünlüğü, ilkeler ekseninde dönme, dayatmacılık ile, ideoloji yaklaşımı ile gençlerimize bir şey veremezsiniz. Bu güne kadar insanlara ne verdiniz ki, bundan sonra veresiniz. Beton yığınlar, güzel okullar, akıllı tahtalar, nesilleri ıslah etmiyor. Üniversiteyi bitirmiş bir genç babasının mezar taşı üzerindeki eskimez bir yazıyı okuyamıyorsa, kendinize gelin. Nerde yanlış yaptık diye kendinizi sorgulayın. Gençlik bunalımda, uyuşturucu düşkünü, zina çalımcısı, böylesi bir gençlikten ne beklersiniz. Cam şişenin içindeki balı bize göstererek, şişey değil, şişeyi dıştan bize yalatıyorsunuz. Bizler cam şişeyi yalamakla yorulduk. Biz şişenin içindeki balı tatmaya çalışıyoruz, kandırmayın milleti ne olur artık. Geçmişte ektiğinizi çok acı faturalarla ödüyor, ödetiyorsunuz. İnsafınız körelmiş mi? Adalet kavramı da toplumların güvence sigortasıdır. Malesef oda yoktur.
Kanunları kendinizden üstün gördüğünüz insanlardan aldığınız halde, tablo ortada, öyle bir adalet ki, dokunulmazlara kalkandır. Namlu ve dipçikleri kanunlardan üstündür. Birisi katile 39 yıl hapis verir, kanun üstü güç, iyi çocuklar der, serbest bıraktırır, Genel Kurmay başkanı nasıl olur da mahkemeye çıkarılır, ceza evine konulur, çünkü bazılarının ağlama duvarlarına dokunamazsınız da ondan, neyin hukukundan bahsediyorsunuz. Başında küllah, yüzünde sakal, alnında seccade izi var olan, kırmızı bültenle aranırken, anında yakalanır, sınırsız “dalanlar” ise halen yakalanmaz. Bu adaletmiş, İlmide yok ettiniz. Utanmadan daha yeni yerli otomobil üretelim diyorsunuz? Yerli sanayiye geçelim lafını ediyorsunuz. Bazı mülevves kalemler, yüksek kulelerden dolaylı olarak hep dine saldırdılar ve saldırıyorlar, irtica dediler, gerici dediler, yobaz dediler, Laiklik nakaratlarını attılar, yeşil sermaye dediler, biz dinlemekle yorulduk, onlar hala ilaçmış gibi çiğnemeye devam ediyorlar. Boşuna yorulmayın Millet artık sizi tanıyor. Tarihi geçmiş söylemlere kanmıyor.
Yunus Emre’nin ifadesi ile “ilim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, eğer kendin bilmezsen ne kuruca emektir. Yağsız, tuzsuz, eti değil, kemiklerle aldatma dönemi kapanmıştır. İstemeseniz de, aklınızca devirdiğiniz çınar ağacı, filizlenmiş, dal budak salmış, müthiş gölgesi ile göz dolduruyor. İnsanlık aslına dönüyor yeni nesiller donanımlı,öz değerlerine bağlı vatan ve milletini seven nesiller korkulu rüyalarınız olacaktır. Ar damarınız çatlasa, edepten yoksun olsanız bile…