Medya Kaçıncı Kuvvet 

Medya Kaçıncı Kuvvet 

Medya için çok tarifler yapılmış yapılıyor. Medya bir ülkenin, bir toplumun mihenk taşıdır. Medya geçmişle kıyaslanmayacak kadar iyi kötü yönde mesafe kastetmiştir. Rahmetli Turgut ÖZAL Medyayı dördüncü kuvvet olarak sayardı. Zamana, şartlara göre medya bazen birinci kuvvet olmuş denilebilir. Medya bağımsız, bağlantısız, tarafsız, objektif olursa toplum sorunlarının ilacıdır. Medya sömürme, kayırma, bağımlı, patron iddialı olursa o topluma nifak tohumları ekilmiştir diyebiliriz. Medya güçlüden yana, zalimden yana, sermayeden yana değil, mazlumun güç kaynağı olmalıdır. Parayla, ihaleyle, kredilerle, mevki makamlarla patron emriyle manşet atan, köşe kapan çok medya organları, köşe yazarlarını biliyor ve görüyoruz. Kimi yayın kuruluşları dini kullanıyor. Kimi iktidarların emrinde kimi dili kullanıyor, kimi kemalizmi kimide soygun düzenlerin meddahlarıdır. Görünürde medya toplumun gören gözü işiten kulağıdır deniyor. Bir iki örnekle ne demek istediğim anlaşılsın. 
Yakın tarihte serserinin biri şortlu bir kadına tekme atmıştı bir kesim medya olayı her gün manşete taşıyordu. Tekme atan şu an ceza almış cezaevinde yatıyor. Adalet terazisi de hemen tecelli etmiş ve ceza veriliştir.  Diğer benzer bir olay yine serserinin biri şortlu bir kadına hakaret etmiş yalancı insan severlerden çit yok nerede ise oh diyecekler şortlu kadına hakaret eden serseri önce tutuklanmış şimdi serbest bırakılmış işte meydanın objektifliği burada belli oluyor. Ben her iki olayı kınıyorum ikisi de ceza alsın diyorum kıyafete göre, inanca göre adalet olmaz, manşetler atılmaz. Şimdi gerçek davadan koptuğuna inandığım bir gazeteci, bir yazar A.Rahman dilipak bir generale toprağı bol olsun dediği için linçe tabi tutuldu, emekle elde ettiği evi hacizle elinden alındı. Yine yalancı, taraflı, sözde insan hakları savunucusu yayın kuruluşları yazarçizerlerden çit yok. Şu an kendilerinden bir kaç gazeteci cezaevinde, bırakılmaları için her gün manşetler, sıralı nöbetler ülkede adalet yok diye bağırmalar taraflı anlayış değilse nedir? Kimin haklı haksız olduğu beni ilgilendirmiyor ben medyanın yanlı tutumunu izaha çalışıyorum. Gerçek basın kelerinden biri haksızlığa uğrayan inancına bakılmaksızın hakkının verilmesi, basınla desteklenmesidir. 
Bu günlerde bir bankanın insanları dolandırdığı yazılıyor çiziliyor. Bankaya devletçe el konmuş, konsun, basının hiç mi payı yok? Ekranlarda her gün şişirilen bu sömürü aracının yalakaları suçluların suç ortakları değilmidir? Bir toplumda basınla yolsuzluklar hırsızlıklar, suçlular korunuyorsa vay o toplumun haline, yüceler cüce, cüceler yüce gösteriliyorsa yine o toplum hastalıklıdır. Kimin karakteri ne ise, arşivlerden silinse bile hafızalarda her şey kayıtlıdır. Kimse kimseyi kandırmasın. Basın sadece iktidarların davulcusu değildir. Toplumun eğitimin sorunları var, ekonomik sorunlar var, insan hakları ihlali var, adaletsizlik sorunları var adaletle ilgili bir gencin feryadı. Genç üniversite mezunu yedi ay önce baylocktan ceza evine girmiş, iki ay cezaevinde kaldıktan sonra adil adalet pardon demiş suçun yok denmiş, genç şu an kısa dönem askerlik yapıyor. Üstelik hayali suçlarla 8 Ay polis eğitimini de görmüş, son gün elenmiş, bu genç şimdi soruyor ben üniversite mezunu olarak niçin elendim. Mahkeme devam ediyor haksızlıkta olsa pes dedim yedi ay önce taksitle aldığım cep telefonum halen bana iade edilmemiş yoksa telefonumda suçlu bunun gibi binlerce örnek var. Bunlar toplum sorunları değil mi? Suç oranlarında patlama olmuş, cezaevleri dolu yeni cezaevleri inşa ediliyor birileri de yaptıkları ile havaya giriyor. 
Yanlı basın da pompalıyor. İslami kesimin yazılı tüm ceride, dergileri abone usulü ile evlere, işyerlerine bırakılır. Karşıt görüşlülerin gazete dergileri ise bayilerden alınır. Bu ayrı bir derttir. Bir zamanlar bu ülkede zaman gazetesinin tirajı milyonları bulmuştu. Şimdi masum görünenler bu yayının taraftar ve alkışlayanlarıdır… Şu an tüm zaman yan kuruluş muhipleri terörist. Siyaset ayağı dokunulmaz onlar her zaman aklananlardır. Baskılar olduğu için kimse cesaret edip yazamıyor. İktidar referandumda halka meydanlarda AB Haçlı ittifakı diyordu bugün Türkiye AB Zirvesinde diyaloga devam kararı aldındı. Doğru olanı basın halkla paylaşacak. Hocalar suskun, basının ekseriyeti siyaset peteklerine konmuş bal emiyor. Vurgunlar şahane, haberler bahane, kul hakki kutsaldır… Kul hakkına riayet etmeyenler haindir. Hakkin hatırı her şeyin üstündedir… Taraflı yayın yapanlar, yalan haberler uyduranlar, lidere, siyasi görüşe, güce, göre manşet atanların akıbeti Aydın Doğan gibi olacaktır… Mazlumun ahi indirir şahı basın yolu ile gerçekleri topluma aktaranlara selam olsun… Şu an yanlı basın birinci kuvvettir… Vesselam.