"Kürt" Demek Yasaktı; Şimdi "İki Dil" Tartışılıyor
Bir Dönem “Kürt” Demek Yasaktı; Şimdi “İki Dil” Tartışılıyor
Kürt” demenin yasak olduğu günlerden “iki dilliliği” tartıştığımız bugünlere binlerce ölü vererek geldik… Bundan sonrasını ölümsüz yürüyelim bari.
Bugünkü köşesinde iki dil tartışmalarına değinen Taraf yazarı Ahmet Altan, Kürt ifadesinin kullanılmasının dahi yasak olduğu bir dönemden bugünlere gelindiğini söyleyerek, dün Kürt denilmesini yasaklayanların bugün Kürtçeyi engellemeye çalıştıklarını belirtiyor. Türk anadilini konuşuyorsa, her yerde anadilinde yazılmış yazıları okuyorsa, Kürtler neden bu hakka sahip olmasın? diye soran Altan, meseleyi kökten tartışmak gerektiğine dikkat çekiyor:
İki dil
Ahmet Altan / Taraf
Tam tarihini hatırlamıyorum ama 1990ların başıydı.
Neşe Düzelle birlikte yaptığımız televizyon programına Türkiye Birleşik Komünist Partisi Genel Sekreteri Nabi Yağcıyı davet etmiştik.
Yağcı, programdan önce, ben en aşağı bir kez Kürt demek zorundayım, demişti.
Hiç Kürt sözcüğünü kullanmadan sorunları anlatması mümkün değildi çünkü.
Ama o zamanlar televizyonlarda Kürt sözcüğü söylenmiyordu, Kürt demek yasaktı, Kürt yokmuş gibi davranılıyordu.
Yağcı Kürt dedi, program da yayınlandı.
Biz, Kürt denemeyen günlerden bugünlere geldik.
Şimdi Kürtler kendi dillerinin görünür olmasını istiyorlar haklı olarak.
Yirmi milyon yakın insanın anadili olan bir dilin yazılı hale gelmemesi mümkün mü?
Hayatın gerçeklerine uygun mu bu?
Siz bugün Kürt sözcüğünü bir kere bile söylemenin neden çok önemli olduğunu büyük bir ihtimalle kavrayamıyorsunuz.
Ama bu ülke Kürtlere Kürt denemeyen günlerden geçti.
O zamanlar, Kürt denmesini yasaklamaya çalışanlar bugün Kürtçe yazılıp çizilmesine engel olmaya uğraşıyorlar.
Kürt sözcüğünü yasaklamak ne kadar anlamsızsa, Kürtçenin görünür olmasını engellemeye çalışmak da aynı derecede anlamsız.
Emin olun, on yıl sonra kimse iki dil meselesinin niye böyle tartışıldığını anlayamayacak.
Ne olur köy isimleri, sokak isimleri, mağaza isimleri Kürtçe olursa, mönülerde Kürtçe yazılırsa, meyvelerin, sebzelerin adları Kürtçe okunursa?
Hiçbir şey olmaz.
Milyonlarca insan zaten konuşuyor o dili.
Yazılı hale gelmesinden korkmanın âlemi mi var?
Aslında meseleyi kökünden tartışmak lazım bence.
Türkle Kürtün farkı ne?
Neden Türklerin sahip olduğu haklara Kürtlerin de sahip olmasına karşı çıkılsın?
Türk anadilini konuşuyorsa, her yerde anadilinde yazılmış yazıları okuyorsa, Kürtler neden bu hakka sahip olmasın?
Buna hiçbir Türk mantıklı bir cevap veremez.
Mantık olmadığı zaman da işin içine zorbalık girer.
Biz daha kalabalığız, sahip olduğumuz hakları onların da paylaşmasına, aynı haklara sahip olmasına izin vermeyiz dersiniz.
Ben de size buna gücünüz yetmez derim.
Yeryüzünde, kendi kimliğinin, dilinin bilincinde olan yirmi milyon insanı sindirecek bir kudret yok.
Yirmi beş yıldır Kürtlerin haklarını vermemek için bir savaş sürdürülüyor.
Kırk bin insan öldü.
Ne oldu, savaş Kürtlere kimliklerini, dillerini unutturdu mu?
Unutturmadı, unutturmaz.
Bu ülkede ne Türkler Kürtlere, ne de Kürtler Türklere zorla bir şeyi kabul ettirebilir.
Silah, herkesin başını bugünkünden daha büyük belaya sokar.
Savaşta diretilirse Türkler de Kürtler de bugüne dek görmedikleri bir bedeli öderler.
Bunu istiyor musunuz gerçekten?
Aklı başında olan kimsenin böyle bir şeyi isteyeceğini sanmam.
Barış, kaçınılmaz bir mecburiyet, bin sene savaşsanız sonunda gene barışmak zorunda kalacaksınız, aynı yere daha geç, daha kanlı varmak mı amacınız?
Türkler, Kürtlerle eşit olmayı kabul etmek zorunda.
Daha kalabalık olanın daha fazla hakka sahip olmasını istemek akla da, vicdana da, adalete de aykırı.
Kürtler, kendi dillerini konuşacaklar, yazacaklar, çocuklarına öğretecekler.
Türklerin sahip olduğu her hakka sahip olacaklar.
Nasıl bir gelecek, nasıl bir ülke istediklerini söyleyecekler, bu ülkenin geleceğini belirlemekte Türkler kadar etkili olacaklar.
Bu ülkeyi Türklerle Kürtler birlikte kurdu, geleceğini de birlikte oluşturacaklar.
Birarada yaşamak istiyorsak eşit olacağız, ayrılmak istenirse birlikte karar vereceğiz.
Zorbalık çağı bitti.
Kürt demenin yasak olduğu günlerden iki dilliliği tartıştığımız bugünlere binlerce ölü vererek geldik, o ölümler olmadan da bunları tartışabilirdik.
Bundan sonrasını ölümsüz yürüyelim bari.
Öldürmek, hayatın gelişmesini, ilerlemesini engellemiyor.
Yalnızca çok kanlı ve ıstıraplı yapıyor hayatı.