KÜRE-İ ARZIN YANGINI

KÜRE-İ ARZIN YANGINI


Şekvâ değil, şükrettirecek rahmetin izini, yüzünü, özünü görmeye çalışmalıyız. (Tarihçe-i Hayat)
Ben tahmin ediyorum ki, bütün küre-i arzın bu yangınında ve fırtınalarında selâmet-i kalbini ve istirahat-ı ruhunu muhafaza eden ve kurtaran yalnız hakikî ehl-i iman ve ehl-i tevekkül ve rızadır. Bunların içinde de en ziyade kendini kurtaranlar, Risale-i Nur’un dairesine sadakatle girenlerdir.
Çünkü bunlar, Risale-i Nur’dan aldıkları iman-ı tahkikî derslerinin nuruyla ve gözüyle, herşeyde rahmet-i İlâhiyenin izini, özünü, yüzünü görüp her şeyde kemâl-i hikmetini, cemâl-i adaletini müşahede ettiklerinden, kemâl-i teslimiyet ve rızayla, rububiyet-i İlâhiyenin icraatından olan musibetlere karşı teslimiyetle, gülerek karşılıyorlar, rıza gösteriyorlar. Ve merhamet-i İlâhiyeden daha ileri şefkatlerini ileri sürmüyorlar ki, elem ve azap çeksinler. (Kastamonu Lâhikası-84)
Hem dünya sahipsiz değil; sen kendi kafana dünya yükünü yüklettirerek, dünyanın sıkıntılarını düşünüp merak etme. Çünkü onun sahibi Hakîm'dir, Alîm'dir. Sen de misafirsin; fuzulî olarak karışma, karıştırma.
Hem insanlar, hayvanlar gibi mevcudat da başıboş değiller; bilakis birer vazifeli memurdurlar. Bir Hakîm-iRahîm'in nazarındadırlar. Onların acılarını ve ızdıraplarını düşünüp, ruhuna elem çektirme. Şefkatini de onların Hâlik-ı Rahîm'inin rahmetinden daha ileri sürme.
Sana düşmanlık vaziyeti alan, mikroptan, tâ veba, tufan, açlık ve zelzeleye kadar bütün eşyanın dizginleri, o Rahîm-i Hakîm'in elindedirler. O Hakîm'dir, abes iş yapmaz; Rahîm'dir, rahimiyeti ve şefkati çoktur. Yaptığı her işinde bir nevi lütuf vardır." (Sözler 32. Söz, 3. Mevkıf)