Namus cinayetleri ve kötü gelenekler

Namus cinayetleri ve kötü gelenekler

Dince kutsal sayılan namus ve iffet kavramlarının nasıl cahiliye geleneklerine kurban edildiğini ve İslam ın tasvip etmediği kötü törelerin toplumlar üzerindeki etkilerine kısaca temas etmek istiyoruz. Ne yazık ki bir şekilde var olan kötü töreler toplumda kalıcı özelliklere sahip olacak şekilde asırlarca varlığını devam ettirmektedir.

Hatta denilebilir ki, toplumun değişmesiyle asla değişime uğramayan birçok töre bulunmaktadır.
Kötü geçmişe sahip töre ve geleneğin bu kalıcı özelliği sebebiyle, özellikle kadının töreden olumsuz yönde etkilediğini gören bazı kesimlerin, törenin arka planına ve tarihi seyrine bakarak dinden kaynaklandığı zehabına kapılmaktadırlar. Oysa Müslüman olduğu halde, ilimsizliğin yol açtığı cehalet ortamında kaldıkları için İslam a aykırı töreleri barındıran Müslüman toplumlarda yaşanan olumsuzluklar İslam dinine asla mal edilemez.
Yapılan araştırmalar, namus cinayetlerini işleyen ailelerin, kızlarının veya yakınlarının zina suçunu işlediğine sözde kesin kanaat getirdikten sonra bu cinayetleri işlediklerini bize göstermektedir. Oysa yine araştırmalara baktığımızda birçok insanın sudan bahanelerle böyle bir kanaate sahip olduklarını, ardından namus cinayeti işlediklerini görüyoruz. Aşağıdaki örnekleri incelediğimizde İslamiyet in, iffetlilik, namusluluk ve takva adına işlenen bu tür cinayetleri asla tasvip etmediğini göreceğiz:

1) Şanlıurfa da bir adam, kendisinden habersiz bir şekilde sinemaya giden 16 yaşındaki karısını kesici aletle öldürüyor.

2) Elazığ da, radyoda kendisine türkü armağan edilen genç bir kız ailesi tarafından acımasızca öldürülüyor.

3) İstanbul da yaşayan Güneydoğulu bir kadın pencereden baktığı için kocası tarafından ö, başkasını seviyor zannıyla öldürülüyor.

4) Yine İstanbul da meydana gelen bir olayda bir kız, erkek arkadaşıyla çarşıya çıktığı için aile meclisinin verdiği bir karar sonucu öldürülüyor.

5) Bir başka kız, işten eve geç geldiği için aile meclisinin verdiği kararla kardeşi tarafından öldürülüyor.

Bunlar gibi daha pek çok olay her gün günlük gazetelerden halka ulaştırılıyor. Ancak bu olayların hiç birisi kadını öldürmeyi gerektirecek bir suç değildir. Çağdaş değişimden en az etkilenen toplumdaki aşiret yapısı bu öldürmelere cevaz veriyor. Ancak aşiretin etkisiyle infaz kararını alan aile meclisi bu kararın genel ahlaka ve dine uygun olan bir karar olduğuna da inanıyor. Biz namusumuzu temizledik. Namusu olmayan insanlarını dünyada yeri yoktur. Allah namusunu temizlemeyenlerin düşmanıdır gibi düşüncelerle bu infazlar yerine getirilirken ekseriyetle pişmanlık duyulmuyor.

Doğrusu İslamiyet kadın-erkek ilişkilerinde bir mesafenin konulmasını emretmişse de bunun sınırları belirlenmiştir. Mesela kadınlarla gizli buluşmak, ailelerden haberli ya da habersiz bir şekilde yemeğe çıkmak, gezmek ve dolaşmak gibi konularda İslamiyet belirli sınırlamalar getirmiştir.
 Ancak bu sınırlar aşıldığı takdirde cezası hiçbir zaman ölüm ya da işkence değildir.