Kur'an'a Göre Milliyetçilik

Kur'an'a Göre Milliyetçilik

Kur'an'ın Hucurat Suresine baktığımız zaman 10. ayette müminlerin kardeşliğine vurgu yapıldığını görüyoruz. Bu ayette yer alan  "müminler sadece kardeştir" ifadesi, müminlerin kardeşliği dışındaki her türlü ihtimali kaldırmaktadır. Yani müminler birbirilerine düşman ve hasım olamazlar, birbirlerine küs duramazlar, kavga edemezler v.s. Ayrıca bu kardeşliğin tek çimentosunun da iman olduğu anlaşılmaktadır. Yani iman çözülmeden kardeşlik çözülmez.  Eğer müminler arasında bir kavga sürdürülüyorsa imanda bir çözülme var demektir.

Diğer taraftan aynı surenin 13. ayetine baktığımız zaman milliyet fikrinin ve ırkçılığa varan milliyetçiliğin mucizevî bir üslupla yasaklandığını görüyoruz. Allah şöyle buyuruyor: "Ey insanlık Ailesi, Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan biziz; derken sizi kavimler ve kabileler haline getirdik ki, tanışabilesiniz. Elbet Allah katında en üstününüz, O'na karşı sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır; şüphe yok ki, Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır."

Hucurat Suresinin 10. ayetinde imanda kardeşlik vurgusu yapılmış burada ise, bütün insanların doğuştan eşit oldukları, kimsenin imtiyazlı ya da herhangi bir haktan ve meziyetten mahrum olarak yaratılmadığı ifade edilmiştir. Kur'an bu ayetle, toplumsal hayatta insan için çok önemli olan noktalara dikkat çekiyor:

a) Her şeyden önce insanlar arasında var olan farklılıklar bir tahakküm etme, üstünlük sağlama ya da egemenlik kurma vasıtası değil, bir tanışma ve dayanışma vasıtası olmalıdır.

b) Hiçbir insan doğuştan imtiyazlı ya da doğuştan eksik değildir.

c) Bir insanın A ırkından ya da B ırkından olması kendi elinde değildir. Dolayısıyla insanın kendi seçmediği şeylerle övünmesi mantıklı olmadığı gibi, bu sebeple kınanması ya da hor görülmesi de insanca değildir.

d) Bir insanın kadın ya da erkek olması önemli bir imtiyaz olmadığı gibi, A milletinden ya da B milletinden olması da önemli değildir.

e) İnsanın asıl üstünlüğü, asıl büyüklüğü ve asıl şerefi, yaratıcısına karşı duyduğu sorumlulukla doğru orantılıdır. Kim ne kadar kendisini Allah'a karşı sorumlu hissediyor ve gereğini yapıyorsa üstünlük ve şereften en büyük payı o alıyor.

f)  Bir insan kendi ırkını ve ırkdaşlarını sevebilir; ancak bu sevgi başka ırklardan olanlara karşı bir nefrete dönüşmemelidir.

Acaba günümüzün müminleri sahip oldukları güç kaynağının farkındalar mı? Denilebilir ki, müminler bu gücün farkına vardıkları zaman İsrail gibi devletlerin Müslümanların burnu dibinde bu kadar edep dışı davranışlarda bulunmaları mümkün olmayacaktır.