Ümmeti Ateşe Atmak İçin Hazırlık Yapan Nemrutlara Odun Toplamak!!!

Ümmeti Ateşe Atmak İçin Hazırlık Yapan Nemrutlara Odun Toplamak!!!

Bu karanlık çağın nur çağına inkılap olmak üzere bulunduğu-bulunacağı ilahi bir vaad olarak furkan ve hidayet rehberi olan Kur’an-ı Kerim’in bir çok ayetinde açık beyan olarak belirtilmiştir.

“Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer inanıyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz.”(Al-i İmran:139),  “Kim Allah'ı, Resûlü'nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Hizbullah (Allah'ın taraftarları) dır.”(Maide:56),  “- Çünkü Allah: "Ben ve Resullerim elbette galip geliriz." diye hükmetmiştir. Şüphesiz ki Allah çok kuvvetlidir, mutlak galiptir.”(Mücadele:21), “Allah, rızasına uyanları bununla kurtuluş yollarına ulaştırır ve onları kendi izniyle karanlıklardan nura çıkarır. Onları dosdoğru yola yöneltip iletir.”(Maide:16),  “Allah, iman edenlerin velisi (dostu ve destekçisi)dir. Onları karanlıklardan nura çıkarır; inkâr edenlerin velileri ise tağut'tur. Onları nurdan karanlıklara çıkarırlar. İşte onlar, ateşin halkıdırlar, onda ebedi kalacaklardır.”(Bakara:257),  “Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler hoşlanmasalar da Allah, nurunu tamamlamaktan başka bir şeye razı olmaz.”(Tevbe:32)

” Onlar, mü'minleri bırakıp kâfirleri dost edinen kimselerdir. Onların yanında izzet ve şeref mi arıyorlar? Hâlbuki bütün izzet ve şeref Allah'a aittir.”(Nisa:139),  “  Ey iman edenler! Siz Müslümanlardan başkasını sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar size şer ve fesat çıkarmada ellerinden geleni bırakmazlar. Dâima sizin sıkıntıya düşmenizi isterler. Size olan düşmanlıkları, zaten ağızlarından taşıp meydana çıkmıştır.  Kalplerinin gizlediği düşmanlık ise daha fazladır.   Âyetlerimizi size iyice açıkladık. (Eğer akıllarınızı kullanırsanız, onlardan yararlanırsınız).”(Al-i İmran:118)...

Ahirzaman içerisinde bulunduğumuz herkesin malumudur ve yukarıdaki ayetleri günümüz dünyasını ve gerçekleşen küresel olayları, tarihten gelen hak/batıl mücadelesini ve sürecini dakik bir tetkik ile göz önünde bulundurarak irdeleyip düşündüğümüzde-tefekkür ettiğimizde, ihlas ile her türlü taassuptan uzak safi bir kalp ve objektif bir bakış-basiret-feraset ile doğruyu-hakkı-hakikati-istikameti görüp bulabilir ayrıca gerçek dost ve düşmanlarımızı bu hakikat çerçevesinde tanıyabiliriz...ki bu zamanın en büyük imtihanı ve kaybedip kazanmamızın da en büyük sebebini teşkil edeceği, sonuçlarını da göz önünde bulundurduğumuzda müslümanlar olarak en büyük görev ve sorumluluğumuzun da bu olduğunu asla ilgisiz-duyarsız-deve kuşu misali kendimizi kandıramayacağımız-bana ne ben ibadetim ve zikrimle meşgul olurum suya sabuna dokunmadan bana takılan gözlükten bakarak , böyüklerimin (!?) sözünü dinlerim ve dillendiririm böylece cenneti kazanırım diyemeyeceğimiz kadar ciddidir-dakikdir-önemlidir.

Sıratın bir ayağının dünyada bir ayağının ahirette olduğunu düşünürsek ve şu an her insanın kendi sıratının üzerinde bulunduğunu ve bu sırat köprüsünün mahiyetinden de haberdar isek ki insanın cehenneme ayağının sırattan kayması ile  düşüp gittiğini yani (sözlerinden,    fiillerinden,          dostlarından , düşmanlarından, takip ettiği önderinden, düşüncelerinden,  kalbinde gizlediklerinden,      tassubundan, aldığı kararlardan içinde bulunduğu imtihanda kaybedenlerden olması halinde gerçekleşeceğini bilirsek) durumun ciddiyetini  anlamış oluruz.

Aksi taktirde duyarsız ve bilinçsiz olursak; bir taraftan Hz.İbrahim(as)’ın tevhid mücadelesini desteklediğimizi zannederken diğer taraftan da farkında olmadan O’nun atılacağı ateşe odun topluyor ve bunu bir ibadet aşkıyla da gerçekleştiriyor olabiliriz... Günümüzün Nemrutları eskisi kadar aleni ve mert değiller ki kolay anlaşılsın... ve taraflarda net olsun doğru ile yanlış birbirinden ayrılabilsin...Nice politik ve medyatik hile ve hokkabazlıklarla halk yığınları aldatılabiliyor... Nerede Asayı Musa ki bir ejderha olup tüm yalanları- sihirleri yutup hakikatı göstersin veya nerde o hakikatı görebilecek gözler ki sihirle gerçeği ayırsın gerçek zalimle gerçek mazlumu ayırsın!...

Nerde o basiret sahipleri ki siyonizm ve emperyalizmin babalarının ve dostlarının nice hilelerle hazırladıkları ateşe islam ümmetini atmaya-yok etmeye çalıştıklarını, birbirine kırdırmak için de olmadık sihirler-iftiralar uydurduklarını görüp fark edebilsin ve Asayı Musa gibi bir hikmetle yılanları yutup yok etsin...

Bu zamanın en büyük farzının İttihad-ı İslam (İslam Birliğidir) olduğunu Bediüzzaman Hazretleri dile getirmiş, gerekliliğini vurgulamış “Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah'a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.”(Hucurat:10) ayeti de bizim şiarımız ve ölçümüz  olmalıdır...başka bir birlik-dost-veli-sırdaş-kardeş arayışında olanların asla geçerli bir mazereti olamaz!...

Rahmetinden Ümitvarız...Ya Rabbena, Ya Rabbena... vesselam...