Üçlü Zirvede Konuşuldu: 3 Milyon Suriyeli Geri Dönecek

Ankara dün Aramco saldırısı, Fırat’ın doğusunda güvenli bölge, İran’ın BAE petrol tankerine el koyduğu bir süreçte İdlib gündemiyle toplanan önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’nin beşincisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla yapıldı.

Üçlü Zirvede Konuşuldu: 3 Milyon Suriyeli Geri Dönecek

En uzun zirve
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani, Ankara’da İdlib ve Suriye’nin geleceğini konuştu. Aramco krizi ve ABD’nin İran’a savaş tehdidi nedeniyle tüm dünyanın gözlerinin çevrildiği zirve, sabah saat 11.30’da başlayan ikili ve üçlü görüşmelerle akşam 21.00’e kadar sürdü. Liderler “Suriye’de siyasi çözüm için tam mutabakat halindeyiz” dedi.

Ankara dün Aramco saldırısı, Fırat’ın doğusunda güvenli bölge, İran’ın BAE petrol tankerine el koyduğu bir süreçte İdlib gündemiyle toplanan önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı. Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’nin beşincisi Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin katılımıyla yapıldı.

Tarihi zirveye ev sahipliği yapan Çankaya Köşkü’nde sabah saatlerinde başlayan diplomasi maratonu gün boyu sürdü. İlk görüşme Erdoğan ile Ruhani arasında gerçekleşti. Üçlü zirve öncesi Ruhani ile Putin de biraraya geldi. İkili görüşmelerin tamamlanmasının ardından üç lider, beşincisi düzenlenen Suriye konulu Türkiye-Rusya-İran Üçlü Zirvesi’ne geçti. Zirvenin başında üç lider açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

TAM MUTABAKAT İÇİNDEYİZ


“Zirve süreci bugüne kadar önemli başarılara imza attı. 3 ülke olarak işbirliğimizi güçlendirdik. Suriye’nin siyasi birliği ile toprak bütünlüğünün muhafazası, sahada sükunetin korunması, ihtilafa kalıcı bir siyasi çözüm bulunması noktasında tam bir mutabakat içindeyiz. Ankara Zirvesi’nin Astana sürecine yeni bir soluk kazandıracağına inanıyorum.

YENİ BİR MERHALE
Astana Platformu, Suriye’deki yangının söndürülmesi için etkili çözümler üretebilen ve somut adımlar atabilen yegane girişimdir. Suriye’de barışın sağlanması için daha fazla sorumluluk üstlenmemiz, elimizi taşın altına daha çok koymamız gereken bir dönemdeyiz. Fırat’ın doğusundaki terör bataklığını kurutarak bu yöndeki çabalarımızı birlikte yeni bir merhaleye taşıyacağız.

HEDEF ÖZGÜR VE BAĞIMSIZ BİR SURİYE
Hasan Ruhani ise “Suriye krizi sadece siyasi yolla çözülmeli. Ülkemiz, en sıkıntılı en meşakkatli dönemlerinde Suriye halkının yanında olmuştur. İdlib mutabakatını destekledik, beklendiği gibi gitmedi. Hedef özgür ve bağımsız bir Suriye. Astana süreci yapıcı işbirliğine odaklandı. ABD askeri Suriye’nin egemenliğini tehlikeye atıyor. ABD’nin Suriye’de asker bulundurması meşru değildir, ABD güçleri bir an önce bölgeyi terk etmelidir. Suriye yapıcı işbirliğini takdir etmeli” dedi. Son olarak söz alan Rusya lideri Putin ise “Ortak çabalarımızla Suriye’de istikrar sağlanmış ve şiddet düşürülmüştür. Eminim ki bugünkü görüşmeler yapıcı olacak ve Suriye’de barışa katkı sağlayacaktır” ifadelerini kullandı.

