Kocasını seven kadın, prostat tedavisine götürsün

Kocasını seven kadın, prostat tedavisine götürsün

Kent Hastanesi Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Öge, yaptığı açıklamada, prostatın bir hastalığın adı değil, boşaltım sisteminin sonunda mesane ve dış idrar kanalı arasında bulunan kestaneye benzeyen ve tüm erkeklerde bulunan bir organ olduğunu anlattı.

Prostatın yaş ilerledikçe büyüdüğünü, bu organla ilgili hastalıkların ise 40-50 yaş civarında ortaya çıkmaya başladığını kaydeden Doç. Dr. Ö ge, yeni tanı almış kanser hastalarının yüzde 12sini prostat kanserinin oluşturduğunu, 50 yaşını geçmiş erkeklerin yüzde 50sinin iyi huylu ürolojik hastalıklara yakalandığını, bu hastalığın başında da iyi huylu prostat büyümesi geldiğ ini anlattı.

Doç. Dr. Öge prostat için erkeklerin kabusu denildiğini ancak bu sözün 10 yıl öncesine kadar geçerli olduğunu, gelişen teknolojiyle birlikte prostat hastalıklarının tanı ve tedavisinde ilerleme sağlandığını anlattı.
Hastanede kalış sürelerinin artık bir günü bile geçmediğini, kansız prostat ameliyatlarının yapıldığını belirten Doç. Dr. Öge, Ancak biliyoruz ki, birçok erkek bu güvenli ve konforlu tedavinin yerine, kaçarak korkulu rüya görmeye devam etmektedir. İşte burada görev eşlere düşmektedir. Çünkü muayeneden ve doktora gitmekten kaçan erkeği biz ürologlara yönlendirecek en büyük güç eşidirdedi.

Erkeklerin üroloji muayenesinden çekindiğini ve şikayeti olmasına rağmen doktora gitmediğini anlatan Doç. Dr. Öge, prostat hastalıklarının en korkulanı olan prostat kanserinin başlangıç aşamalarında herhangi bir şikayet olmadan ortaya çıktığını, şikayetin görülmeye başlamasıyla hastalığın yayılmış veya tedavi edilebilir olmaktan çıkmış olabileceğine dikkat çekerek şöyle devam etti:

Prostat kanseri tanısı muayene ve PSA dediğimiz bir kan testi ile çok kolaylıkla konulur ancak hasta muayeneye geldiği zaman. Ve bu tanıyı erken dönemde koyduğumuz zaman hastayı yüzde 100e yakın bu kanserden kurtarabiliyoruz ki prostat kanseri erkekleri öldüren kanserler arasında 2. sırasında yer almaktadır. Erkeklerin yaptığı en büyük hata arkadaşlarının kan testleri ile kendilerininkini karşılaştırıp muayeneye gitmeden sonuca varmaya çalışmalarıdır. Falancanın PSA değeri şu kadar yüksekmiş, onda bir şey yoksa bende de yoktur yorumunu yapmalarıdır.