Meme kanserine karşı B vitamini tüketin

Genel Cerrah Prof. Dr. İbrahim Taçyıldız, “1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” öncesi meme kanseri hakkında bilgiler verdi.

Erken tanı sayesinde hastaların çoğunun sağlığına kavuştuğunu belirten Taçyıldız,“Meme kanseri, tüm dünyada ve Türkiye’de her 8 kadından birini yaşamı boyunca etkileyen, kadınlarda görülen kanser türleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Günümüzde erken tanı ve yeni tedavi yöntemleri sayesinde, hastaların çok önemli bir bölümü sağlığına kavuşmaktadır. Hastalık, kanser tanı programları içinde değerlendirilebildiği için kadınların her ay kendi kendine meme muayenesi ile doktorunun önerdiği yaştan itibaren, ultrasonografi ve mamografi yaptırması erken tanıya olanak sağlamaktadır.” dedi.

Meme kanserinde genetik yakınlığın önemli olduğunu söyleyen Taçyıldız,“Meme kanserinin ortaya çıkmasında değiştirilemez risk faktörlerinden biri olan genetik yatkınlık çok önemlidir. Özellikle anne ve kız kardeşte meme kanseri öyküsü bulunan kişilerin risk grubunda olduklarını bilerek, aylık kendi kendine meme muayenelerini, yıllık doktor kontrolleri ile mamografi ve ultrason tetkiklerini düzenli olarak yaptırmaları gerekiyor.” ifadesini kullandı.

“Vitaminlerin yetersiz oluşu kanser riskini artırabilir”

“Meme kanserinin risk faktörleri arasında besinlerin de yeri bulunmaktadır.” diyen Taçyıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Son yıllarda soya ürünü besinlerin östrojene benzer etkileri nedeniyle meme kanseri ile ilişkili olabileceği deneysel çalışmalarda ortaya konulmuştur. Ayrıca A, C, E ve B vitaminleri ile beta karoten, likopen ve antioksidanların tüketiminin yetersiz oluşu, meme kanseri riskini artırabilir.” 

Meme kanseri vücudun başka yerlerine yayılım göstermediyse cerrahi tedavi uygulanması gerektiğini ifade eden Taçyıldız,“Meme kanseri tanısı konulan hastalarda, tümör memede sınırlıysa ve vücudun başka bölgelerine yayılım göstermediyse, cerrahi tedavi planlanır. Tümörün çapı büyük ise cerrahi öncesinde neoadjuvant tedavisi yapılır. Günümüzde meme cerrahisinde artık memenin tümü alınmadan; tümörün bulunduğu bölge, yerleşim şekli ve türü göz önüne alınarak meme koruyucu cerrahiler ön plana çıkmaktadır. Multidisiplinel yaklaşım ile cerrahi sonrası kemoradyoterapi nüks oranını oldukça azaltmaktadır.” dedi.

Hasta tedavi sürecine dâhil edilmeli

“Hastalığın erken dönemde teşhis edilmesi tedavi başarını artırmakta, hastaların neredeyse tamamı iyileşerek kanserden kurtulmaktadır.” diyen Taçyıldız,“Kanser tanısı konulan hastalar; sosyal yaşamdan kopmamaları, morallerini yüksek tutmaları ve tedavi sürecinde yaşanabilecek sıkıntıları en aza indirecek önlemler açısından bilgilendirilmelidir. Hastaların günlük yaşamlarına devam etmelerini sağlamak, tedavi sürecinin olumlu sonuçlanması için oldukça önemlidir.” diye belirtti.

Risk azaltılabilir 

Meme kanseri riskini en aza indirmek için hastalığa neden olan değiştirilebilir risk faktörlerinin ortadan kaldırılması gerektiğini belirten Taçyıldız,“Hormonlu gıdalardan ve özellikle yağlı yiyeceklerden uzak durmak, ilk doğumu 25 yaşından önce yapmak ve emzirmeye özen göstermek, alkol ve sigara kullanmamak meme kanseri riskini azaltan önemli faktörlerdir.” dedi.

Sağlıklı beslenme ve düzenli egzersiz önemli 

Güçlü bir bağışıklık sistemi, tüm hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinden korunmada da etkili bir faktör olduğuna dikkat çeken Taçyıldız, son olarak şunları söyledi: “Her gün düzenli olarak lif ve probiyotik maya içeren gıdaların yanı sıra süt ve yoğurt gibi gıdaların alınması, bağışıklık sistemini güçlendirerek kanser riskini azaltmaktadır. B vitamininin meme kanseri riskini belirli oranda azalttığı bilinmektedir. Balık, yumurta sarısı, süt ve süt ürünleri, tereyağı B vitamininden zengin olan besinlerdir. Ayrıca düzenli yaşam ve sağlıklı beslenmeye ek olarak günde 1 saat yapılan egzersizin meme kanserini azalttığı görülmüştür.”

(İLKHA)