MUTABIK MIYIZ?

MUTABIK MIYIZ?
‘Gerçekten olmak istediğimiz kişiler miyiz yoksa, maskelerle mi yaşıyoruz onların esiri miyiz?’ Günümüz de çeşitli iletişim araçları ile bolca görüp karşılaşmaktayız aldatan eşleri, aldatılan, kandırılan ve bazen bir facia ile sonuçlanan kuralsız yaşamları.. Belki de bazılarımız şahit bile olmuşuzdur komşumuz, akrabamız, aile dostumuz veya da arkadaşımızın yaşadıklarına.. Peki neden ?
Öncellikle bu davranışların altında ki nedene inip geniş bir açıyla bakıp sorgulamamız gerekiyor. Özellikle narsist tepkiler gösteren insanlarda bu oran daha fazla görülmektedir. Kişi kendinden bilir işi diye bir kelam vardır ya Ben’ci veya bencillik .. Kendisinden başkasını düşünmeyen, hayatı aldatma ve çıkar üzerine kurulu, yalan söylemeyi kendisine hayat felsefesi edinmiş bir kişilik hegomanyası..
Doğruyu değil de yalanı seçmenin çeşitli sosyolojik, psikolojik ve biyolojik nedenleri vardır aslında .Ha tabi bir de işin dini boyutu var.Başlı başına bu aldatma eyleminin altında ki nedenin yetiştilme tarzı, normlarımız insan tutum ve davranışlarından kaynaklandığını tahmin etmek pekte zor olmasa gerek. Tüm bunların yanında yanlış yapılan bir davranışın nedeni ve sonucuna bakmak gerekir. Bu nedenlerin kişiyi haklı çıkarmak için yersiz yere yapılan kurtarma çabalarının hiçbir şekilde izahı olduğu düşünülemez. Yanlış yanlıştır!
Tabi bir de kalıplaşmış düşünce yapılarımız var , bunlara değinmeden geçmek olmaz. Erkek adam tabi ki yapacak, kadın kısmı evinde oturacak çocuk doğurup yemek yapacak evet biz insanları robotlaştırma ve belirli istenilen kalıplara sokma politikasını çok güzel bir şekilde toplumsal olarak uygulayarak yaparak yaşayarak öğreniyoruz. İnsanları oldukları gibi değil de istediğimiz ve görmek istediğimiz davranışları bize göstersinler diye çok iyi yönlendirmeyi başarıyoruz. Bırakın farklı fikirde olmayı istenilen cevap verilmeyince bile olay farklı bir boyuta dönüşüyor. Bu çocukluğumuzdan beri süregelen bir yaşam biçimini almış şekilde bir devamlılık arz ediyor .Kabullenilmiş gerçeklik, öğrenilmiş çaresizlik adı her ne ise..
Politik olmak gerekirse bir de işin farklı boyutu var farklı bir pencereden bakmak da gerekiyor. Günümüz de kadınlar aldatma boyutunda erkeklerle yarışır oldu.Toplumsal olarak büyük bir değişim içerisindeyiz evrimin ta kendisi değil de nedir bu? Erkek ve kadınların farklılıkları yüzyıllardır merak edilen ve araştırılan konular arsında yer alıyor.
Kadınlar düşünsel açıdan erkeklerden çok farklı, kadın bir olayı detaycı bir şekilde inceler ve tüm nedenleriyle, sonuçlarıyla kendisine göre irdeler, sorgular. Erkekler ise olayı bütüncül bir şekilde ele alıp düşünür detaya inmez. Kadınlar yaşadığı bir olay hakkında onu çözmek konusuyla yetinmez, ileride bir daha aynı olayı yaşamaması açısından ihtimal dahi bırakmayacak tedbirleri düşünür. Erkekler ise bir sorun karşısında sadece onu çözmeyi kendine amaç edinir.
Fıtratı gereği erkek kadın yaratılış biçimi hem fiziksel açıdan hem de düşünsel açıdan hayatımıza farklı biçimlerde yansımaktadır. Bu durum hem sosyal hem de bireysel açıdan toplumsal hayatımıza yön vermektedir. Bireysel davranışlarımız tıpkı bir kar topu misali yuvarlanarak kendi çevremizi de içine alıp bir çığa dönüşmektedir. Bunun sonucun da ise toplumsal yargılarımız ve kültürel değerlerimiz bu davranışların ışığında değişip ilerlemektedir.
Geçmişte ayıplanan karşı çıkılan bir durum belki de günümüz de artık normal karşılanıp sıradan bir davranış şekline büründü. İkili ilişkilerde ki bu değişim her alana her çevreye sıçrayıp büyük bir ivme kazandı. Kazanılan bu davranış biçimleri sıradanlaştırılıp önümüze sunuldu. Eskisi gibi dikkat çekmemeye başladı ki hatta yaşama biçimimizi değiştirip ete kemiğe büründü. Kadın ve erkek arasında ki ilişkiler dizilere, tiyatrolara, filmlere en fazla olan konular arasında yer alıyor. Bazen komedi bazen dram şeklinde karşımıza çıkıyor. Bunun nedeni malzeme olarak içinde bin bir türlü çeşitlilik barındırmasıdır. Bu çeşitlilikte geniş bir yelpazede büyük bir kesime hitap ediyor.
Hayat varsa, umutta vardır. Hatalarınızın , yanlışlarınızın sizi durdurmasına izin vermeyin. Hayatınızda ki olumsuzlukları kaldırıp her şeye rağmen zincirlerinizi kırmaktan çekinmeyin. Yapmamız gereken şey içimizde ki o olumsuz iç sese söz geçirmeyi öğrenmek. Ne demiş üstad Üstün Dökmen “Geçmişin keşkeleri ve geleceğin endişeleri şu anımızı çalan iki hırsızdır.” Hayatınız da hiç keşkelerin olmaması dileğiyle..