Ne Çabuk Unutuyoruz

Ne Çabuk Unutuyoruz

Genel seçimlere sayılı günler kala, muhalefet cephesi paralel yapı dâhil, tarihte görülmemiş bir ittifakla ak parti’ye karşı, yeterli hizmet etmedikleri gerekçesi ile mevcut olan ak belediyeler üzerinden ak partili seçmenlerinin oylarını alma gayreti içindeler. Küfür tek milletir, sözünün en canlı örneğini bu seçim arifesinde yaşıyoruz. İktidar olduğu günden bu yana, hep hayırlı hizmetler sunmuş ve sunmaya devam gayreti içinde olan Ak Parti’yi alaşağı etmek için, daha önceleri birbirine selam vermeyen radikal sağcı ve solcular ile hayal perest paralelciler birlik olmuşlar. Amaç istikrarlı bir şekilde yükselen, tüketen olmaktan çıkıp üreten, yeryüzünün gülü konumundaki her karış toprağı şehit kanı ile yoğrulmuş cennet vatanımız, Türkiye’nin önünü kesmek ve yükselişini durdurmaktır. İktidarın eksiklikleri elbette var ama imkânlar dâhilinde en iyi hizmetleri sunma gayreti içinde olmuştur. Ayrıca barış “çözüm” sürecinin mimarı usta, Recep Tayyip ERDOĞAN’DAN başkası değildir kimse yalan atmasın, kendine mal etmesin.

Halkımız her şeyi çabuk unutuyor. Mesela hastane kuyruklarını: Çok değil, bundan 13 yıl öncesi hastane demeye bin şahit lazım olan tabiri caiz ise çilehane gibi olan sözde hastaneler.  Bir hastanede muayene olmak için sahura kalkar gibi sabah saat 0,3 te gidip kuyruğa girildiğini ne çabuk unutuyoruz. Emekliler: Emekli maaşını almak için gece yarısı gidip kuyruklara girdiği halde, o gün beklide alamadığı maaşı için kalp krizi geçirip ölen emeklileri ne çabuk unutuyoruz. Eczane Kuyrukları: Yine doktorların yazmış oldukları ilaçların yarısını alabilmek için, aynı saate bu kez ilaç kuyruğuna girildiğini saatlerce itiş kakıştan sonra torpilli olanlar hariç reçetenin tamamını alabilmek için hastane eczanesindeki memurlara rüşvet vererek alabildiklerini.  Doktorlara verilen bıçak parası: Hastası olan fakir insanların çaresiz bir şekilde beyaz eşya ve halılarını satıp doktora bıçak parası verdiği günleri ne çabuk unutuyoruz. Yaşım itibarı ile ben bunlara şahit oldum unutmuyorum ve unutmayacağım. Özellikle 28 Şubat sürecini ve mağdur edilen imanlı Müslümanların mağduriyetini başörtüsünden dolayı okullardan atılan öğretmenleri, görevlerine son verilen ebe, hemşire kardeşlerimizi ne çabuk unutuyoruz. Tek suçları, namaz kıldıkları için fişlenip görevlerine son verilen subay, astsubayları ve memurları ne çabuk unutuyoruz, Bazı okullarımızda merdiven altlarında namaz kıldırdıkları ve okula irtica getirdi diye görevlerine son verilen müdürler asla unutulmamalıdır.

Kitap alma derdi: Okullar açıldığında her öğretmen her velinin eline bir kitap listesi tutuşturup git bu kitapları bul getir derdi. Öğretmenin yazdığı kitapların belki yarısı bulunur, kalan yarını ise çevre illerden yâda tanıdık kırtasiyeler aracılığı ile bir ay gecikme ile getirtirdi. Tabi 60-70 kişilik sınıflarda. Hatta bazen iyi ders veren öğretmenleri veliler tercih ettiklerinden dolayı 90 kişiyi bile bulabiliyordu. O dönemlerde tebeşir parasını dahi öğrenciden toplayan öğretmen, şimdi öğrenciye tablet dağıtan iktidara hırsız diyor. Allah feraset versin. Ama şimdi en fazla 30 kişi nerden nereye unutulmamalıdır.  O zamanlar milli eğitim bakanlığı adam kayırma veya ortak olma şartı ile bazı yazarlarla alttan anlaşır gelir yarı yarıya olmak şartı ile her sene dinsiz imansız yazarlarla bu işi götürmeye çalışıyorlardı. Bu dinsiz imansız yazarlar kitaplarında, uyutmaya ve uyuşturmaya yönelik eften püften konular anlatırdı. Milli eğitim den emekli biri olarak bunları yakinen biliyorum. Hiç kimse de inkâr edemez paralar o dönemde insanlara kulelerden bakan rüşvetçi insanların cebine girer halk ise mağdur edilir cahil bırakılırdı. Ne çabuk unutuyoruz. Memuru’nun maaşını veremeyecek durumda olan bir devleti ne çabuk unutuyoruz. Batıl batıya 5 cent (kuruş) için el pençe bağlayan Türkiye’den, üreten, kalkınan, lider olan, gündem belirleyen bir Türkiye’ye geldik. Ne çabuk unutuyoruz.

