Lüks İftar Protestolarında Kemalist Selefiler
Uzun süredir laiklerin epeyce sinirini bozan tehlikeli “zengin ve güçlü Müslümanlığın” karşısında ve zararsız “yoksul ve kanaatkâr Müslümanlığın” yanında durmanın bir politik manası var mutlaka.
Ramazan ayının girmesiyle beraber "Yeni Ramazanlar" köşesinde Ramazan Rasim adıyla yazmaya başlayan Taraf yazarı, Taksim'deki lüks iftar protestosunu konu edinmiş. Bazı İslamcıların göremediği çelişkiyi gören Rasim, eyleme destek veren kimi isimlerin muradının ne olduğuna dikkat çekiyor:
‘Gerçek İslam’ın Kemalist selefileri
Ramazan Rasim / Taraf
Önceki akşam Taksim’deki iftar protestosuna Tuna Kiremitçi, Aylin Aslım, Sırrı Süreyya Önder de katılmış. İftar sofrasına oturana tabii “Yahu sen bir hafta önce Hayrettin Karaman’ı eleştireceğim diye “Bunları Gülhane’de kafese kapatıp, üzerlerine de ‘fındık fıstık atmayın’ yazmak lazım’ diye yazmış Kelebek yazarı” değil misin diye sorulmaz.
Ama bir otelde iftar yapan Müslümanları, İslamiyet içinden, takva dairesinden eleştiren diğer Müslümanların eyleminde haydi diyelim Sırrı Süreyya İslamiyet’in materyalizm mezhebinden, peki refikim Yıldıray Oğur’un tabiriyle “Cihangir İlahiyat Fakültesi İslamafobi Ana Bilim Dalı profesörlerinin” ne işi vardı acaba?
Şimdi Abdurrahman Dilipak, Atatürkçü Düşünce Derneği ile 10 Kasım’da Anıtkabir’in önüne gidip, “Atatürk’ü siz değil ancak biz anabiliriz” diye bağırsa, Murat Belge BBP’lilerle gidip MHP Genel Merkezi’nin önünde “Siz ırkçısınız” diye bağırsa olur mu?
“AKP-Cemaat eyvah” diye şarkıları olduğunu zannettiğim kırmızı saçlı rockçı kız ve “Git orucumu bozdurmadan” diye kitapları olan Kelebek yazarı, bu eylemlerdeki Müslümanları dövme potansiyelinin kokusunu almış gibiler.
Uzun süredir laiklerin epeyce sinirini bozan tehlikeli “zengin ve güçlü Müslümanlığın” karşısında ve zararsız “yoksul ve kanaatkâr Müslümanlığın” yanında durmanın bir politik manası var mutlaka.
Ama zaten Türk laikleri hiçbir zaman İslam’ı Müslümanlara bırakmamışlardır ki. Ömürlerini kitaba uygun olarak geçirmeye çalışan müminlerin karşılarına geçip “Ama bu yaptığın Kuran’da yok” diye tekfir eden ‘Gerçek İslam’ın Kemalist selefileridir onlar. Mümkün olsa sorgu meleklerinin işine talipdirler. Müslüman olmayı değil, Müslümanlardan hesap sormayı sevmektedirler çünkü.
İslam’a değil, İslamiyet’in nasıl çarptırıldığına iman etmişlerdir. Ne haram ne helal onla değil, ne hurafe ne değil onla ilgilidirler. Kuran’ın ne yazdığı değil, Kuran’da ne yazmadığı umurlarındadır. Namazda gözleri yoktur ama namaz kılan bir Müslüman’a “kazaya bırakırsın” diye çıkışmakta gözleri vardır. Kuran’ı bir sopa gibi Müslümanların kafasına vurmaktan, gerçek İslam’ın kendi temiz kalplerinde yaşadığını düşünmekten büyük zevk alırlar. Tabii bu büyük paye için hiçbir şey yapmak zorunda olmamaktan da.
Ateist, deist olmazlar. Çünkü ‘Gerçek Müslümanlık’ ateizmimin, deizmin veremediği imani bir haz verir onlara. Kafalarına uygun bir Tanrı bulmuşlardır hazır, ona inanmanın ne zararı vardır ki? Ateist, deist olmak için de entelektüel emek gerekir ayrıca. “Gerçek Müslüman” olmak içinse kibirli ve elitist olmak yeterlidir.
Susurluk için ışık açıp kapatma eylemlerinin nasıl 28 Şubatçı eylemlerine döndüğünü an be an hatırlarım. Korkarım ki bu iftar protestolarında yakında “Türkiye laiktir laik kalacak” diye bağırılmaya başlanacak.
Protestoların cipli başörtülü kadınların arabasına çizik atmak, Antalya’daki tesettür otellerin önünde çadır kurmak, zengin İslami Holdinglere yumurta atıp, pahallı başörtüler takan kadınların saçlarını çekiştirmeye kadar ucu varabilir.
Allah şaşırtmasın...
Haksöz haber