"Meme kanserinde erken tanı önemlidir"

"1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı" münasebetiyle değerlendirmelerde bulunan uzmanlar, meme kanserinde erken tanının önemli olduğunu belirterek çeşitli uyarılarda bulundular.

"Meme kanserinde erken tanı önemlidir"

“1-31 Ekim Meme Kanseri Farkındalık Ayı” münasebetiyle hastalık hakkında bilgilendirme ve uyarılarda bulunan Genel Cerrah Opr. Dr. Orhan Kazan, meme kanserinde erken tanının önemli olduğuna dikkat çekti.  

İlke Haber Ajansı’na (İLKHA) değerlendirmelerde bulunan Opr. Dr. Orhan Kazan, şunları söyledi: “Meme kanseri günümüzde tanıtımı yapıldıktan ve oldukça yaygın görünmeye başlayan bu hastalık kadınların korkulu rüyası halindedir. Her 10 kadından biri hayatının belirgin bir döneminde meme kanseriyle baş başa kalabilmektedir. Özelikle bayanlarda görünen bir hastalıktır. Erkeklerde nadir görünür. Günümüzde meme kanserinin tedavisi erken tehisi oldukça kolaydır. Meme kanseri bazı risk durumunda özelikle uzun süre radyoterapi tedavisi gören kadınlarda, doğum yapmamış bayanlarda daha fazla görülebilmektedir.”dedi.

“Meme kanserlerinden korunmalarından birisi de risk faktörlerinden uzak durmaktır.” diyen Kazan, sözlerine şöyle devam etti: “Yapılan araştırmalara göre bayanın hayatı boyunca adet sayısı östrojen hormonu etkisine maruz kaldığı periyodun uzunluğu meme kanseriyle orantılı olarak bulunmuştur. Bu da 13 yaşın altında adet görmeye başlayan biri ile 15 yaşın üzerinde adet görmeye başlayan biri arasında meme kanseri görme riskini artırıyor.”

“Doğum kontrol hapları meme kanseri riskini artırıyor”

Yapılan araştırmalarda doğum kontrol haplarının meme kanser riskini artırdığını belirten Kazan, “Doğum yaşı çok önemlidir. 19 ve ya 20 yaşında doğum yapan bir bayan ile 30 yaşın üzerinde doğum yapan bir bayan arasında oldukça belirgin bir risk faktörü azlığı söz konusudur. 30 yaşın üzerinde doğum yapanlarda risk daha fazladır. Uzun süre doğum kontrol hapları kullananlarda zarar fayda oranına bakıldığında meme kanseri riskini artırmıştır.” şeklinde ifade etti.

Emziren annelerde risk daha azdır

Kazan, süt emziren anne ile emzirmeyen anneler arasında meme kanseri riskinin daha az görüldüğünü kaydetti.

Meme kanserinin ortaya çıkış sebeplerini anlatan Kazan, “Genelde hastalarımız kendileri memelerinde gördükleri bir kitle, bir şişlik ile geliyorlar.   Yapılan muayene neticesinde kanser kitlesi ortaya çıktıktan sonra biyopsi, meme ultrasonu, mamografi, meme emarı gibi tekniklerle tanı yöntemleri gerçekleştirildikten sonra tedaviye başlanıyor.” dedi.

Erken tanı meme kanserini önler

Erken teşhis edilen meme kanseri riski, memenin alınmasının önüne geçeceğini ifade eden Kazan, “Eğer erken teşhis edilmiş ise meme koruyucu cerrahi dediğimiz memenin kanser ihtiva edilen bölgenin çıkarılması ve ardından radyoterapi verme koşuluyla meme koruyucu cerrahide yapılmaktadır. Eğer erken teşhis edilmişse hastanın memesini almaya gerek yoktur. Sadece bir bölümü, yani ihtiva edilen bölümü alınır. Diğer yöntemleri ise radyoterapi ve kemoterapi yöntemleridir. Bunlar genelde piriler tedavi yöntemlerinden olmak çok cerrahiye yardımcı yöntemlerdir.” diye konuştu.

Son olarak hastalara tavsiyelerde bulunan Kazan, “Birincisi ve en önemlisi hastanın kendi kendini muayene etme yöntemidir. Ayda bir defa hastanın kendini ayna karşısında doktorun tarif edeceği şekilde muayene etmesidir.   Erken teşhise yol açıp hastaları kanserin herhangi bir yan etkisine maruz bırakmadan kurtulmalarını sağlayabilir, meme koruyucu teşhis için meme kanserinden korunmak mümkün değildir. Fakat erken tanı olduğunda meme kanserinden kurtulmuş sayabilirsiniz. O yüzden hasta her ay kendi kendini muayene etmesi, yılda bir kez de doktor muayenesini tüm bayanlara öneriyoruz.” dedi. (Mustafa Kaynak – İLKHA)