Kurtulmuş, Erdoğan'ın teklifini neden kabul etti!

NUMAN KURTULMUŞUN ÖĞRENCİSİ YAZDI: Kurtulmuş, Erdoğan'ın teklifini neden kabul etti!

Kurtulmuş, Erdoğan'ın teklifini neden kabul etti!
Numan Kurtulmuş’u yaklaşık 12 yıldır yakinen tanıyorum. Kendisi İstanbul Ticaret Üniversitesi’nde derslerime girdi. Kendisinden özellikle aldığım İnsan Hakları ve Liberalizm dersleri gerçekten bende çok ufuk açmıştır.
Üniversiteye ilk geldiği zamanda kendisinden düşünceleri için uzak duranlar şuan kendisini en çok dinleyen kesimler oldu. Öyle ki, ön yargısız davranışları, geniş ufku, entelektüel birikimi, dünyayı tanıması ve kurduğu iletişim sizi kendisine hayran bıraktırır

Okul öncesinden beri tanıdığım ve takip ettiğim Numan Hoca’nın şuana kadar bir akçeli işe bulaştığını ne gördüm, ne duydum ne de okudum. Hoca bu anlamda temizdir, dürüsttür ve de güvenilirdir.

Siyasete girdiği andan itibaren ilkeler ve medeniyet perspektifi üzerinden hareket etmiştir. Konjektörel olarak davranmak yerine daha çok ilkelerini öne sürmüş onlar üzerinden hareket etmeyi seçmiştir.

Saadet dönemindeki ayrışma ve Has Parti’nin kuruluş süreçlerini yakinen biliyorum. Kendisi hakkında yapılan yorumlarda, çatal bıçak atılma olaylarında hep şunu söyledi: “Hayat siyasetten ibaret değil, birbirimizin yüzüne bakacağız onun için sözlerimizi özenle seçmeliyiz” Bu noktada incitici olmadı kendisini incitenlerle arasına mesafe koydu ama asla ve asla bel altı vurmadı. Kendisine ne kadar bel atı vurulduysa da kendisine yakışan efendiliği ve bilgeliği ile oturdu ve gerekli cevapları bu nezaket içerisinde verdi

Saadet dönemindeki kopuşta, “bu partinin bir kalemini bile giderken götürmeyeceksiniz” sözüne bütün yol arkadaşları uydu.
Has Parti’nin kuruluş süreçlerinde farklı kesimlerin yer aldığı bir parti programı ve farklı bir siyaset anlayışı ortaya çıktı. Kısa bir süre içerisinde parti kurulup ilklerler belirlenirken çoğulculuğa önem verildi.

HAS Parti’de Numan Kurtulmuş’un liderliği, güvenilir, dürüst ve daha da önemlisi Tayyip Bey sonrası için isim olarak kamuoyunun önüne çıkmaya başladı. Halk Tayyip Bey sonrası için sana oy veririz diyordu. Bütün meydanlarda, sohbetlerde, kulislerde hep şu ifade edildi: “İyi adamdır, temiz adamdır ama Tayyip Bey’den sonra oyumu veririm” cümlesiydi.
Parti liderliği sırasında İstanbul Ticaret Üniversitesi’ndeki derslerini hiç bırakmadı, kendi deyişiyle “Üniversite nefes aldığı, rahatlığı mekanlardan biriydi”

Numan Hoca, Tayyip Erdoğan için öteden beri şunu söyler: “Sizinle saatlerce bir mesele hakkında konuşur, sonunda evet’i veya hayır’ı bağlayıcıdır. Evet dediği bir şeyi ne pahasına olursa olsun yapar hayır demişse asla onu yapmaz. Mesele konuşurken bir şeyi yapıyorum veya yapmıyorum demesidir.”

Tayyip Bey ve Numan Hoca’nın yolları Fatih İmam Hatip Lisesi’nde her ne kadar kesişse de her ikisi her ne kadar münazara takımlarında başarılı olsalar da Numan Kurtulmuş’un akademisyen kimliği daha ağır basıyor.

Başbakan Erdoğan’ın daha Pınar Hisar Cezaevi’nde yatarken kuracağı siyasi oluşum için ilk teklif götürdüğü isimlerin başında Numan Kurtulmuş bulunuyordu. Kurtulmuş, Erbakan Hoca’ya olan vefası nedeni ve bazı şerhleri nedeniyle daveti kabul etmedi ve Erbakan Hoca ile birlikte yoluna devam etti.

Erdoğan, 2007 yılında da Numan Hoca’yı tekrar davet etti ve “Ben seninle çalışmak istiyorum” dedi. Kurtulmuş bu davete de teşekkür ederek yoluna devam etti. Halk gibi Tayyip Bey’in de kafasında hep Numan Kurtulmuş’la beraber yeni Türkiye’yi inşa etme fikri canlıydı.

Numan Kurtulmuş’un AK Parti’den aldığı son teklif AK Parti’den Ekrem Erdem Bey’in ifade ettiği gibi kendi müracaatları üzerine yapılmış bir davet değildi. Yaklaşık beş aydır yürüyen bir sürecin sonucuydu. Bu süreci başlatan ne Numan Hoca’dır ne de Başbakan Erdoğan’dır.

