Necip Fazıl Kısakürek'in 31. ölüm yıl dönümü

Üstad Necip Fazıl bu dünyadan göçeli tam 31 yıl oldu.

Necip Fazıl Kısakürek'in 31. ölüm yıl dönümü

Şair, yazar, düşünür Necip Fazıl Kısakürek'in bu dünyadan ayrılışının 31. yılı. 26 Mayıs 1904'te İstanbul'da doğan Necip Fazıl, 25 Mayıs 1983'te 79 yaşında iken yine İstanbul'da vefat etmiştir. Necip Fazıl Kısakürek, Cumhuriyet dönemi Türk edebiyatının ve düşünce hayatının çok yönlü, çok özel, yaşamı ve eserleriyle derin izler bırakan simalarından biridir.


Necip Fazıl; şairliği, yazarlığı, Türkçeye egemenliği tartışma üstü olan; ama fikirleriyle, polemikleriyle, hitabeleriyle, dinî ve siyasî tavır alışlarıyla fırtınalar estiren; entelektüel camiada büyük tartışmalara neden olan bir şahsiyettir.

Necip Fazıl Kısakürek'in şiirdeki üstün yeteneği ve özgünlüğü ilgili çevrelerde ilk şiirlerinin yayımlanmasıyla birlikte kabul görmüş, edebiyat otoritelerinden büyük övgüler ve hep tam puan almıştır. Zengin, güçlü ve yalın bir Türkçeyle üsluplaştırdığı nesirleri de yine teknik olarak aynı kabule mazhardır. Necip Fazıl, ne konuşursa ne yazarsa onu en güzel Türkçeyle ifade etmeyi şiar edinmiş bir edebiyat adamıdır. Türkçenin ehil insanların elinde ve dilinde nasıl olağanüstü bir anlatım gücüne ulaştığını görmek isteyenler fakat bilhassa gençler onun eserlerini okumalıdırlar. Yazılarında kelime israfı olmayan, son derece veciz ifadelere sahip nadir yazarlardandır. Hem şiirleri hem de nesirleri pek az şair ve yazarın eserlerinde var olan çok başarılı metaforlara sahiptir. Necip Fazıl, Yetenekleriyle, ayrıcalıklarıyla çok genç yaşta dikkat çekmiş; edebi çevrelerde etkisini çok çabuk hissettirmiştir. Henüz 20'li yaşlarının başlarında iken yazdığı 'Kaldırımlar' adlı şiiri edebiyat dünyasında bomba etkisi yapmış, kısa zamanda hit olmuş, yıllarca dillerden düşmemiştir. Bu yüzden bir dönem 'Kaldırımlar şairi' diye anılmıştır. Ogün bugündür 'Kaldırımlar' özgün ve nitelikli şiir örneği olarak kabul edilmiş, edebiyat tarihi kitaplarında çok yönlü değerlendirmelerin konusu yapılmıştır.

 

KALDIRIMLAR ŞİİRİ
Edebiyat profesörü Mehmet Kaplan'ın, 'Cumhuriyet Devri Türk Şiiri' adlı ünlü kitabında 'Kaldırımlar' için kurduğu cümlelerden biri de şudur: 'Türk edebiyatında bireyin uğradığı yalnızlığı bu kadar kesif ve kuvvetli olarak anlatan pek az şiir vardır.'

 

