Mehmet Akif İnan Kavram Haritası
Aslında “kavram haritası” eğitim-öğretimde kullanılan bir öğrenme stratejisi. Ama ben bu yazımda tam olarak uymasa da bir Mehmet Akif İnan kavram haritası oluşturmaya çalışacağım.
Şehir: Hayatında birçok şehir vardır. Şiirinde de şehir kavramı çok geçer. Eskiye, kendi medeniyetimize özlem duyar; beton, gökdelen, heykel diyerek yeni şehirleri eleştirir. En meşhur şiirlerinden biri Şehir Gazeli’dir.
Onun hayatında bazı şehirler daha çok öne çıkar.
Urfa: Urfa’da doğmuştur ve Urfa ile irtibatını hiç koparmamıştır. Hayatında, şiirinde Urfa kültürünün büyük bir yeri vardır. Kabri de Urfa’dadır.
Maraş: Liseyi Maraş’ta bitirmiş, ömür boyu süren birçok arkadaşı ile orada tanışmıştır.
Ankara: DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünü bitirmiştir. Hayatının büyük bir bölümünü Ankara’da geçirmiştir.
Uşak: Burada 3 yıl öğretmenlik yapmış, birçok öğrenci yetiştirmiştir.
İzmir: İzmir Bornova’da kısa dönem askerlik yapmıştır.
İstanbul: Çok az kalmıştır ama ruh ve düşünce dünyasında önemli bir yer tutar. Hicret kitabında İstanbul üzerine bir şiiri vardır. Aynı kitaptaki Zaman adlı şirindeki “Gözlerin ne kadar İstanbul öyle “ mısraı tek başına Akif İnan’ın İstanbul’unu çok güzel anlatır.
Mekke, Medine: Hac görevini yerine getirmiştir.
Kudüs: Belki görmemiştir ama en meşhur şiiri Mescid-i Aksa şiiridir. Bu şiirinden dolayı Kudüs Şairi, Mescid-i Aksa Şairi olarak da anılır.
Aile: Akif İnan ailesine son derecede bağlıdır. Şiirinde baba ve anne figürü önemli bir yer tutar. “Babamın Gazeli” adıyla bir şiiri vardır. “Edebiyat ve Medeniyet Üzerine” kitabını babasına ithaf etmiştir, Hicret Kitabını annesine. Hicret’teki Şehir Gazelinde “Babamın gölgesi koruyor beni”, Yiğitler Şiirinde “Anamı sorarsan Büyük Doğudur” mısraları özellikle dikkati çeker. Kardeşleri, eşi, tek kızı, damadı ve torunları da hayatında hep çok önemli bir yer tutmuştur.
Arkadaş: Akif İnan’ı, hayatı boyunca hep bir arkadaş çevresi içinde görüyoruz. Urfa’da, Maraş’ta, Ankara’da ve her yerde. Rasim Özdenören, Alaattin Özdenören, Cahit Zarifoğlu, Erdem Beyazıt, Mehmet Doğan, Nuri Pakdil, Zübeyir Yetik, Atilla Maraş ve diğerleri…
Abi/Ağabey: Mehmet Akif İnan genç yaşlarından itibaren çevresinde bir abi olarak anılmış, sadece kendisinden küçüklerin değil, yaşıtlarının ve hatta büyüklerinin abisi olmuştur, hala da öyle anılmaktadır.
Hoca, muallim, öğretmen: Hem yüksek hem ortaöğretimde hocalık yapmış, ders kitabı hazırlamış, birçok öğrenci yetiştirmiştir. Örgün eğitimin dışında da etrafına hocalık yapmaya devam etmiştir.
İnanç: Akif İnan, inanmış bir adamdır. İslam’ın tasavvufi yorumuna sıkı sıkıya bağlıdır. Derviştir, derviş meşreplidir. Şiirlerinin alt yapısını büyük ölçüde tasavvufi aşk oluşturur. Hayatının merkezinde hep inancı vardır. Ve bu sadece teoride kalmamıştır, ameline de yansımıştır.
