Ömürler Hoyratça Tüketiliyor

Ömürler Hoyratça Tüketiliyor

Öncelikle hoyrat ne demek ona bakalım: Hoyrat iki anlamda kullanılır. 1- Kaba, kırıcı ve hırpalayıcı. 2- Güneydoğu Anadolu’da ve Irak’ta Türküler arasında tek başına söylenen bir tür ezgili deyiştir.  

Ömür insanoğluna verilen en büyük sermayedir. İnsan daha Anne karnında iken canlıdır ömrü başlamıştır. Bu tükenmez sanılan ömür sermayesi insan ölünce sona erer. Ahiret ömrü başlar ki o ömür sonsuzdur. Dünya’daki ömürden farklı olmakla beraber hem ebedi hem de ölümsüzdür. Her insana Ömrünü nerede harcadın? Diye sorulacaktır. İnsanın doğumu belli, ölümü ise gizlidir. Anidir nede olsa bir gün ecel kapıyı çalacak iş işten geçtikten sonra. İnsan başıboş olduğunu mu sanıyor?  Dünya’ya geliş gayesini bilmeden ne yapması gerektiğini öğrenmeden, insanın bataklığa düşmemesi düşünülemez. Dünya’lık işlerde çok ilerlemeler olmuş siyasal İslam’ı gösterebiliriz. Ne yazık ki, eskiye göre genel anlamda hürriyetler olmakla beraber insanlar dini konuları yaşamada çok gerilemiştir. Dini duygularla mevkiler, makamlara atlama olmuş, kasalar keseler dolmuş, dini yaşantı izne gönderilmiştir. Nefse uyma, şeytanın tuzağına düşme, şöhret şövalyeleri, şehvet düşkünlüğü insanı insanlıktan koparmış, iki yüzlülük, vefasızlık, menfaat eksenli işler ayyuka çıkmıştır.

Temiz ömür sermayesi kirliklerle (çılgınlıklar yapatarak)  geçmektedir. Dünyalılıklar ahretteki hesap vermeyi unutturmuştur. Boş geçirilen zamanlar, günah işlemekle tüketilen ömürlere yazık değil mi? İnsan neyine güveniyor. Ölünce dünyada taptıkları her şey burada kalmıyor mu? Ahrette insanı kurtaracak tek şey iyi ameller değil mi? İnsanoğlu neden raydan çıkmış anlamış değilim. Kılınan Namazlar, okunan ezanlar, Her gün musalla taşına konan mevtalar, elimizdeki ilahi kelamın buyrukları neden bizi kötülüklerden alıkoymuyor? Akıllı insan Allah’ın kendisine vermiş olduğu ömrü boş yere geçirmez, ömrünü hep dünyalık için tüketmez. Dinimizde insanın yaşayış tarzı üçe bölünür 24 saatlik ömür sermayesinin 8 saatini uyku, 8 saati (Dünya) iş çalışma 8 saati de ahiret için diye tasnif edilmiş. İnsan ömrünün yarsı uykudur. Şu ahır zamanda, günahların her tarafı sardığı bir asırda günlük olarak ahrete kaç saatimizi ayırıyoruz. Hep dünya’ya mı çalışacağız? Hayatımız hep günahlarla mı geçecek? Televizyon ekranları bize günah kazandırıyor, İnternet bize günah kazandırıyor. Taraflı yayınlar bize günah kazandırıyor. Sokaklar, parklar, ticaretler, siyasetler hep günah kokuyor. Bu günah pazarında bizim payımız nedir? Nasıl bir ömür geçiriyoruz? İnsanları kötülüklerden alıkoyan en büyük etken devletin yönetim şeklidir. Her yönetim şekli İnsanların Can, Mal, İnanç, Namusunu korumakla Korumakla mükelleftir.

Yaşadığımız devlet bizim, içindeki insanlar da bizim. Devleti bir sürahiye benzetirsek içinde su olabilir ayran olabilir, sürahinin içinde alkol da olabilir. Sürahinin içinde alkol var diye sürahiyi mi kıralım. Sürahi içindeki alkolü döküp sürahiyi kırmadan istifade edebiliriz. İnsanların kimisi bağda kimisi dağda, nedir anlaşamadığımız. Bu topraklar herkesi doyuracak zenginliktedir. Birileri bu zengin topraklara göz dikmiş. Huzurunuzu kaçıracağım diyor ve kaçırıyor. İnsanların en iyisi insanlara faydalı olandır. Egoizm insanı öyle bir hale getirmiş ki, komşuluk kalkmış akrabalık akrep olmuş, toplumda bir güvensizlik var. Hacıya, hocaya, seydaya, şeyhe artık eskisi gibi çok insan itibar etmiyor. Bayramlarda bile akraba akrabaya, komşu komşuya gitmiyor, büyüklerin elleri öpülmüyor, duaları alınmıyor. Her kes cahilane ben biliyorum diyor. Din ve dünyayı anlamak için kimse kitap hiç okumuyor. Televizyon ve internet ekranlarındaki yalan yanlış taraflı yayınlarla insanlar uyuşuyor. Sosyal alandan koparılıyor. Allah’ın insana verdiği ömür sermayesi çoğu zaman boş şeylerle geçiyor. Kimse günlük günahlardan nasıl kurtulabilirim diye çareler hiç aramıyor. Akıllar başkalarının cebinde, Sanal ve yalan âlemlerle insanın bir şeyler kapabileceği sanılıyor. İnsanlar, ölüyor, insanlar doğuyor, insanlar hastalanıyor, insanlar yaşlanıyor hiç kimse ibret almıyor.

Devamlı dünyada kalacakmış gibi insanda bir algı oluşmuş, yaratan unutulmuş, sünnetler bırakılmış, fıkhın yerini eksik akıl almış, Toplumda müthiş bir israf furyası var. Bu israfın sonu felakettir. Şükürsüzlük büyük musibetleri beraberinde getirir. Gençlik ibadetsiz, manevi yönde erozyona uğramış, genç caminin semtine uğramıyor. Gençlerde evlilik yaşı otuzlara yaklaşıyor bu durum iyi bir alamet değildir. Dünyalık bir şeyi elde etmek için farzlar, vacipler, sünnetler terk edilebiliyor. Ne günlere kaldık Allahım? Az yemek az gülmek az uyumak müslümanın şiarı iken, tam tersi yapılıyor. Dünya’nın çekici lezzetleri ömür sermayemizi boşuna heba ediyor… Herkesin âlim olmasına gerek yok. Bile bile farzlar terk ediliyor, aleni günahlar işleniyor. Gönül hatır için herkes bazen günahlara ortak oluyor. Günah işlenen yerlere kimse tavır koymuyor. İnsanlık erdemli, güvenilir, kendisinde fani olabilecek bahadırlar arıyor. Toplum önderi, Dini donanımlı, takva sahibi ender şahsiyetler mumla aranıyor bulunamıyor. Günah rüzgârı tüm ruhları kirletmiştir. Mevla Ahret sermayemiz olan, ömrümüzü bize ahiret azığını getirecek ameller yapmayı nasip ve müyesser etsin. Selam ve dua ile