MEVLANA’DA TEMSİLLER VE HİKÂYELER

MEVLANA’DA TEMSİLLER VE HİKÂYELER

Mevlana Celalüddin Rumî (KS), Mesnevî’de çok sayıda temsil ve hikâyelere yer vermektedir. Aslında bu hikâyelere ve temsillere yer vermesindeki amacı, Allah’ın sıfatlarını, itikadî bir meseleyi, peygamberler ya da velilerle ilgili bir konuyu, hayattan seçtiği temsillerle açıklamak ve bu yolla müritlerine Kur’an’ının mesajını iletmektir.  Mevlana’nın Mesnevî hikâyeleri genellikle uzuncadır. Kendisi bu hikâyeleri bölümlere ayırır, bazen hikâyenin henüz başında iken, bazen de ortasında iken mesajlarını temsil yoluyla verir. Bazen vermek istediği mesajı vecizeler ve küllî kaideler halinde vermeye çalışır. Bazen de bir hikâye henüz bitmeden kinci bir hikâyeye başlar. Sonra bu hikâyeyi bitirir ve eski hikâyesine tekrar döner, kaldığı yerden devam eder. Hikâyelerin uzatılmasından maksat, mesajın tekrar tekrar ve güçlü bir şekilde verilmesidir.

Mesela Mesnevi’nin 1. Defterinin hemen baş taraflarında “Taasup Nedeniyle Hıristiyanları Öldüren Yahudi Padişahının Hikâyesi” başlığı altında anlatılan ve yaklaşık 450 beyitten oluşan uzun hikâyenin içinde tam 30 başlık bulunmaktadır. Bu başlıkların altında bazen hikâyenin ana temasıyla alakasız zannedilen başlıklar da yer alır. Bu hikâyede, Yahudilerin Hıristiyanlığı nasıl bozdukları ve hile yoluyla Hıristiyanlık dinini nasıl Roma paganizmine çevirdikleri anlatılmaktadır. Hikâyede, Hz. İsa’nın zamanında Yahudiliğin hamisi durumunda olan, yüz binlerce mazlum mümini öldürecek kadar kin ve öfke kusan ve adalet duygusunu tamamen yitirmiş olan bir padişahtan söz edilmektedir. Ancak müminlere karşı kin kusan Yahudi padişah, mümin Hıristiyanları nasıl yok edeceğinin bir yolunu bulamıyor. Onun veziri ise padişaha şöyle bir hile öğretir:

“Padişahım! Ben güya Hıristiyan’ım. Sen, Hıristiyan bir mümin diye elimi kolumu kes ve başımı yar. Sonra da bağışlanmam için araya şefaatçiler girsin. Güya sen benim gibi dinine bağlı, aşırı dindar bir Hıristiyan’ı bağışlıyorsun,  sonra da beni uzak bir memlekete sür. Ben orada mazlum ve ihlâslı bir Hıristiyan olarak insanları kandıracağım. Sonra sen arzu ettiğin gibi katliamı yapabileceksin.”

Mevlana hikâye esnasında bazen küçük temsillerle bazen de vecizeler halinde mesajlarını verir. Nitekim zalim ve İsa düşmanı olan Yahudi padişahını anlatırken İsa’yı ve Musa’yı birbirinden ayırmasını ve onları farklı değerlendirmesini şaşı gören bir adam misaliyle dile getirir:

“Bir usta şaşı gören bir çırağına  ‘o şişeyi odadan getir’ demiş. Her şeyi çift gören şaşı çırak ise, ‘O iki şişeden hangisini sana getireyim’ demiş. Usta, ‘Oğlum o bir şişedir, önüne bak ve fazla görme’ demiş. Şaşı çırak mahcup olmuş ve “Usta, lütfen beni kınamaktan vazgeç’ demiş. Usta, ‘O zaman o iki şişeden birini kır, bir tanesini bana getir.’ demiş.  Şaşı çırak bir şişeyi kırmış, ancak diğeri de görünmez olmuş.”

Mevlana bu vesileyle şu mesajları verir:

 

“Öfke ve şehvet kişiyi şaşı yapar, ruhunu istikametten çevirir.”

“Garaz olunca hüner görünmez olur; gönülden göze doğru yüz perde oluşur.

“Kadı gönlünde rüşvete karar verince,  zalimi inleyen mazlumdan nasıl ayırır?”

Hikâyenin devamında, Yahudi padişah’ın lanetli vezirine kanan Hıristiyan müminlerin durumunu ve nasıl kandırıldıklarını dile getirir ve şöyle der:

Ey Allahım! Yüzbinlerce tuzak ve yem vardır, Biz ise ihtiraslı ve azıksız kuşlar gibiyiz.

Her birimiz doğan ve simurg bile olsak, her an yeni bir uzağa yakalanmaktayız.

Biz bu ambara buğday koyuyoruz, fakat toplanmış buğdayı kaybediyoruz.

Fare bizim ambarımıza kadar delik açmış ve ambarımız onun marifetiyle harap olmuştur.

Ey Can! Önce farenin şerrini def et. Ondan sonra buğday toplamakta çaba göster.

O efendiler efendisinin hadislerinden birini dinle: “Namaz ancak huzurla tamam olur

Mevlana hikâyeye devam ederken insanın amel yapmasının yeterli olamayacağını, amelimizi bütünüyle yakacak olan laubaliliklerden uzak durmak gerektiğini, fare ve ambar temsiliyle latif bir şekilde dile getiriyor. Sonunda

“Eğer ambarımızda hırsız fare yoksa kırk yıllık amellerimizin buğdayı nerede?” diyerek iletmek istediği mesajı ifade eder.