En büyük tehdit PKK
Zirve sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında kameraların karşısına geçen üç lider, önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’de artık DEAŞ tehdidinin ortadan kalktığını vurgulayarak “Suriye’nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG-PYD’dir. Bu ülkedeki PKK-PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir” dedi.
3 MİLYON GERİ DÖNEBİLİR
İdlib’de tırmanın gerginlik görüşmelerin odak noktalarından biri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Türkiye olarak sınırlarımızın hemen bitişiğinde 4 milyon insanı etkileyecek yeni bir trajedi yaşanmasına seyirci kalamayız. Artık Suriyelilerin ülkelerine güvenli ve gönüllü bir şekilde geri dönüşlerine yoğunlaşmamız gerekiyor. Fırat’ın doğusundaki barış koridoru mülteciler için de korunaklı liman olacaktır. Ülkemize sığınan en az 2 milyon Suriyeli kardeşimizin bu bölgeye yerleştirilebileceğini düşünüyoruz. Hatta bu hattı Deyrizor, Rakka taraflarına kadar indirebilirsek geri dönecek sığınmacı sayısı 3 milyonu aşabilir
NİHAİ HEDEF GÜVENLİ BÖLGE
Halihazırda Suriye topraklarının dörtte birinden fazlası bölücü terör örgütünün işgali altında bulunuyor. Bu ülkedeki PKK-PYD varlığı devam ettikçe ne Suriye ne de bölgemiz huzura kavuşabilir. Çobanbey’de bir hastaneye düzenlenen kalleş saldırı bunun en son örneğidir. Geldiğimiz nokta itibariyle Suriye’de DEAŞ tehdidi artık ortadan kalkmıştır. Suriye’nin istikbali için en büyük tehdit kaynağı PKK ve onun uzantısı olan YPG-PYD’dir. Nihai hedefimiz Suriye’nin kuzeyinde bir barış koridoru tesis ederek ülkenin bölünmesini engellemektir. Bunun için şayet Amerika ile iki hafta içinde arzu ettiğimiz sonuca ulaşamazsak kendi harekat planımızı uygulamaya başlayacağımızı her iki dostumuza da anlattım
KOMİTEDE PÜRÜZLER GİDERİLDİ
Suriye’de Anayasa Komitesinin üyeleri ve usül kurallarının belirlenmesinde yapıcı ve esnek bir tutum sergiledik. Siyasi sürecin ilerletilmesi için gayret gösterdik. Ortak çabalarımızla komitenin oluşumuna ilişkin pürüzler giderilmiştir. Bugünkü istişarelerimizde usül kuralları konusunu da sonuçlandırarak Anayasa Komitesinin çalışmalarına biran önce başlamasını sağlamayı kararlaştırdık. Zirve kapsamında Fırat’ın doğusundaki durumu da istişare ettik. Yemen’e ilk bombaları kimler attı? Bu sorunun cevabı bulunursa gelinen noktanın bir tahrik olduğu kanaatine de varırız diye düşünüyorum.”
Ruhani: Fırat’ın Doğusu’nda teröristler var
Toplantı sonrası konuşan İran lideri Ruhani, Fırat’ın doğusuna yerleşen PKK/PYD hakkında ilk “terörist” ifadesini kullandı. Üç lider de terörizmle mücadeleye devam edilmesi gerektiğini savunduğunu vurgulayan Ruhani şunları söyledi: Hepimiz, Suriye’ye yabancı ülkelerin müdahale etmesine karşıyız. ABD bu süre zarfında ya teröristleri desteklemiştir ya da yersiz müdahalelerde bulunmuştur. Suriye’yi bölmeye çalışmışlardır. Suriye’nin bir bölümünü bir saldırgana bağışlamıştır. Hepimiz biliyoruz ki bu teröristler hangi ülkelerin paralarıyla, silahlarıyla destekleniyor. İdlib’te teröristlerle mücadele etmeliyiz ve Suriye’ye yardımcı olmalıyız. Aynı şekilde de Fırat’ın Doğusu’nda da ABD destekli terörist gruplar etkindir. (Suudi Arabistan’ın petrol tesislerine saldırı) Bu saldırılar Yemen’e yasa dışı saldırıların bir sonucudur. Yemen’i her gün neden bombaladıklarını sormak lazım. Yemen halkı, kendisine saldıranlara karşı meşru savunma hakkını kullanıyor.

