MEZARLARDAN İBRET ALIN
Her canlı ölümü tadacaktır. İnsan olduktan sonra ister inansın ister inanmasın Allahın kanunu değişmez. Her kes ölüm şerbetini içecektir. Aslında ölüm insanoğlu için en büyük nasihat tır. Gaflet dalalet, dünyevileşmeye dalmayan insan için böyledir. Ölüm habersizdir aniden gelir. Mal, mülk, servet, rütbe makam, mevki, dinlemez. Ölüm dünyadan terhis teskeresidir, yer değiştirme olayıdır. Ebedi, sonsuz âleme göçtür, dünya hamallığından kurtuluştur. Sevdiklerine kavuşmadır yani vuslattır. İnsan cesedinin ilk konulacağı yer mezardır. Mezarda cesedi yılanlar, çıyanlar, akreplerle tanışırken, Ruhu da sual meleklerinin soruları ile baş başa kalır. kabir ya cennet bahçelerinden bir bahçe, veya cehennem çukurlarından bir çukurdur. Kabirde insanın karşılaşacağı şey yaptıklarına göredir.
Dünyadaki rütbesine göre değil, ameline göredir. Ameli iyi ise, sorulan sorulara iyi cevap verir. ameli iyi değilse, vay o insanın haline, İnsan ölünce Dünyalık kefenden başka bir şey götürmez mezara, İnsanın olduğu her yerde mezarlar vardır. Bu gün ne kadar insan dünyada mevcutsa, belki bunun kaç katıda ölmüştür. Toprağa gömülmüştür. Ebedi âleme göçmüştür. Her köyümüzde, İlçemizde İlimizde kabristanlar var. Bu var oluş, kıyametin kopuş anına kadar devam edecektir. Nice zorbalar, zalimler, kan dökücüler, rütbeliler, diktatörler, iyiler kötüler bu dünyaya geldiler ve gittiler insanlık için iyi çığır açanlar hep anıldılar,kötülerine de Allaha hesabını versinler. Dünyada gücümüz yetmezdi bunlara bizde mahkeme i kübrada onlarla hesaplaşırız denmiştir.
İnsanın sonu, ölümü olduğu gibi, Bir gün bu dünyanın da sonu gelecek ve dünya da ölecektir. buna kıyametin kopuşu dünyanın sonu denir, dünyanın sonunda kötülükler çoğalacak, ancak er geç iyilikler galip gelecektir. İnsanoğluna düşen kabirlerden ibret almaktır. O mezarlarda yatanlar da, bizim gibi insandı, istekleri, arzuları, emelleri vardı.Evleri vardı, arabaları vardı, saltanatları, rütbeleri vardı ancak vaat edilen ölüm aniden geldi, onları nasıl götürdü ise aynı akıbet bizim de başımıza gelecek diye insanoğlu mezarlardan ders almalıdır.Osmanlı döneminde genellikle mezarlar evlerin bahçesinde olurdu. Ev halkı her an ölümü hatırlardı. Ölüye hayır dualar okurlardı.
Dinimize göre insan öldükten sonra amel defteri kapanır. Ancak, geride bıraktığı, hayırlı ameller, devamlı kendisine sevap gönderir, nedir onlar! Camii, Dini İlim yuvaları, Dindar evlatlar, İnsanlığın faydasına sundukları meşru sosyal tesisler. Bunları göz önüne getirerek, Ömür sermayesinin kıymetini bilmeyenler, öldükten sonra hayır dua etmeyen nesiller bırakanlar, mal sarhoşu olup, madde biriktirenler, mezarlardan ibret almazlar mı? Öyle bir nesil düşünün! babasının dedesinin mezar taşını okuyamıyor. Sanki mezar taşında Çince yazılı. Bu genç üniversite mezunu, istisnalar hariç. Gençleri bu hale getirenler utansın.
İslam dininde mezarlara o kadar önem verilir ki. Bir mezarı basmak diri bir insanı basmak, incitmek gibidir. Mezarlıkta ki , otları, ağaç dallarını koparmak bile caiz değildir. Asırlık mezarlarımızın olması inancımızın gereğidir. Mezarları kadın erkek İslami emirlere riayet ederek, ziyaret etmek, ibret almak, hayır dua göndermek sünneti Resulullahtandır. Halk arasında yanlış bir şeyi paylaşmak istiyorum. Oda! Ölen kişinin 52. gecesi gibi İslamda olmayan bir hurafedir. Güya bu gün ölünün kemikleri etten ayrılır. İşte o gece dua okunursa ölü azap görmezmiş, dinimizde belirli bir gün yoktur.
Ölü için her an ve zaman dua edilir hepsi bu kadar. Birde mezarın üstü betonla kapatılıyor kendisi beton yığınlarında oturuyor ya, o sanıyor ki, mezarı betonla kapatmak, çevirmek, ölüye bir şey kazandırır hâlbuki,fıkha göre, bu caiz değildir. Mezarın etrafı beton veya demirle çevrilebilir ancak, mezarın ortası su geçirecek şekilde olmak kaydı ile olursa cevaz verilmiştir. Bazıları müslümanın günlerini boş şeylerle telafi ediyorlar. Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü gibi, bu günler bize sevap getirmez, sevgi bizim her anımızda olmalıdır. Annelerimizi, babalarımızı biz her zaman severiz, öldükten sonra da, hayır, dua eder ruhlarına hibe ederiz.
Kapitalist düzenler, zalim yönetimler, çılgın tüketim akımları, müslümanı öyle bir hale getirmiş ki, geçim sıkıntısından gözünü açamıyor. Değil mezarları ziyaret etmek, yaşayanlar bile sık sık birbirini sormuyor, soramıyor. Halbuki en az haftada, ayda,yılda birer defa da olsa, akrabalar, yakınlar, dostlar, mezarları ziyaret edilmelidir.. Ehlisünnet inancına göre biz ölüleri görmeyiz. Ancak ölüler bizi görürler. Musalla taşına konan bazı zevat, dünyada dine saldırmada yarışırlar, yakınları da uzaktan cenazeyi seyredeler, alkış çalarlar, bu hal İslami bir hal değildir. İnancımıza göre ölünün arkasında konuşulmaz, hayır dua edilir. Tarlada izi olmayanların harmanda niçin yüzü var. Anlamakta zorlanıyoruz.. Dünyanın mal, servet, zevkleri için ahreti, ölümü unutanlar, bir gün ecel geldiği an ölümden kurtulamayacaklardır. Ölüm atom icat edenleri de götürür. Ölüm çok babayiğittir şakası yoktur. Ne mutlu ölüm gelmeden ölüm için hazırlık yapanlara. Ölümden ibret alanlara, ölülerini devamlı yad edenlere, onlara hayır dua gönderenlere, mezarlarına önem verenlere, mezarlar, kabristanlar bir toplumun İslam nişaneleridir.İnsanoğlu çok katı yürekli olduğu için Mevla ölümü insana vermiştir.Her an ölüm fakına düşeceğimizi düşünmek dileklerimle iyi yolda ölenlerimize Mevla rahmet eylesin ..