KİM BU AKADEMİSYENLER?
Aslında tanıyoruz bu akademisyenleri Kim olduklarını, neyin peşinde olduklarını, nasıl bir medeniyetin ve hangi dinin düşmanı olduklarını, nasıl ilimden, hilimden ve aydınlıktan yoksun olduklarını çok iyi biliyoruz. Her türlü teröre, ateizme ve serseriliğe taraftar olduklarını, fitneden fitneye koştuklarını iyi biliyoruz. Nerde bir yalancı, nerde bir fitneci, nerde bir kargaşacı ve terörist varsa bu akademisyenler onların hamileri Yıllarca bu ülkede başörtüsü zulmü yaşandı, öğrenciler ve akademisyenler mağdur edildiler, bunlardan gık çıkmadı. Çünkü başörtüsünün dinle alakası vardır ve bunlar dini sevmezler. Farzı muhal Türkiyenin bütün camileri, bir yabancı devlet tarafından bombalansa, emin olun sesleri çıkmayacak bu adamların Onların hamilerinden olan bir milletvekili demişti ya: İran Türkiyeye saldırırsa ben İranın yanında yer alırım diye
Bu adamlar gezi parkı eylemlerinde de başı çekmişlerdi. Hükümet bu teröristlere meydan vermeyince de, Özgürlükler katlediliyor Demokrasi rafa kaldırılıyor Padişahlık, diktatörlük Falan filan diyerek sarıldılar kalemlerine beyzadeler Ve onların Siyasî hamileri Yetmiş yıla yakındır millet tarafından iktidardan uzaklaştırılan bir partinin genel başkanı, genel başkanlığını korumak için diktatörlük paranoyasına kapılmış
Zaman zaman demokrasi ve özgürlüğün, başkalarının haklarına tecavüz demek olmadığını ve terör yoluyla gelecek özgürlükte hayır olmadığını onlara söylemeye çalıştık. Gezi olaylarında fakir-fukaranın parasıyla alınan 120 Belediye otobüsünü, 275 sivil aracı ve 35 polis aracını tahrip edenlerin ve elli vatandaşımızı öldürenlerin istediklerinin ne olduğunu çok iyi biliyoruz. Onlar dindarlara asla özgürlük tanımayan bir sözde demokrasi peşindedirler
Kesinlikle biliyoruz ki, bu akademisyenlerin arkasında son zamanlarda bütün terör örgütleriyle nikâh kıyan 68lerin talihsiz sol kuşağı ve onların çocukları vardır. Bu kuşak o zamanların modası olan terör yoluyla hak aramaktan başka bir şey bilmiyor. Onlara göre, ne kadar devlete ve kamu malına zarar verirseniz sesiniz daha gür çıkacak ve kendinizi daha iyi ifade edeceksiniz. 68lerin solcu kuşağı, dinin bir gün bilime karşı iflas bayrağını çekeceğini ve din diye bir şeyin olmayacağını söylemiyorlar mıydı?
Ama yanıldılar; dinin 21. asırda her gün yükselen bir değer olduğunu gördükçe, felekleri şaştı; öfkelendiler Kızdılar, dine, mukaddesata ve her türlü manevi değerlere saldırmaktan çekinmediler. Gün geldi, devran değişti; bütün dünya dine karşı saygı duymaya başladı. Bilim, dinin hakikatlerine destek olmaya başladı. Bilim adamları, Yaratma sanatının Allaha mahsus olduğunda neredeyse ittifak etmeye başladılar. Bu vaziyeti gören solcu kuşağın çok az bir kısmı fikirlerinden vazgeçtiler. Geri kalan kısmı ise, fırsat buldukça dine ve dindarlara öfke kusmaya devam ediyorlar. Teröristlere, sırf din düşmanı olduklarını bildikleri için sahip çıkıyorlar. Devletin katliam yaptıklarını söyleyip hak arama talebinde bulunuyorlar. Yoksa hiç Türk solcular, Kürt solculara sahip çıkar mı?
Bir ara gezi olaylarına katılan bazı gençlerle hasbıhal etmiş ve onlara dilimin döndüğü kadar bazı gerçekleri söylemeye çalışmıştım. O gezi parkındaki olayları destekleyen çocuklarla konuşmam bana şunu öğretti: Anladım ki bunlar, Cumhuriyet rejiminin tepeden inmeci bir laiklik ve ırkçılık anlamına gelebilecek koyu bir milliyetçilik üzerine kurulduğunu bilemezlikten gelecek kadar kurnazdırlar. Tıpkı bugünlerde teröristlere methiyeler düzen sözde akademisyen hocalar gibi
Ve anlıyoruz ki bu akademisyenler, tıpkı Menderesin idamına methiyeler düzen babaları ve dedeleri gibi, demokratik yollarla işbaşına gelenlere karşı kin ve öfke doludurlar. Demokrasiyi yok eden terörü destekliyorlar; ama halkın yüzde 50 oyunu alan bir iktidara diktatörlük adını veriyorlar. Sorsanız, çoğu Atatürkçü olduğunu söylerlerse şaşmayın. Düşünmedikleri için, tefekkürden ve nefis muhasebesinden yoksun oldukları için, Atatürkçülüğü de nefisleri için dillerine dolamışlar. Dindarlar, eğlencelerimize engel olacaklar diye dine ve dindarlara saldırıyorlar. Allah akıl-fikir versin