NEDEN KUDÜS?
“Kudüs’ü neden savunuyoruz? Neden hep paylaşıyoruz?” diye bize sorulsa, cevabımız ne olur? Muhtemelen hepimiz “İlk kıblemizdir” ya da “Peygamberimiz oradan Mirac’a çıktığı için” deriz. Ancak bu tam bir cevap değil, bu söylediklerimiz hep ikinci veya üçüncü sebeplerdir. Peki, asıl sebebi hiç merak ettiniz mi? Şimdi şöyle bir soru sorsam: “Kur’an’da neden hep İsrail oğullarının hikâyesi anlatılır? Neden hep Hz. Musa’dan (s) bahsedilir?” Çünkü Allah onları yeryüzünün halifesi kıldı. Allah şöyle buyuruyor: “Ey İsrail oğulları! Sizi ni’metlendirdiğim o ni’metimi hatırlayın ve ahdimi yerine getirin. Ve (böylece) Ben de size olan ahdimi yerine getireyim (sizleri vadettiğim cennetime alayım). Ve(ahdinize sadık kalmakta) artık sadece benden korkun.”(Bakara 1/40)
Bir diğer ayette, “Ey İsrail oğulları! Size verdiğim nimetimi ve (bir zamanlar) sizi cümle âleme üstün kıldığımı hatırlayın.”(Bakara 1 /47) buyrulur.
Gerçekten Allah İsrail oğullarını seçilmiş ve medeni bir millet yapmıştı. Fakat onlar Allah’a verdikleri ahitlerini yerine getirmediler. Yeryüzünde bozgunculuk, fitne-fesat çıkardılar; ırkçılık yaptılar ve Allah’ın elçilerini öldürdüler. Bu yüzden de peygamberlik İshak peygamberin (s) nesli Beni İsrailden alındı ve İsmail Peygamberin neslinden gelen Hz. Muhammed’e (s) verildi. Başka bir deyimle halifelik onlardan alındı biz Müslümanlara verildi.
Bizler yeryüzünün yeni halifeleriyiz, bu yüzden Kudüs’ü savunuyoruz. Yalnızca Kudüs değil dünyanın her yerinden mesulüz. Hz. Ömer’in, “Fırat kenarında bir koyun kaybolsa hesabı benden sorulur” dediği gibi biz de tüm yeryüzünden sorumluyuz. Bütün mazlumların hesabı bizden sorulur. Yalnızca Kudüs değil, Hinduların zulmü altında inleyen Arakan’dan, aç susuz olan Afrika’dan ve diğer mazlum milletlerin tümünden sorumluyuz. Bu sebeple tüm dünyada iyiliği emredip kötülüğü nehyetmek zorundayız. Mazlumu savunduğumuz gibi zalimlere karşı cesur ve dik durmalıyız. Bugün Müslümanların hepsi bir olsaydı, maddi-manevi güçlerini birleştirebilselerdi, diri olup zalimlere karşı durabilselerdi Müslümanların başına bu mezalimler gelebilir miydi?
Peki, biz yeryüzünün halifeleri olarak ne yapıyoruz? Müslümanlarda cihat ruhu zayıflamış, hatta yok olma derecesine inmiştir. Bizler de İsrail oğullarının durumuna düştük. Allah onlara cihada çağırınca onlar, “Ey Mûsâ! Onlar orada bulundukları sürece biz oraya asla girmeyeceğiz. Sen ve rabbin gidin savaşın; biz burada oturacağız, dediler.”(Maide 5 /24))
Yani bizler tıpkı İsrail oğulları gibi oturduğumuz yerden hiç bir şey yapmadan Allah’ın bize yardım etmesini bekliyoruz. Allah Kur’an’ı haşa hikâye olsun diye ya da okuyup içeriğiyle amel etmeyelim diye indirmedi. Allah Kur’an’ı tefekkür edip ibret alalım ve içeriğiyle amel edelim diye indirdi.
Elimizden hiç bir şey gelmese bile bir boykot da mı elimizden gelmiyor ya da küçük bir paylaşım ya da Şeyh Ahmet Yasin’in dediği gibi dua etmek de mi elimizden gelmiyor? Hz. Ömer’in adaletinden ve halifeliğinden bahsedip umutsuz bir şekilde asırlar öncesine seslenerek, ‘Heey gidi adaletli Ömer!” ‘demek yerine biz de birer Ömer olalım, birer Selahaddin Eyyubî olalım.
KUDÜS davasına hizmet edenlerin listesine en sondan da olsa adımızın melekler tarafından yazılması dileğiyle vesselam...
Habibe Kılıç