MİT’TE NELER OLUYOR?
Son günlerde Türkiye’de, halka yansıması oldukça yavaş fakat içteki hükümetteki tesiri ve yansımaları oldukça sert olan bir şeyler oluyor.
Düşünün bir kere; KCK’yi ve Ergenekon’la ilgili bazı soruşturmaları da yürüten özel yetkili bir savcı MİT başkanı Hakan FİDAN’ı ve dört MİT yetkilisini daha, şüpheli sıfatıyla ifadeye çağırıyor. Olay basına yansır yansımaz Ankara’da işler karıştı. Başbakan ve Cumhurbaşkanı Hakan FiDAN’la görüştüler ve şüpheli sıfatıyla ifade vermemesi için ne lazımsa yapacakları hususunda kararlılıklarını ifade ettiler.
Olay, belli ki bir prestij meselesine dönüşmüştü. Başbakan’ın ve Cumhurbaşkanının çok güvendikleri ve terörü önleme konusunda itimat ettikleri MİT başkanı, göz göre göre harcanmak isteniyordu. Ama birileri bunu neden bunu yapıyordu? Amaçları neydi? Neden Başbakan hemen Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat teşkilatında çalışan iki üst düzey yetkiliyi görevden aldı? Bunlar soru ve daha pek çok soru, bu soruların içinde…
Denilebilir ki, Ergenekon dışında, hükümetten beslenen ve gittikçe güçlenen bir örgüt, Ak Partiyle ve özellikle Başbakanla hesaplaşmak için fırsat kolluyor. İlk akla gelen, Hakan FİDAN’ın MİT’e başkan olarak atandığı günlerde İsrail’in ve MOSAD’ın (İsrail’in Ajan Örgütü) duyduğu rahatsızlığın arkasında yatan sebepler olabilir. Rivayete göre, Hakan FİDAN’dan önceki MİT yapılanmasında İsrail ile uyum içinde çalışan bir grup vardı. Bunlar hem MOSAD’la hem de Amerikan örgütleriyle uyumlu bir çalışma yapıyorlardı. Ne var ki, bu ikili-üçlü işbirliği, bazen Türkiye’nin terörle ilgili konseptinin zarar görmesine de yol açabiliyordu. Sayın Başbakan, öteden beri böyle bir ilişkinin Türkiye’nin terörle mücadelesine zarar vereceğini çok iyi biliyordu. Bu yüzden Hakan FİDAN gibi çok güvendiği ve İsrail’in Ortadoğu politikalarına şiddetle karşı bir ismi terörle mücadele eden bir örgütün başına getirdi.
Ama İsrail bunu hazmedemedi. ABD, Türkiye’yi Hakan FİDAN’dan vazgeçirmek için bir müddet dolaylı baskı uyguladı. Türkiye boyun eğmeyince Hakan FİDAN’ın başına bir iş getirmek için operasyon yapmaktan başka seçenekleri kalmamıştı. Uludere’de 34 vatandaşımızın şehit edilmesi ve bu operasyonların hemen MİT’le ilişkilendirilmesi ilk hamle sayılırdı. İkinci hamle, Hakan FİDAN’ın terör örgütüyle bir ilişkisinin olabileceği şüphesini yaymaktı. Bunun için özel yetkili bir savcı ayarlandı.
İşte tam da cevapları bulunamayan sorular burada… Bu savcı, ya da onu harekete geçirenler, KCK’yı bitirmeyi hedefleyen bir başbakanı neden zayıflatmak istiyor? Savcıyı harekete geçirenlerin arkasında Ergenekon var mıdır? Eğer varsa neden Kılıçdaroğlu bıyık altından gülerek hafif perdeden konuşmayı tercih ediyor? Hatta bu yoğun siyasî atmosferi bırakıp deve güreşlerine gitmeyi tercih ediyor?
Kılıçdaroğlu Ergenekon sanıklarına sahip çıktığına göre bu mesele neyin nesi? Acaba hükümeti istemeyen Ergenekon dışında bazı odaklar mı var? Galiba meseleyi anlamak için, hükümet ile hükümete karşı güç kullanmaya hazırlanan odakların güç dengelerini görmemiz gerekiyor. Tabi güç odakları pes etmez ve altı ay sonra iş su yüzüne çıkarsa…