Yıllarca hep milleti uyuttular. Daha gerilere gidersek, akaryakıtta, tüp gaz da, yağda, şekerde, ilaçta, kısaca temel ihtiyaç maddelerin hepsinde olan kuyrukları ne çabuk unutuyoruz. Hatırlıyorum, Ajda Pekkan o dönemde, “AMAN PETROL” diye bir şarkı yapmıştı ki bu da o dönem için petrolün ülkemizde ne kadar kıymetli olduğunun kanıtıydı. Hatta bu şarkı ile Eurovision şarkı yarışmasına bile katılmıştı, ama kazanamamıştı. Ne çabuk unutuyoruz. Şimdiki Türkiye ile kıyaslanamayacak bir Türkiye vardı. Adam kayırma, faili meçhuller, baskı, sindirme, rüşvet, haksız kazanç, tefecilik, faiz lobisi, gecelik repo, yoksulluk, işsizlik, cehalet çok daha yüksek rakamlardayken, elektronikten tamamen bihaber bir Türkiye’den bu günlere geldik ne çabuk unutuyoruz. Benim yaşımda olanlar bunları nasıl unuturlar. Daha yaşlı olanlar ise darbeleri, ihtilalları, idamları, medreseleri, tekke ve zaviyelerin kapatıldığını, harf devrimi ile âlimlerimizin bir gece de nasıl cahil ve devre dışı bırakıldıklarını çok iyi hatırlarlar.

Eski Türkiye özlemi içinde olan maşalar yolsuzluktan bahsedeceklerine geçmişlerine baksınlar. Ak parti öncesinde bu ülkeye her pisliği reva görenler, bu gün meydanlarda utanmadan, sıkılmadan, yüzleri kızarmadan bol keseden yalan savuruyorlar. Cumhuriyet tarihinden ak parti dönemine kadar, yapılan zulüm, eziyet, baskı, fakirlik ve sindirmeleri yazmak, anlatmakla sayfalar yetmez.

Şu bir gerçek ki Ak Parti döneminde Türkiye’nin çehresi değişti taşlar yerine oturdu milli hamle başladı. Gerek teknolojide, silah sanayi’nde, üretimde, teşebbüste 12 yılda çok mesafeler alındı unutma unutturma! Trene benzetirsek tren vagonları bir birine bağlandı. Makinist, lokomotif sağlam olursa bu trenin varamayacağı yer yoktur. Bu trenin lokomotifi Sayın ERDOĞAN’DIR Sevgiler alkışlar, desteklemeler hep ustayadır. Dünyalık olarak Sayın ERDOĞAN’IN yükseleceği yer yoktur, şu an zirvededir. İftira atarak, başkanlık sistemini getirip zulüm edecek, halkı ezecek diyorlar. Tamamen yalan, hâşâ o öyle bir insan değildir, eğer öyle olsaydı bunu 12 yıllık iktidar sürecinde ve şu an yapardı. Kesinlikle kuru iftiradır. “Bir parti bize oy verin gitsinler” diye reklam yapıyor. Gitsinler dedikleri kişiler bu vatanın temel unsurlarıdırlar. Gidecek birileri varsa, o da vatana ve millete ihanet edenler, yoksulluk, cehalet, geri bırakılmışlığı reva görenler ve dışarıdaki Türkiye düşmanlarının maşa ve kuklalarıdır. Tüm dualar ustayadır. Yok mu? Eksiklikler elbette vardır her beşer gibi onun ya da onların mutla eksik kalan yanları vardır. Lakin aciliyet durumuna göre, yani öncelikli olan konular ve hizmetlere ağırlık verilmiş ve kalan hizmetleri de 2. Yarıda tamamlayacaktır inşaAllah. Bu seçimde bir pire için yorgan yakmayalım, ufak tefek hataları büyütüp küskünlükler nedeni ile sakın ola ki oyunuzu yanlış yerlere vermeyelim verdirmeyelim. Bu seçimin başta ülkemize, orta doğu ve İslam dünyasına hayırlar getirmesi dileklerimle