Kentsel Dönüşüm Yapılmazsa Bedeli Ağır Olur

İzmir'de yaşanan deprem sonrasında meydana gelen yıkım, kentsel dönüşümün önemini bir kez daha ortaya koydu. İzmir'de can kayıpları sönüşüm yapılmayan binalarda meydana geldi. Başta Şanlıurfa olmak üzere ülke geneli acil olarak kentsel dönüşümün yapılmasının önemi bir kez daha ortaya çıktı

Kentsel Dönüşüm Yapılmazsa Bedeli Ağır Olur

İzmir'de 40 bin bina dönüştürülemedi! Bedeli ağır oldu
Son dokuz yılda İzmir’de yaklaşık 25 bin bina dönüştü. Böylece 1999 depreminde yaşanan ciddi can kayıpları yaşanmadı. Buna rağmen şehirde çürük yapı stoku alarm veriyor. Devlet dönüşüm için kira yardımı, finansman gibi ciddi destekler sağlıyor. Belediyelerin oy kaygısı ve uzlaşamayan vatandaşlar yüzünden süreç yavaşlıyor, yıkım büyük oluyor.

Yaşanan deprem felaketi, kentsel dönüşümün önemini bir defa daha ortaya koydu. Ülkemizde acilen dönüştürmemiz gereken 1,5 milyon konut bulunuyor. Bunun 300 bini İstanbul’da yer alıyor. İzmir'de ise son dokuz senede yaklaşık 25 bin binanın dönüşümü sağlandı. Böylece 1999 depreminde yaşanan ciddi can kayıpları, bu depremde yaşanmadı. Buna rağmen şehirde yapı stoku alarm veriyor. Kentsel Dönüşüm Uzmanı Nihat Şen, “İzmir'de acil olarak 40 bin binanın yenilenmesi gerekiyor. Nerede, hangi binalar dönüşmeli, bunun kayıtları var. Ancak yasanın yürürlüğe girdiği dokuz yıldan bu yana maalesef hızlı netice alınamadı. Vatandaşa ve belediyelere büyük görev düşüyor. Toplumsal uzlaşı ve millî seferberlikle bunu hızlıca yapabiliriz” dedi.

DENETİMSİZ BİNA ÇÖKTÜ

Deprem sonrası inşaatların denetimi de tekrar gündeme geldi. Yapı Denetim ve Deprem Mühendisliği Derneği Başkanı Nazmi Şahin “Şu ana kadar yapı denetimli yıkılan hiçbir binamız yok” dedi. İzmir’de aktif olarak çalışan 82 yapı denetim firması olduğunu aktaran Şahin, “1.869 denetçi mühendisimiz var. Yardımcı kontrol elemanı olarak da 3 bin 501 elemanımız var. 1999 depreminden sonra, İzmir’de bugüne kadar 79 milyon 287 bin metrekare inşaat alanı denetledik. Şu an aktif olarak 25 bin 628 inşaatı denetliyoruz. Bu da metrekare olarak 30 bin 321 metrekareye tekabül ediyor. Yapı denetim sistemi, 1999 depreminden sonra oluşturuldu. Şu ana kadar da görevlerini başarıyla yapmış gibi görünüyor. Van’da, Elâzığ’da, Malatya, İstanbul ve İzmir’de hiçbir yapı denetimli bina yıkılmadı. Aslında tedbirlerimizi daha önceden almış olsak, yapı denetimi 1939 Erzincan depreminden sonra gelmiş olsaydı, acaba depremlerde bu kadar insanımızı kaybeder miydik? Bence bu tartışılmalı” diye konuştu.

