Ne Yazayım

Ne Yazayım

Konu o kadar çok ki ne yazacağımı seçemiyorum. Yinede başlıklar halinde yazımı yazarak bir konu seçeceğim inşallah. Öncelikle yazı yazmak kolay olmasa gerek. Çünkü dokunacaksın, eleştireceksin, ha kuşdili ile yazacaksan ona diyeceğim yok, mayın tarlasında gezeceksen patlayabilir.

 

şöyle yapayım en iyisi... Yazarak karınca yürüyüşü ile yürümeye çalışalım. Önce siyasetle başlayalım. Siyaset yönetme sanatıdır. Doğruluktur, sözünü tutmadır, vefadır, hizmettir. Sorunlara çözüm bulmadır, adil paylaşımı sağlamaktır, kayırmacılığa karşı durmaktır, adalet dengesini kurmaktır. Huzuru barışı sağlamaktır, gözyaşını dindirmektir. Halkı gütmek değil, halkın hizmetkârı olmaktır, tüm inançlara eşit mesafede durmaktır. Halkı ırgat değil, birinci sınıf vatandaş olarak görmektir. Verilen emanete ihanet etmemektir. Öyle hadiseler görüyoruz ki yazmaktan utanıyoruz. Vay ülkenin haline diyesi geliyor insanın. Yok, mu iyi şeyler elbette var ama azınlıkta. Eğitimimiz içler acısı, çağ dışı, mutlaka neşter vurulması, düzeltilmesi lazım. Adalet şahıslara göre yürekleri kanatıyor. Din gericilik olarak görülüyor, sistem dinle barışık değil. O zaman sormazlar mı? “Nedir bu diyanet işleri, imamlar, Hac ibadetini niçin devlet eliyle yapıyorsunuz çelişkili bir durum”.

 

Hele geçmişte siyasetin, siyasetçinin sicili çok bozuk iyileri olmakla beraber bir avuç, bu irtica ne kadar büyükmüş, süpermiş ki yüce Türk milletinin kahraman ordusu bile irtica ile uğraşa uğraşa vatan savunması ikinci planda kalmış. Şimdi ülkeyi geri götüren, teknolojiden mahrum bırakan, başörtüsünü mü yazalım, hükümeti irtica yaftası ile yıkmaya çalışan tüm zamanını buna harcayan sözde vatanseverler, Ergenekon’u mu yazayım? Ergenekon sanığı olduğu halde iki yıla yakındır devletçe tedavisi yapılan dokunulmaz sanığı mı, yoksa vatan için askere gönderdiğim çocuğuma postalını temizleten, eşinin emirberi olarak çalıştırılan askeri mi yazayım. Topu din haline getiren, Onun için iyi zemin hazırlayanları mı yazayım, İktidar olup, muktedir olmayanları mı yazayım? İktidar olmak için her türlü yolu mubah görenleri mi yazayım. Bir savaş kadar her gün ölen, içki kurbanı, trafik canavarının, canlarını mı yazayım?

 

Her gün TV kanallarında zinayı teşvik programlarını yapan, güya bekârları evlendirme yalanını mı yazayım. İşsizler ordusunu mu yazayım. Elini uzatanın, ayağını uzatamayan medyayı mı yazayım? Alın teri dökmeden çılgınlıkla ha bire güya düşük faizle kredi dağıtan, sömürü aracı, bankaları mı yazayım, Urfa’mızda yaşamayı, yürümeyi, felç eden trafik sorununu mu yazayım? Milletvekili aday adayı bolluğunu mu yazayım? Emekli sandığı emeklilerine reva görülen, sadaka zammını mı yazayım? Eskiden birkaç kere toplanırdı, şimdi ayda bir toplanır, Kuran kursuna yardımın amirlerce nasıl kullanıldığını mı yazayım. Hac müracaatları başladı. Altı yedi ay önceden, neden şimdiden para alınıyor, hac ibadeti niçin toto lotoya bindirilmiş, niçin sadece havayolu ile hac, Kara yolu ile neden hac yolculuğu serbest değil? Bununla kime hizmet edildiğini mi yazayım? Devletten maaş alarak on beş yıl sabah namazında camiinin semtine uğramayan, müftülükçe korunan din görevlisini mi yazayım? Eğitim adı altında velileri cazibelikle sömüren dershaneleri mi yazayım? Çarpık yapılaşma, menfaate dayalı imarlı yapıları mı yazayım?

 

Arazi sahiplerini tembelliğe alıştıran teşvikleri mi yazayım çağdaş yaşam arenasında halen, mağaralarda yaşayan insanları mı yazayım. Dün, Din, Vatan, bayrak, mukaddesat çığırtkanlığından yeri göğü inleten, bugün ise ulusalcılarla kol kola olanları mı yazayım? Ceylanpınar üretme çiftliği ki, bir orduyu, birkaç ili besler, bugün nasıl işletiliyor, neden genel anlamda halkın istifade etmediğini mi yazayım? Suruç, Ceylanpınar ilçelerindeki gümrük kapılarının niçin açılmadıklarını mı yazayım? İlköğretime kadar uzanan, beyinleri yıkayan, uyuşturucuyu mu yazayım? Kangren haline gelen töre cinayetlerini mi yazayım? Sınırlarımızda ki mayınlardan daha tehlikeli gençliği ifsad eden, asrın fitnesi internet gibi gizli komiteleri mi yazayım? İş icabı resmi işleri görmekle yükümlü bilgisayar başında uyuşmuş, iş görmez, bekletmekten zevk alan, amiri, memuru mu yazayım? Sonuç olarak dört kelimede bulur cevabı yazdıklarımın. Kasaya, masaya, keseye, Nisaya düşkün olmayan insan tipi…