Anayasa Komitesi tamam
Çankaya Köşkü’nde yapılan Suriye başlıklı üçlü liderler zirvesinde Suriye’de siyasi çözüm umutlarını yeşerterek önemli kararlar çıktı. Liderler Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasında ortak dil kullandı. Zirvede ağırlıklı olarak mültecilerin topraklarına dönmelerini sağlayacak şartların oluşturulması konusu görüşüldü. Zirvede en önemli netlik Anayasa Komitesi’nin oluşumundaki pürüzlerin giderilmesi oldu. Liderler, Suriye’de anayasayı yazacak komiteye katılacak isimlerin listesinin oluşturulduğunu açıkladı. Suriye’de seçimler için 2021’e kadar uygun atmosferin oluşması beklentisi ifade edildi. Zirvenin ardından 14 maddelik ortak mutabakat metni yayınlandı.

Ortak bildiride özetle şunlara yer verildi:

* Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliği, bağımsızlığı, birliği ve toprak bütünlüğü vurgulandı.
* ABD Yönetiminin işgal altındaki Suriye Golanı’na dair uluslararası hukukun ağır ihlalini teşkil eden ve bölgesel barış ile güvenliği tehdit eden kararı kınandı.
* İsrail’in Suriye’ye yönelik askeri saldırılarının istikrarı bozduğu ve bu ülkenin egemenliği ile toprak bütünlüğünü ihlal ettiği, ayrıca bölgedeki gerilimi tırmandırdığı değerlendirildi.
* Suriye’nin kuzeydoğusundaki durumun toprak bütünlüğüne saygı temelinde sağlanabileceğini vurgulanarak bu doğrultuda çabaların koordine edilmesinde anlaşıldı.
* Bu bağlamda, gayrimeşru özyönetim teşebbüsleri de dahil, terörle mücadele kisvesi altında sahada yeni gerçeklikler yaratılmasına dair her türlü girişimi reddedildi.
* İdlip’te sahada sükunetin sağlanması gerekliliğine dair kararlılık vurgulandı. İhlalleri azaltmak için somut adımlar atmakta mutabık kalındı. Terör örgütlerinin tamamen ortadan kaldırılması amacıyla işbirliğini sürdürme kararlılığı teyit edildi.
* Suriye’de çözümün sadece Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 2254 sayılı kararıyla uyumlu siyasi süreç yoluyla sona erdirilebileceğine dair inanç teyit edildi.
* Soçi’de düzenlenen Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’nin kararları uyarınca, Anayasa Komitesi’nin çalışmalarına Cenevre’de başlamasını kolaylaştırmaya hazır oldukları teyit edildi.
* Ülke genelinde tüm Suriyelilere insani yardımı ön koşul olmaksızın artırma ihtiyacı vurgulandı. Birleşmiş Milletler ile insani ajanslarına Suriye’ye yaptıkları insani yardımı artırma çağrısı yapıldı.
* Mültecilerin ve ülke içinde yerlerinden edilmiş kişilerin Suriye’de ikamet ettikleri yerlere güvenli ve gönüllü olarak geri dönüşlerini kolaylaştırma ihtiyacının ve bu kişilerin geri dönme ile desteklenme haklarının korunmasının altı çizildi.
* Irak ve Lübnan’ın yeni gözlemciler olarak Astana formatına katılımı memnuniyetle karşılandı.
* Suriye meselesine ilaveten, son dönemde yaşanan bölgesel ve uluslararası gelişmeler ile farklı alanlarda yürütülen işbirliği ele alındı ve aralarındaki ortak ekonomik ile ticari işbirliğini güçlendirme kararı alındı.
* İran lideri Ruhani’nin daveti üzerine, müteakip Üçlü Zirve’nin İran’da yapılması kararlaştırıldı.

 



SU-35 masada

Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin SU-35 uçağını inceledi.

