Milli Marşı 91. Yıldönümü
Şanlıurfa Milletvekili A.Emin Önen, İstiklal Marşımızın kabulünün 91. Yıldönümü nedeniyle bir mesaj yayınlayarak, milli şair Mehmet Akif Ersoyu da rahmetle andıklarını belirtti. Önen, İstiklal Marşımıza sahip çıkmanın onurumuza sahip çıkmak olduğunu söyledi.
İşte kara günlerimizin göstergesi, kahramanlık destanımız, heybetli kimliğimiz, yurt severlik ve özgürlük aşkımız İstiklal Marşı ve milletimizin sinesinden çıkarak onun acılarını, umutlarını kararlılığını Hayal ile yoktur alkış verişim, her ne demişsem görüp de söylemişim diyerek abideleştiren Mehmet Akif Ersoyu bir kere daha rahmetle andıklarını belirten AK Parti Şanlıurfa Milletvekili A.Emin Önen, Bilindiği gibi, her yıl 12 Mart tarihi İstiklal Marşının kabulü ve Mehmet Akif Ersoy'u anma günü olarak kutlanır. Sözleri Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklâl Marşı, 12 Mart 1921'de resmen milli marş olarak kabul edildi. İstiklal Marşı'nın yalnızca ilk iki kıtası bestelenmiştir dedi.
İstiklal Marşımız 12 Mart 1921de kabul edildi
Önen, mesajında şöyle dedi;
Kurtuluş Savaşı'nın en çetin döneminde, bir millî marşa duyulan gereksinmeyi göz önüne alan Milli Eğitim Bakanlığı, 1921 yılında bunun için bir şiir yarışması düzenledi. Yarışmaya 724 şiir gönderildi. Kazanacak şiire para ödülü konduğu için başlangıçta Mehmet Akif katılmak istemedi. Ama Millî Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Tanrıöverin ısrarı üzerine, ödülsüz olmak şartıyla o da şiirini gönderdi. Yapılan seçim sonunda, Mehmet Akif'in 20 Şubat 1921'de yazdığı Kahraman Ordumuza sungusunu taşıyan şiiri 12 Mart 1921 günü büyük çoğunlukla TBMM'nce İstiklâl Marşı kabul edildi. Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşında, Kurtuluş Savaşının kazanılacağına olan inancını dile getirir.
Mehmet Akif, milli şairdir
Bilindiği gibi; Mehmet Akif Ersoy, İstiklâl Marşımızı yazabilecek en ideal insandı. Şiiri toplum için ve bir dava adına yazan, ama şiiri şiir yapan özelliklerden feragat etmeyen, dilimizin bütün nüanslarını ve imkanlarını ustalıkla kullanan, çağının tanığı ve vicdanı olan bir şairden daha iyi kim yazabilirdi böyle bir marşı? İstiklâl Marşının şairi olarak Mehmet Akifin bir başka önemli özelliği de sarsılmaz bir iman ve dava adamı olduğu kadar tam bir erdem kahramanı olmasıdır. Akif aynı zamanda bir Milli Mücadele kahramanıdır. Akif, Milli Mücadeleye katılmak için uzun ve tehlikeli bir yolculuktan sonra Ankara'ya gelir. Yüreğindeki iman ve umudu cami kürsülerinden, eşraf ziyaretlerine kadar, sohbet, vaaz, davet, düzyazı ve şiirle haykırır. Milli Dünyada İstiklâl Marşı yazan şairler içinde; - hem milletinin var olma mücadelesine katılmış bir kahraman, hem milletinin dilini bu kadar iyi kullanan bir yazar, hem büyük bir entelektüel, çağının tanığı ve vicdanı olan bir aydın, hem toplumunun değerlerini ve kişisel ahlakını sağlam bir ilkelilikle kendi şahsında bütünlemiş bir ahlak adamı, hem İstiklâl Marşını arzu ve talep eden Meclisin üyesi bir milletvekili, hem de İstiklâl Marşını yazmadan önce de ülkesinin büyük bir şairi olarak tanınan ve bütün bu özellikleri kendi şahsında toplamış başka biri yoktur.
Akifi rahmetle anıyoruz
Asıl adı Mehmet Ragif olan Mehmet Akif, 1873 yılında İstanbul'da doğdu. Annesi Emine Şerife Hanım, babası Temiz Tâhir Efendidir. 27 Aralık 1936 tarihinde İstanbulda vefat etti. Kabri Edirnekapı Mezarlığındadır. Allah rahmet eylesin. (Amin)
İstiklal Marşı
Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl!
Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl...
Hakkıdır, Hakka tapan, milletimin istiklâl!
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddım var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
Medeniyet! dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma, sakın.
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakkın...
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri toprak! diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı:
Verme, dünyaları alsan da, bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden, İlâhî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli-
Ebedî yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder-varsa-taşım,
Her cerihamdan, ilâhî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden naşım;
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakka tapan, milletimin istiklâl ..
Mehmet Akif ERSOY