Küçük’e 16 yıl sonra Susurluk cezası

İstanbul 13. Ağır Ceza, Mehmet Ağar’a 5 yıl hapis kararını Ergenekon davasına delil yaptı. Susurluk Çetesi’nin ortaya çıkartan kazadan 16 yıl sonra o dönem ifade vermeyen Veli Küçük’e ceza verilmesi gündeme gelecek.

Küçük’e 16 yıl sonra Susurluk cezası
3 Kasım 1996’da meydana gelen trafik kazasınmdan sonra ortaya çıkan Susurluk örgütü davasında eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar’a verilen 5 yıllık hapis cezasının 133 sayfalık gerekçeli kararı, Ergenekon davasına delil oldu. Bu durumda “Ergenekon terör örgütünün Susurluk’un devamı olduğu”nun belirtildiği Birinci Ergenekon iddianemesi sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük’ün “Susurluk Cezası” da alabileceği bildirildi. Ergenekon’a bakan 13. Ağır Ceza Mahkemesi, sanıklardan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, Özel Harekat Dairesi eski Başkanvekili İbrahim Şahin ve Sami Hoştan’ın Susurluk çetesiyle bağlantısının net ortaya konulması için Mehmet Ağar hakkındaki Susurluk kararını mercek altına aldı. Mahkeme, yargılama boyunca sanıklar hakkındaki lehte ve aleyhte tüm delileri topladıktan sonra kararında bu deliller ışığında sanıkların örgüt yapılanması içinde işledikleri suçlara göre ceza uygulanmasını talep edebilecek.
Yaşanan süreçte lider belirlenemedi
Mahkemenin, Susurluk sürecinde şüpheli olarak adı geçen Ergenekon davası sanıklarının suç örgütüyle bağlantılarının ortaya konulması halinde bu kişilere Susurluk çetesi iddiaları kapsamında da ceza verilmesi gündeme gelebileceği öğrenildi. Susurluk sürecinde, dönemin Özel Harekat Dairesi Başkan Vekili İbrahim Şahin ve özel harekat polislerinin de aralarında bulunduğu 14 kişiye, 4 ile 6 yıl arasında hapis cezaları verilmişti. Ancak, çok sayıda faili meçhul cinayet, mafya ve çetelikle suçlanan sanıkların “örgüt liderinin kim olduğu” aydınlatılamamıştı. O dönemde, derin çeteleşmenin liderleri arasında Veli Küçük olduğu iddia edilmişti. Küçük’ün, “Susurluk çetesi yöneticisi” olduğu iddiasıyla ceza almasının gündeme gelebileceği iddia edildi. İçişleri eski Bakanı Ağar’ın yargılandığı Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ve Susurluk Davası’nda, Veli Küçük, Sami Hoştan ve İbrahim Şahin’in adı geçmişti. Hoştan ve Şahin yargılanmıştı. Küçük, ifadeye çağırılmış ancak Genelkurmay o dönem işlem izni vermemişti.
Susurluk’ta çıkan silahlar Ağar’ın bilgisi dahilinde
Mehmet Ağar’ın Susurluk davası kapsamında aldığı 5 yıllık hapis cezasının gerekçeli kararında, şunlar belirtilmişti: “Araçta bulunan silahlardan ve mermilerin bir bölümünün Emniyet Genel Müdürlüğü Özel Harekat Daire Başkanlığı kaynaklı oldukları ve 1993-1994 yılları itibariyle Emniyet Genel Müdürlüğü kayıtlarında bulunmaları gerektiği tespit edilmiştir. Bu silah ve mermilerin belirtilen tarihte Emniyet Genel Müdürü olan Mehmet Ağar ve Özel Harekat Daire Başkanı İbrahim Şahin’in bilgileri dahilinde adı geçenlere intikal ettirildiği anlaşılmıştır.”
Dink Davası’nda verilen bombalama cezası gibi
Susurluk davasında ifadesi alınamayan ancak Ergenekon davasında ‘Susurluk Cezası’ alması gündeme gelen Veli Küçük’ün bu durumu, kısa süre önce Hrant Dink’e yapılan suikast davasında da yaşandı. Dink’e suikaste davasında azmettirici olarak iddiasıyla yargılanan Erhan Tuncel, dava kapsamında ortaya çıkan yeni deliller nedeniyle davayla ilgili olmayan Trabzon’daki McDonalds’ın bombalanması olayına karıştığı gerekçesiyle 10 yıl 6 ay hapis cezası aldı.
VELİ KÜÇÜK OLAYLARIN TAM MERKEZİNDE DURUYOR
Ergenekon davasınının birinci iddianamesinde, Ergenekon’un Susurluk’un devamı olduğu iddia edilerek şu ifadelere yer veriliyor: “Susurluk’ta meydana gelen bir trafik kazasıyla ülkemizdeki Ergenekon adlı kanlı örgütün kapıları kısmen de olsa aralanmıştır. Fakat örgütün o dönemdeki etkinliği ve gücü nedeniyle yeterince derinleştirilememiş, sadece buz dağının görünen yüzü aydınlatılmış ve örgüt amaçlan doğrultusunda karanlık eylemlerine devam etmiştir. Veli Küçük’ün adı birçok yerde geçmesine rağmen hakkında herhangi bir işlem yapılamamıştır. Küçük görevde olduğu dönemlerde birçok çıkar amaçlı suç örgütü ile ilişkiler kurmuş ve bu ilişkilerini emekli olduktan sonra da devam ettirmiştir. Küçük’ün Susurluk olayının tam merkezinde olduğu fakat örgütün o dönemdeki gücü ve etkinliği nedeniyle hakkında herhangi bir işlem yapılamadığı kanaatine varılmıştır. Bu ilişkiler kendisine sorulduğunda ise yeterli ve açıklayıcı beyanlarda bulunamamıştır.”
Kaynak: Helin ŞAHİN / STAR