Zirve trafiğinde dikkatlerin odaklandığı bir diğer görüşme ise Erdoğan ile Putin arasında gerçekleşti. Yaklaşık 1,5 saat süren Erdoğan-Putin görüşmesinin en önemli başlığı İdlib’deki gelişmeler oldu. Son olarak Moskova buluşmasında iki lider, bu bölgenin güvenli kalması konusunda fikir birliğine varmıştı. Erdoğan, Rus muhatabı Putin’e İdlib’de sivilleri hedef alan rejimin saldırılarının yeni göç dalgasını tetiklediği ve Türkiye’nin bu göç dalgasını kaldıramayacağını bir kez daha vurguladı. Erdoğan, ayrıca, Fırat’ın doğusunda ABD ile yürütülen güvenli bölge çalışmaları ve Türkiye’nin hakkında da Putin’i bilgilendirdi.
Erdoğan ile Putin’in ajandasında ekonomi de vardı. Liderler ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkaracak planlamaları da gözden geçirdi. Öte yandan Rusya ile hızlanan savunma iş birliği konusu da önemli gündem maddelerinden oldu. Liderler, yeni S-400 siparişi ve uzun menzilli hava ve bölge savunma sistemlerinde ortak üretim konularını ayrıntılı olarak değerlendirdi. Türkiye’nin S-400 satın alması sonrası F-35 programı üyeliğinin ABD tarafından tek taraflı olarak askıya alınması ardından Rus SU-35 uçakları gündeme gelmişti. Teknofest’te de tanıtılacak olan uçağı Türkiye’ye satmaya hazır olduklarını Putin bir kez daha vurguladı. Erdoğan-Putin temasında Doğu Akdeniz’deki enerji denklemi de diğer bir konu başlığı oldu. Geçtiğimiz dönemde taraflardan bu yönde sıcak sinyaller gelmişti.
Aramco sonrası kritik temas
Erdoğan, dün ilk olarak Ruhani ile buluştu. Baş başa ve heyetler arası görüşmeler yaklaşık 2 saat sürdü. İki lider Suriye’de başlatılan normalleşme sürecinde gelinen nokta konusunda fikirlerini ortaya koydu. Terörle mücadelenin de ele alındığı görüşmede iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler gözden geçirildi. ABD’nin nükleer anlaşmadan çekilmesi ve İran’a yönelik ambargoları ardından Türkiye, İran’a desteğini sürdürmüştü. Liderler, son duruma ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Körfez’de artan gerilim de liderlerin gündemindeydi. Suudi Arabistan’ın petrol devi Aramco’nun tesislerinin İran destekli Husiler tarafından Yemen’den vurulması son dakika gelişme olarak masaya yatırıldı. Bu olay, önümüzdeki süreçte önemli gelişmelere kapı aralayabilecek nitelikte görülüyor. İki lider, saldırı ve olası gelişmelere ilişkin fikir alışverişinde bulundu. Erdoğan ve Ruhani’nin masasındaki önemli konulardan biri de Türkiye ve ABD’nin Fırat’ın doğusuna güvenli bölge tesisine ilişkin çalışmaları oldu. Türkiye’nin Suriye kuzeyinde güvenli bölgeyi tek başına da olsa kurma kararlılığını vurgulayan Erdoğan’ın muhatabı Ruhani’yi Fırat’ın doğusuna güvenli bölge çalışmaları hakkında bilgilendirdiği ve bu adımında dostlarından destek beklentisini ifade ettiği belirtildi
Suudi Arabistan da S-400 alsın!
Rusya lideri Putin ise, büyük bir çalışma yaptıklarını kaydederek Anayasa komitesinin oluşumu için Erdoğan ve Ruhani büyük bir katkı sağladığını belirtti. Aramco saldırısıyla ilgili soruyu yanıtlayan Rusya lideri Putin, Riyad’a S-400 alması tavsiyesinde bulundu. Putin, “İran S-300 aldı, Türkiye S-400 aldı, Suudi Arabistan da benzer bir adımla kendi güvenliğini sağlayabilir. Bu sistem Suudi Arabistan’ın altyapısını güvenli bir şekilde koruyacaktır” dedi. Putin konuşmasında Kuran’ı Kerim’e atıfta bulunarak Müslümanlara birlik, bütünlük çağrısı yaptı.
Kaynak: Yenişafak