Süreci AK Parti’de siyaset yapan ve geçmiş dönemde de akademisyen kimliği ile öne çıkan Numan Bey ile de yol arkadaşlığı yapan bir ismin ve yanındaki diğer milletvekillerinin bu işi kendisine görev bilip harekete geçmesinden kaynaklandı. Bu talep sahiplerinin AK Parti’de Başbakan Erdoğan ile fikirlerini paylaşması ve Erdoğan’ın olur vermesi sonrasında da Numan Kurtulmuş ile bu temaslarını paylaşmaları üzerine gelişen bir süreçtir. Yani talep sahipleri Başbakan Erdoğan’a görüşelim dediler, oda görüşün dedi. Olay budur ve bu temas yaklaşık beş aydır devam ediyordu

Bu işin nihai kararı daha da olgunlaşması ise Başbakan Erdoğan’ın hastalığı sonrası Numan Kurtulmuş ve Eşi Sevgi Kurtulmuş’un Erdoğan ailesini evinde ziyaretiyle olmuştur. Başbakan Erdoğan, Numan Hoca’yı partiye davet ederken, “Senin yardımına ihtiyacım var, Yeni ve Güçlü Türkiye’yi beraber inşa edelim, bana yardım et” sözlerini söylemiştir.Nitekim Numan Hoca, yol arkadaşlarına, "Orada güzel şeyler olacak. Artık Tayyip Bey'in bize ihtiyacı var. Yanındaki adamlardan daha çok bize güveniyor. Numan Bey oraya tek başına gitmiyor, hep beraber gidiyoruz. Programımızı da taşıyacağız. Numan Bey'le oranın eksiklerini, hatalarını gidereceğiz. İşte iktidar fırsatı, bunu istemiyor muyduk? Elimize geldi, bu fırsatı niye kaçıralım?" demiştir.

Başbakan Erdoğan’ın partinin yetkili kurullarında söylediği ve AK Parti’nin yetkili bir ismi tarafından basına sızdırılan davet olayında Kurtulmuş’un ısrarla kendisine yapılmış resmi bir davetin olmadığının altını sürekli çizmesi doğrudur. Numan Kurtulmuş’a resmi olarak teklif Başbakan Erdoğan ile resmi konutta yaptıkları görüşme sonrasında gerçekleşmiştir.
Numan Kurtulmuş’un AK Partiye geçişini AK Parti’nin yapısıyla ilgili dizayn hareketi olarak görenler var ve bu insanlar kamuoyu üzerinden şimdiden bir pozisyon belirleme derdine girdiler. Diğer bir kesimde Numan Bey’in Tayyip Bey sonrası AK Parti’de lider olarak yerini alacağını düşünüyor. Çok az bir kesimde Tayyip Erdoğan’ın Numan Kurtulmuş’u AK Parti’nin iç dizaynında araç olarak kullanacağını tahmin ediyor. Şahsen ben bunların hiç birine katılmıyorum. Numan Bey AK Parti’nin yorgun teşkilatlarına ve söylemlerine yeni bir canlılık getirecek ve Tayyip Erdoğan’la birlikte Büyük Türkiye’nin inşa sürecini daha da hızlandıracak

Numan Kurtulmuş ne oldu da AK Parti’ye katılıyor sorusunun kestirme cevabı bence ne Türkiye 2002’nin veya 2007’nin Türkiye’si nede AK Parti 2002 veya 2007’nin AK Partisi. Şöyle geçmiş dönemlere baktığımızda :

Özellikle IMF meselesinde Numan Kurtulmuş’un söylemi ile AK Parti’nin icraatları birbirine yakın duruyor.

Kesintisiz eğitim meselesinde HAS Parti’nin teklifi ortada AK Parti’nin yaptığı ortada. Kurtulmuş, 8 yıllık “Kesintisiz eğitim yanlış bir uygulamaydı. Burada bunun 4-4-4 şekline getirilmiş olması, ilkesel olarak doğru ama bunun alt yapısının hazırlanması lazım.”diyordu

Kürt Meselesinde HAS Parti’nin “Toplumsal barış için gönüllü birliktelik” projesi AK Parti’nin açıkladığı Milli Birlik ve Kardeşlik Projesinden daha ileride çözümler sunuyor. Bu bakımdan Kürt sorununun çözümünde iki partide aynı düşünüyor ama uygulamada farklılıklar göze çarpıyor

Özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasında bir geçişin sağlanmasını AK Parti’de kabul etmiş ve çıkardığı kanunlarla bunu uygulamıştır.

Dış Politikada, temel hak ve özgürlüklerde ve bunun gibi bir çok başlıkta iki parti programı ve söylem yakınlığı sıralanabilir.
İki parti politikalarındaki en belirgin farklılık gelir dağılımındaki adaletsizlik, Malatya’daki NATO Üssü, Kentsel dönüşümlerdeki politika farklılığı göze çarpıyor.

Sonuç olarak bugün HAS Parti yetkili kurullarını toplayacak, Kurucular Kurulu’na Kongre çağrısı yapılacak ve Bayram’a kadar bu bütünleşme süreci bitirilecek. HAS Parti içerisinde bu noktada çok fazla itiraz olacağı beklenmiyor….

NEVZAT ÇİÇEK/TİMETÜRK.COM