KÜRTLERDE DİNİ HAYAT

KÜRTLERDE DİNİ HAYAT


a-Dinî Hayatın Merkezleri
Kürtlerin dinî hayatları genellikle mescitler ve medreseler etrafında yoğunlaşırdı. Ancak bazı yerlerde Kürtler, mescitlerin ve medreselerin yanına tasavvufî birer merkez olan tekkeler ve zaviyeler de inşa etmişlerdir. Kürtler arasında önemli görülen bazı şeyh, hoca ve dervişler bu medrese, tekke ve zaviyelerde talebelere ders vermişler, halkı hatta Kürt emirlerini de buralarda irşat etmişlerdir. Vefat ettiklerinde bu şeyhlerin/âlimlerin naaşları buralara gömülmüş, özel olarak korunmuş, üzerinde ziyaretler yapılarak türbe haline getirilmiştir. Kürt şeyhlerinin metfun bulunduğu o yerlere asırlar boyunca saygı duyulmuş ve hala saygı duyulmaya devam edilmektedir. Kürt halkı, bu kabirler için “Ziyaret” adını kullanmaktadır. Kimi zaman bunlara bazı olağanüstülükler de atfedilir. Özellikle kerametleri olduğuna inanılan zatların mezarlarına ayrı bir önem atfedilir ve ziyaretlerle alakalı olarak çeşitli menkıbeler dilden dile dolaşır. Sultan Şeyhmûs, Ahmed-i Cezerî, Ahmed-i Hanî, Kubbe-i Hasiyye, Faqiyé Teyrâ ve diğer büyük şeyhlerin kabirleri bu kabildendir.

b-Kur’ân’a Duyulan Saygı
Evlerde Mushaf-ı Şerif (Kur’ân-ı Kerim) bulundurmak, Kürtler arasında çok yaygın bir gelenektir. Evlerinde Mushaf bulunduran kimseler, saygı nedeniyle Mushafı duvara ya da yüksek bir yere asarlar. Kur’ân-ı Kerîm için Kürtler daha çok “Mushaf-a Şerîf” deyimini kullanırlar. Şu anda etkisini kaybetmiş olsa da, Kur’ân okumak, Kürtlerde bir ibadet olarak algılanırdı. Aile reisi kız veya erkek bütün çocuklarını hocaya göndererek onlara Kur’ân okuturdu. Kur’ân okumasını bilen anne veya baba, gerektiğinde kendi çocuklarına ders verirlerdi. Kur’ân dersi alan çocuklara “Suxte” denilirdi. Ayrıca zor zamanlarda, işin kolaylaşması için abdest alıp namaz kıldıktan sonra samimi bir şekilde ve kalpten inanarak Kur’ân okumak, Ramazanlarda hatim indirmek, yine Arefe günlerinde ve Cuma gecelerinde ölmüşlerin ruhlarına Yasin okuyup bağışlamak yaygın bir gelenekti.
Kürtler arasında yemin etme ve söz vermede Kur’ân-ı Kerîm bağlayıcı bir unsurdu. Yemin etmesi gereken davalı kişi, daha etkileyici ve korkutucu olsun diye, seydanın nezaretinde ya camiye veya bir ziyarete götürülür ve orada Kur’ân üzerine yemin ettirilirdi. Kur’ân’ın yüceliğinin tartışılmaması sebebiyle Kur’ân üzerine yapılan yeminin bozulmaması uğruna her şey göze alınırdı. Başka bir ifadeyle, hiç kimse kolay kolay Kur’ân üzerine yalan yere yemin etmeyi göze alamazdı.

    c-Örtünme
Kürtlerde kadınlar, genelde örtünmeye dikkat ederlerdi. Özellikle tesettüre riayet etmek dindarlık ve güzel ahlaka işaret kabul edilirdi. Yolda bir grup erkekle karşılaşan genç kadınlar hemen dururlar ve erkek grup geçinceye kadar yüzlerini duvara çevirirlerdi. Genel olarak Kürtlerde kadın, dinine bağlı olmakla birlikte Arap ve Türk toplumlarında yaşayan hemcinslerine göre daha özgür idiler. Gerektiği zaman kabilenin lideri olur, erkeklerle anlaşmalar yapar ve köydeki işleri yapmakta birinci derecede rol oynardı. Özellikle orta yaşlara erişen kadınlar, toplumun sosyal işlerinde aktif rol alırlardı.
Kürt kadınları, eşlerine bağlılık konusunda büyük bir hassasiyete sahiptirler. Bu açıdan bakıldığı zaman Kürt kadınlarının işleri çok da kolay değildir. Çünkü Kürt kadınları eşiyle birlikte çalışır ve onunla birlikte dağa-bağda dolaşır, fakat ev işlerini ve çocuklarının bakımını da ihmal etmez.