ÇİLE'NİN HİKAYESİ
Necip Fazıl'ın başlangıç dönemi şiirleri sembolizm, olgunluk çağı şiirleri ise dinî ve metafizik temaların da etkisiyle mistisizm ağırlıklıdır. Bu dönemiyle ilgili olarak kendisine uygun görülen 'mistik şair' nitelemesini kendisi de benimsemiş, yazılarında kullanmıştır. Necip Fazıl, büyük yeteneğine rağmen ciltlerce kitap oluşturacak kadar çok şiir yazmamıştır. Başlangıçta küçük hacimli kitaplar halinde yayımladığı şiirlerini, 'genç şair', 'bohem şair' diye anıldığı yıllarda yazdıklarını büyük ölçüde eleyerek 1960'ların başlarında 'Çile' adını verdiği tek bir ciltte toplamıştır. Tamamı, inandığı değerlerle örtüşen şiirlerden oluşan Çile, çeşitli yayınevleri tarafından defalarca basılmıştır. Bu ünlü eser son olarak 2004 yılında Yapı Kredi Yayınları tarafından özel ve özenli bir baskıyla piyasaya sunulmuştur.
Necip Fazıl, nesirde çok farklı konularda eserlere imza atmıştır. Deneme, inceleme, tiyatro, biyografi, tarih, roman, hikâye gibi düzyazının hemen her alanında eserler vermiştir. Şiirden sonra en başarılı olduğu alan oyun yazarlığıdır. 'Bir Adam Yaratmak', 'Nam-ı Diğer Parmaksız Salih', 'Tohum', 'Reis Bey' gibi oyunları türünün en iyi örneklerindendir ve ilgililerden çok olumlu eleştiriler almışlardır. Ünlü edebiyat tarihçisi Agâh Sırrı Levent, 'Tohum' için, 'Milli Mücadelenin ruhunu bu kadar güzel anlatan bir eser yazılmamıştır!' demiştir. Kumarın neden olduğu toplumsal tahribatı, aile dramlarını 'Nam-ı Diğer Parmaksız Salih' kadar liyakatle anlatan bir başka eser çok zor bulunur. Kendisi belki kabullenmezdi ama o bana göre oyun yazarlığında Türklerin Shakespeare'iydi.

 


EN BÜYÜK HEDEFİ GENÇLİK
Kısa süre yaptığı bankacılık dışında Necip Fazıl'ın bütün hayatı yazarlık ve gazetecilikle geçmiştir. 1940'larda çıkarmaya başladığı ve adıyla özdeşleşen 'Büyük Doğu' dergisini uzun aralıklarla da olsa hayatının sonuna kadar yayımlamıştır. Zaman zaman bu derginin bütün yazılarını değişik adlarla kendisi yazıp tek başına çıkardığı olmuştur. Eskilerin çok üreten anlamında kullandıkları 'velûd' nitelemesi Necip Fazıl'ın üretkenliğini ifade için rahatça kullanılabilir. Onun en büyük hedeflerinden biri gençliğe aksiyoncu bir aşılamaktır. 'Büyük Doğu' da bu hedefin en büyük aracı olmuştur.

 

BENZERSİZ BİR ADAM
1930'lardan başlayarak değişik gazetelerde ömrünün sonuna kadar günlük yazılar yazmıştır. Sanat, edebiyat, din, tarih, toplum ve politika üzerine fikirlerini çok net olarak bu yazılarda dile getirmiştir. Bu yazılar, ideolojik tutum alışlara göre farklı değerlendirmelere tabi tutulsa da dil, imla, ifade, açıklık ve vecizlik yönünden Türkçenin en güzel metinleridir. Sözgelişi 'Türk Edebiyatından Unutulmayan Yazılar' adlı kitabımıza aldığımız 'Hürriyete Esaret' ve 'Makine' başlıklı yazıları, onun ele aldığı herhangi bir konuyu ne kadar farklı, ne kadar benzersiz, ezberleri ne ölçüde bozarak işleyebildiğinin somut örneklerindendir.

 

DEFALARCA HAPİS YATTI
Fikir sahasına da uzandığı ve kendi deyişiyle "sosyal mücadele"ye atıldığı 1943′den ölümüne kadar, "anlaşılmadan benimsenmek" ile "tanınmadan dışlanmak" arasına sıkışan bir yalnızlık kesitinde yaşarken, her iktidar döneminde suçlandı, sorgulandı, yargılandı ve defalarca hapis yattı.
1960 ihtilâli öncesinde, hakkında kesinleşmiş mahkûmiyet kararlarının toplamı 101 yıla ulaştı. Ağaç (1936) ve Büyük Doğu (1943-1978) dergilerini çıkardı. Çeşitli gazetelerde "önsezi"leriyle de ünlü fıkra ve başmakaleler kaleme aldı.

 

100′ÜN ÜZERİNDE ESER VERDİ
Bütün şiirlerini topladığı "Çile" ile, 1934′te yaşadığı büyük ruh buhranının sahne eseri ve Türk Tiyatrosu'ndaki ilk büyük dram örneği "Bir Adam Yaratmak" başta olmak üzere, çok çeşitli türde 100′ün üzerinde eser verdi. Doğduğu gün olan 26 Mayıs Perşembe günü, Eyüp sırtlarında toprağa verildi.