Mükemmellik Bir Yolculuk mudur?

Mükemmellik Bir Yolculuk mudur?

Mükemmellik; Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane demektir.

 

İnsanoğlu hiçbir zaman bu vasfa erişemez. Erişmesine engel olan nedenler var.  Çünkü Mükemmellik sadece yaratıcıya mahsus bir özelliktir. Yaratılanlar hep kusurlu olur.

Ama bu kusur onun Mükemmellik yoluna girmesine ve Mükemmelliğe ulaşması için çaba göstermesine engel değildir.

 

Okuryazar oranının en düşük olduğu İllerin başında gelen Şanlıurfa'da birçok yazar arkadaş yeni yeni kitaplar yayınlayarak, okuma alışkanlığının az olduğu Urfa'yı okumaya teşvik ediyor.

Son olarak yayınlanan kitaplardan birisi de; eğitimci yazar Mehmet Akbaş'ın "Mükemmellik Bir Yolculuktur" adlı kitaptır.

 

Kitabı okudum. Çok güzel bir kitaptır, deyip geçebilirdim. Ben kitap hakkında küçükte olsa bazı eleştirilerde bulunmam yazarı teşvik etme bakımında gerekli görüyorum.

Kitap da, bir çok yerde okurun karşısına çıkan "Üstadımız" kelimesinden hâsıl olacak "üstad" kelimesinden kimi kast ettiğini açıklasaydı daha iyi olurdu. Belki bugün birçoğumuz zorlanmadan bahsi edilen "üstadı" anlayabiliriz. Ama unutulmamalı ki bu bir kitaptır ve gelecek nesillerin de anlayabilmesi için isimlerin belli olması lazım.

 

İkinci eleştirimde kitabın genel olmaması. Konularının çok dar bir zaman ve zemine hapsediliyor olması. Sanırım bunu düzenleyen yazar ve kontrol eden editör arkadaş ne zamana ne de semine dikkat etmiştir.

Kitapta çok güzel mesajlar verilmekte. Okuyucuyu bilgilendiren güzel veriler sunulmaktadır. Umarım bir sonraki baskılar da ve kitaplarda bu gibi konulara daha dikkat edilir.

 

Yazıma bir hikâye ile son vereyim: Hindistan'da çok ünlü bir ressam varmış.

Herkes bu ressamın yapıtlarını kusursuz kabul edecek kadar beğenirmiş ve onu "Renklerin Ustası" anlamına gelen Ranga Geleri olarak tanısa da kısaca Ranga Guru derlermiş. Onun yetiştirdiği bir ressam olan Racigi ise artik eğitimini tamamlamış ve son resmini bitirerek Ranga Guru'ya götürmüş ve ondan resmini değerlendirmesini istemiş. Ranga Guru;

 

"Sen artık ressam sayılırsın Racagi. Artık senin resmini halk değerlendirecek."

 

Diyerek, resmi şehrin en kalabalık meydanına götürmesini ve meydanda en görünen yere koymasını istemiş. Yanına da kırmızı bir kalem koyarak halktan beğenmedikleri yerlere çarpı koymalarını rica eden bir yazı bırakmasını istemiş. Racigi denileni yapmış.

Racigi birkaç gün sonra resme bakmaya gittiğinde görmüş ki tüm resim çarpılardan neredeyse görünmüyor. Çok üzülmüş tabii. Emeğini ve yüreğini koyarak yaptığı tablo kırmızıdan bir duvar sanki. Resmi alıp götürmüş Ranga Guru'ya ve ne kadar üzgün olduğunu belirtmiş. Ranga Guru üzülmemesini ve yeni bir resim yapmasını istemiş. Racigi yeniden yapmış resmi ve gene Ranga Guru'ya götürmüş.

 

Ranga Guru resmi tekrar şehrin en kalabalık meydanına bırakmasını istemiş. Ama bu defa yanına bir palet dolusu çeşitli renklerde yağlı boya, birkaç fırça ile birlikte İNSANLARDAN

BEĞENMEDİKLERİ YERLERİ

DÜZELTMESİNİ

RİCA EDEN BİR

YAZI BIRAKMASINI İSTEMİŞ. RACİGİ DENİLENİ YAPMIŞ...

 

Birkaç gün sonra gittiği meydanda görmüş ki resmine hiç dokunulmamış, fırçalar da boyalar da bırakıldığı gibi duruyor. Çok sevinmiş ve koşarak Ranga Guru'ya gitmiş ve resme dokunulmadığını anlatmış. Ranga Guru demiş ki;

 

"Sevgili Racigi, sen ilk resminde insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız eleştirebileceklerini gördün. Hayatında resim yapmamış insanlar dahi gelip senin resmini karaladı... Oysa ikinci resminde onlardan hatalarını düzeltmelerini istedin, yapıcı olmalarını istedin.

 

Şunu hiç unutma sevgili Racigi, kötü yönde eleştirmek kolaydır, yapıcı eleştiride bulunmak ise eğitim gerektirir. "

 

Bu hikâye ile umarım ne demek istediğim anlaşılır.