Kronik Migren tedavisinde yeni yöntem: Botulinum Toksin A
Özellikle kadınlar sıklıkla görülen bir hastalık olan Kronik Migrenin sadece rahatsızlığı yaşayanı değil aile içerisinde de özellikle çocukları olumsuz etkilediğini belirten uzmanlar, Kronik Migren tedavisinde kullanılmaya başlanan Botulinum Toksin A yönteminin hastalar için oldukça önemli bir imkan olduğunu belirtiyorlar.
Annelerde görülen kronik migren ağrılarının çocukların okul başarısını düşürdüğünü belirten uzmanlar, kronik migrenli bir anneyle büyüyen çocukların yetişkinliklerinde de psikolojik sorunlar ile kişilik ve durum bozukluklarının görüldüğünü belirtti.
Kronik migrenli anneler de ağrı ve buna eşlik eden psikiyatrik tabloların yaşanması nedeni ile bu tür insanların tahammülsüz, sinirli, saldırgan, iletişimi zor ve kopuk bir hale gelebildiklerini belirten uzmanlar, bu durumunda anne ve çocuk arasında iletişimi azaltarak zorlaştırdığına vurgu yapıyor.
Annenin sosyal hayattan izole olmasının çocuğun okul ve sosyal durumunu takip etmesini imkânsız hale getirdiğini belirten Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji ABD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Necdet Karlı, bu kopukluğun çocuğun okul başarısını olumsuz etkilediğini, sosyal ilişkilerini zorlu ve olasılıkla da daha başarısız bir sürece soktuğunu belirterek, özellikle kronik migreni olan annelerin çocuklarıyla olan ilişkilerinin bozulmaması için koruyucu tedavi yöntemleri denemelerini tavsiye etti.
“Annedeki migren çocukların psikososyal gelişimlerini olumsuz etkiliyor”
Dünya sağlık örgütünün verilerine göre migrenin dünyada insanları etkileyen ciddi rahatsızlıklar içerisinde ilk 20’de yer aldığını belirten Prof. Karlı, yalnız kadınların dikkate alındığında ise bu hastalığın ciddi rahatsızlıklar sıralamasında ilk 10’a girdiğini ve yaklaşık 23 milyon olan 18-65 yaş arası kadın nüfusunda tahmin edilen migrenli kadın sayısı 4 milyonu bulduğunu söyledi.
“Hastaların çoğunun hemen her gün yaşadığı ciddi baş ağrılarından bahsediyoruz”
Kronik migrenin kişinin yaşam kalitesini, aile, iş ve sosyal yaşamını ciddi derecede etkileyen bir hastalık olduğunu söyleyen Prof. Karlı , “Düşünün; hastaların çoğunun hemen her gün yaşadığı ciddi baş ağrılarından bahsediyoruz. Bu hastalarda depresyon, kaygı bozukluğu, uyku problemleri ve diğer ağrılı durumlar kronik migreni olmayanlara oranla çok daha fazla. Hem kronik migren hem de bu tip tabloların varlığı kişiyi, özellikle de kadın hastalarımızı ciddi olarak etkiliyor. Tüm bunların doğal sonucu olarak anne çocuk ilişkisi de olumsuz bir sürece giriyor. Anne yaşadığı baş ağrılarının yarattığı özürlülük nedeni ile çocukları ve onların durumları ile ilgilenemiyor, evde tek başına kalıp dinlenmek istiyor. Bu durum çocukta ister istemez ilgi ve sevgi yoksunluğuna yol açıp, çocukta istenmediği veya sevilmediği hissine neden olarak çocukları mutsuz ediyor. Yine kronik migren ve diğer nedenlerden dolayı anne baba arasında gelişebilecek olumsuz durumlarda çocukların psikososyal gelişimlerine negatif etkileyebiliyor.” uyarısında bulunuyor.
“Migrenli anneler kendilerini yetersiz ve değersiz hissediyor”
Annelerin çocuklarına karşı olan sorumluluklarını yerine getiremeyip, çocuklarına ilgi ve sevgi gösteremeyince kendini suçlu, yetersiz ve değersiz hissettiğini söyleyen Prof. Karlı; “Birçok hastamız bize özellikle migrenin çocuklarına karşı bu şekilde yansımasının onları en çok üzen durum olduğunu söylüyor. Bu durum depresyonu tetikleyebildiği gibi var olan depresyonu da kötüleştirebiliyor. Süreç çocuğa yansıyor ve giderek kötüleşen bir tablo ile karşılaşabiliyoruz.” diyor.
“Annenin geçirdiği migren atakları çocuğun okul başarısını düşürüyor”
Kronik migren hastalarının şiddetli migren atakları sırasında acil servislere gitmek zorunda kalabildiğini belirten Prof. Karlı, bu durumun özellikle çocuklar üzerinde annesinin ve kendinin geleceği ile ilgili kaygılar oluşmasına neden olabileceği uyarısında bulundu.
Ayda birkaç kez hastaneye gidilmesi durumunda çocuğun her seferinde ciddi bir stres ile başa çıkmak zorunda kaldığını belirten Prof. Karlı, “Çocukta sağlık ve gelecek ile ilişkili kaygılar beliriyor ve çocuğun okul, aile ve sosyal yaşamı üzerinde olumsuz etkiler gösteriyor.” dedi.
“Tedavide yeni seçenek Botulinum Toksin A”
Kronik migrenin en az 3 ay boyunca, ayda en az 15 gün baş ağrısı yaşama durumu olduğunu belirten Prof. Karlı, tedavide en büyük yardımcılarının ilaçlar olduğunu, ilaçların ise tedavide başarısız kaldığı durumlarda ise Botulinum Toksin uygulamalarına başvurduklarını söyledi.
Prof. Karlı, “Ayrıca sinir blokları, nöromodulasyon teknikleri de günümüzde kullanılan diğer uygulamalardır. Eşlik eden psikiyatrik tablolarda mutlaka tedavi edilmelidir. Bazı hastalar ayda 10-15 günden fazla ağrı kesici kullanabilmekte olup bu durum aşırı ilaç kullanım baş ağrısına neden olabilir. Böyle bir durumda ağrı kesicilerinde mutlaka kesilmesi gereklidir.” tavsiyesinde bulundu.
Botulinum toksin A tedavi yönteminin kronik migrende tedavisinde yeni bir olanak sağladığını belirten Prof. Karlı, ilaçla başarının sağlanamadığı durumlarda artık ellerinde yeni bir imkânın daha olduğunu söyledi.
Prof. Karlı, “Uluslararası uygulama yöntemlerine göre uygulaması kolay, etkin ve yan etkisi az bir tedavi yöntemi. Hastalar ilaç kullanımına göre Botulinum Toksin A uygulamasına daha kolay uyum sağlıyor. Hastaya göre etkinlik değişmekle birlikte aydaki baş ağrılı gün sayısını 15-20 günden 8 gün civarına indirebilmekte ki bu da hemen her gün ağrı çeken bir hasta için oldukça önemli bir iyileşme anlamına geliyor.” ifadelerini kullandı.
(İLKHA)