Aşk: Rasim Özdenören’den “… bu kitaplarda (Hicret ve Tenha Sözler) yer alan bütün şiirlerin alt yapısını, temel malzemesini aşk teşkil ediyor desek mübalağa ediyor sayılmayız. Bu iki kitapta yer alan şiirler toplamına ben bir ad veriyorum: “Aşkın Kitabı”
Edebiyat: En önemli uğraş alanı edebiyattır. Özellikle şiir. Büyük bir şairdir. İki şiir kitabı yayınlamıştır. Hicret ve Tenha Sözler.
Divan edebiyatı geleneğine yaslanmış, biçimde teamüllere bağlı, ama özde yeni bir anlayış geliştirmiş ve bunun öncülüğünü yapmıştır.
Gazel tarzında yazdığı şiirlerine ilk defa o isim vermiştir.
Birçok şiiri bestelenmiştir.
Fikir: O, aynı zamanda bir fikir adamıdır. Başta Hilal, Edebiyat ve Mavera olmak üzere çeşitli dergilerde, ayrıca Yeni Devir Gazetesinde uzun yıllar yazı yazmıştır. Bu yazıların önemli bir kısmı vefatından sonra Memur-Sen tarafından kitaplaştırılmıştır.
Kendisi hayatta iken de Edebiyat ve Medeniyet Üzerine ve Din ve Uygarlık adlarında iki kitap yayınlamıştır.
Necip Fazıl: Tanıştıktan itibaren Necip Fazıl’ın en çok sevdiği ve takdir ettiği birinci halkadan öğrencisi olmuştur. Birçok kişi onun kanalı ile Necip Fazıl’a ulaşmıştır. Üstad Ankara’ya geldiği zaman hep onun evinde kalmıştır.
Eylem: O bir eylem adamıdır. Fildişi kulelere çekilip ilham perilerinin gelmesini beklememiştir. İnancının ve ideallerinin mücadelesini vermiştir.
“Her eylem yeniden diriltir beni” mısraı sadece kendisinin değil eylemi önceleyen herkesin adeta sloganı haline gelmiştir.
Hitabet: Akif İnan, büyük bir hatiptir. Davudi sesiyle ve irticalen yaptığı konuşmaları ile hitap ettiği kitleleri etkilemiştir. Yıllarca Anadolu’yu dolaşıp sayısız konferanslar vermiştir.
Sendika: Toplumsal duyarlığı, inançları ve ona dayalı idealleri onu, çok sevdiği edebiyat ve şiirden uzaklaştırmak pahasına da olsa, sendikacılığa yöneltmiştir. 1992’de Eğitim-Bir Sen’i 1995’te Memur-Sen Konfederasyonunu kurmuş ve genel başkanı olarak başarı ile temsil etmiştir. Sendikacılığı sadece bir hak arama ve ücret sendikacılığı olarak da görmeyip hizmet sendikacılığını öncelemiş ve Milli Eğitim Bakanı olmaktansa, yetki alan bir sendikanın başkanı olmayı tercih edecek kadar da sendikacılığı önemsemiştir.
Akif İnan’ın hayatında ayrıca, edep, nezaket, kibarlık, cesaret, cömertlik, tevazu gibi daha nice önemli kavramlar ve hasletler de öne çıkar.
Ve ölüm: Daha erken yaşlardan itibaren şiirlerinde sık sık ölüm temasını görüyoruz. 1974’te yayınlanan ilk Şiir kitabı Hicret’te “Ölüm” başlıklı bir şiir vardır. O inanmışlık, o derviş meşrep kişilik, o ilahi aşk, melal, o hüzün… Adeta ölüme özlem duyar, bekler, hazırdır.
“Günleri bir secde hızıyla geçip
Erişsem mahşere bir iftar gibi” Hicret “Melce”
Ramazan Bayramından bir gün önce Rahmet-i Rahman’a uğurladık.