MAHREMİYET EĞİTİMİ MAHREM DEĞİLDİR!
Son günlerde yaşanan olaylardan dolayı mahremiyet eğitimi hak ettiği itibarı görmüş mahrem ya da ayıp olmaktan çıkmıştır çok şükür. Gönül isterdi ki bu konuyu çok evvelinden rahatça konuşabilip, endişelerimizi dile getirebilseydik. Ebeveynler rahat rahat “hocam bazı endişelerim var ama çocuğumu nasıl uyaracağımı bilemiyorum” diyebilselerdi. Fakat bu konunun ne kadar önemli olduğunu kavrayabilmemiz için bazı şeylerin yaşanması gerekiyormuş. Allah bir daha yaşatmasın. Aslına bakarsanız mahremiyet eğitiminin tuvalet eğitiminden hiçbir farkı yoktur.Utandığı için çocuğuna tuvalet eğitimi vermeyen bir anne ya da baba ben daha hiç görmedim, çünkü biliyoruz ki çocuğun gelişimi için gerekli olduğu kadar çok temel bir beceri kazandırıyoruz. Mahremiyet eğitimi de aynı tuvalet eğitimi gibidir. Çocuğun gelişimi açısından önemli olduğu kadar çocuğun kendi güvenliğini sağlayabilmesi açısından da çok büyük ehemmiyet arz eder.
Mahremiyet eğitimi çocuklara tahayyül edemeyecekleri ya da kavrayamayacakları açıklamalar yapmak manasına gelmez. Mahremiyet eğitimi daha çok çocuğun kendi bedenini tanımasına yardımcı olmak ona mahrem bölgelerini isimleriyle beraber anlatıp, kendini nasıl koruması gerektiğini öğretmek demektir. Aslında mahremiyet eğitimde çocuklara kendi minik vücutlarının kırmızıçizgilerini anlatıp, başkalarına karşı bu çizgilerini nasıl korumaları gerektiğini öğretiyoruz. Mahremiyet eğitimi utanılacak bir konu olmamakla beraber bu eğitimi ebeveyninden almak her çocuğun hakkıdır. Eğer anne babalar çocuklarına sahip oldukları cinsi özellikleri anlatıp, gereken açıklamaları “gereksiz detaylardan” kaçınarak yapıp ve bu manada kendini nasıl koruyacağını öğretmezler ise bu çocuklar er yada geç kendi yöntemleriyle hiçte güvenli olmayan kaynaklardan bu bilgilere ulaşacaklardır. Güvenli olmayan bu kaynaklar, çocuklara derin detaylar vermekle kalmayıp, kendi bedenlerini nasıl koruyacaklarından da asla bahsetmeyeceklerdir. Bu yüzden çocuklarımızın farklı kaynaklara yönelmelerine fırsat vermeden gereken bilgileri ebeveynleri tarafından onlara verilmelidir. Mahremiyet eğitiminin yaşı, zamanı yoktur. Çocuğunuzu kucağınıza aldığınız ilk günden başlar ve hep devam eder. Çocuğa bir günde konuşmayı öğretemeyeceğimiz gibi bir günde de mahremiyet eğitimi veremeyiz. Çocuk net bir şekilde konuşmadan önce birçok aşamadan geçer. İlk olarak sadece duyar, daha sonra taklit eder ve daha sonra tam anlamıyla konuşmaya başlar. Mahremiyet eğitimi de böyledir, onun altını temizlerken kimleri buna şahit tuttuğunuzdan başlar, “hadi amcaya bir öpücük ver “ denildiğinde vereceğiniz tepkiye kadar devam eder.
Mahremiyet eğitiminin çizgileri çokta net değildir aslında. Kültür, gelenek ya da inanç noktasında değişiklikler gösterebilir. Fakat en temel çerçevesiyle anlatacak olursak şu noktalar çok önemlidir.
Doğduğu ilk günden itibaren çocuğun altını mümkünse ebeveynleri dışında kimseye temizlettirmeyin ve kimsenin yanında temizlemeyin.
Çocuğunuzu herkesin yanında emzirmeyin. Kendi mahremiyetini gözetmeyen bir annenin, çocuğunu bu konuda ikna etmesi oldukça zor olacaktır.
Çocuğunuzu yıkarken özellikle 3 yaşından itibaren külotunu çıkarmayın, mümkünse son aşamada çıkarıp, kuruladıktan sonra derhal temiz çamaşırını giydirin.
Tuvalet eğitimi verirken çocuğun mahrem bölgelerini nazara vermeyin siz bile bakmadan temizliğini yapın. Bu hassasiyetinizi çocuğunuz çok net fark edecektir.
Banyodayken, tuvaletteyken yada odada üstüne değiştirirken kapısını kapatması gerektiğini mutlaka öğretin.
Yukarıda bahsettiğim kurallar mahremiyet eğitiminin temel mantığını kavrayabilmemiz açısından oldukça önemlidir. Bu kuralları çocuğu karşımıza alıp anlatarak öğretmemiz mümkün değildir. Ona bu kuralları yaşayarak gösterip, yaşatarak öğretebiliriz.Bunların yanı sıra mahremiyet eğitiminde en çok gözden kaçan konu ebeveynle çocuk arasındaki güven duygusudur. Eğer çocuğunuz sizin onun anlattıklarına inanmadığınızı düşünüyorsa veya yaşadıklarını size anlatmaya çekiniyorsa, çok iyi bir mahremiyet eğitimi vermiş dahi olsanız, çocuğunuzu yasabileceği kötü tecrübelerden koruyabilmek mümkün olmayabilir. Cinsel istismar bir çocuğun başına gelebilecek en kötü şeylerden biridir. Bu konudan anneler, babalar, öğretmenler, servis çalışanları, yemekhane sorumluları, kreş ablaları yani işi çocuk olan herkes mesuldür. Çocuk bilemeyebilir, fark edemeyebilir fakat bizler uyanık olmalıyız. “ Çocuktur ağlar, şımarıklık yapıyor, dikkat çekmek için yapıyor ya da bilerek yapıyor” demeyip, çocukların yardım çağrılarını anlamaya çalışmalıyız. Vicdan sahibi herkesi tüm çocukları her türlü istismardan korumaya davet ediyorum.Sevgilerimle…