HER ŞEY KAYIT ALTINDA

Yapı denetimle birlikte inşaatta her şeyin kayıt altına alındığını söyleyen Şahin, şunları söyledi: Şu an bütün inşaatlar kayıt altında. Her şey bir ‘enter’ tuşuna bakıyor. Bütün yapı denetimli binaların envanteri var. Kimlerin, hangi müteahhidin yaptığı, dökülen beton, temelin cinsi, kullanılan izolasyon malzemeleri, hepsi... Bir bina yıkılıyor, yanındaki ayakta. Veya merkez üssüne en uzaktaki bir bina yıkılıyor. Bunun sebebi araştırılmalı. Çünkü o, çürük bir bina. O bina ya mühendis kontrolünde yapılmamış, ya da yapı denetimden geçmemiş. İşçilik ve mühendislik hatası... Maalesef 99’dan önce yapılan binalarda herkes inşaat işçisi olabiliyordu. Eline bir tel alan ‘Ben demirciyim’ diye çıkabiliyordu. Etriyeyi sorsan onu bilmez, çirozu bilmez. Düşey donatıda, gider farklı demir koyar. Büyük bir sebep işçilik hatası. İnşaatların mühendis kontrolünde yapılmaması ikinci en büyük etken. Üçüncüsü de yapı malzemesi. Bina yapacağımız zemini de çok iyi seçmemiz lazım. Eğer fay hattı üzerinde yapıyorsanız, fore kazıklı binalar olmalı. Ama biz maalesef bu bilinci oluşturamadık. 2019 yılında çıkan yeni deprem yönetmeliğimiz var. O biraz sorunları çözüyor ama eskiye yönelik bir yönetmelik değil.

KESİLMİŞ KOLONLAR FACİAYA DAVETİYE ÇIKARDI

İzmir'de yıkılan bazı binaların zemin katındaki iş yerlerinde, kolonların kesildiği görüldü. Market ve galeri gibi iş yerleri, alan kazanmak için çok tehlikeli olan bu işleme başvuruyor. Vatandaşların, apartmanlarının altındaki mağazaları kontrol etmesi, kolon ya da taşıyıcısı kesilmiş alan varsa bunları acilen şikâyet etmesi gerekiyor. Yapı denetim uzmanları, binaların da tıpkı otomobillerde olduğu gibi belli periyotlarla muayeneye tabi tutulması gerektiğini, bunun da kanuni düzenleme ile sağlanabileceğini belirtiyor.

İZMİR'DE 635 BİN KONUT DEPREM SİGORTALI

Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) Koordinatörü Erdal Turgut, İzmir'de meydana gelen depreme ilişkin “DASK olarak tüm imkanlarımızla vatandaşımızın yanındayız. Zorunlu Deprem Sigortası poliçesi sahipleri, evleri depremde hasar gördüyse ALO DASK 125 çağrı merkezi, dask.gov.tr internet sitesi ve e-devlet üzerinden hasar ihbarı yapabilirler” ifadelerini kullandı. Erdal Turgut, DASK’ın bütün yöneticileri ile birlikte deprem bölgesinde olduğunu belirterek “İlgili kamu kurumlarıyla koordinasyon hâlinde hasar eksperlerini sahaya yönlendirdik. Hasar tespit çalışmalarını başlatmaya hazırız” diye konuştu. Bu arada depremin vurduğu İzmir'de toplam 1 milyon 150 bin konutun yüzde 56'sı, yani 635 bini deprem sigortası yaptırmış durumda. Ege Bölgesi genelinde Zorunlu Deprem Sigortalı konut oranı ise yüzde 54 düzeyinde seyrediyor.
DASK tarafından verilen azami teminat tutarı, 2020 için 240 bin TL lira olarak belirlenmişti. Bu rakam her yıl inşaat maliyetlerindeki artışa göre güncelleniyor. Azami teminat tutarı tespit edilirken yıkılan meskenin yeniden inşa edilmesinin maliyeti (arsa değeri hariç) dikkate alınıyor. Eğer meskenin değeri DASK tarafından verilen azami teminat tutarını aşıyorsa vatandaş, isteğe bağlı olarak aşan bu kısım için özel sigorta şirketlerinden ek teminat alabiliyor. Temel, ana duvarlar, bağımsız bölümleri ayıran duvarlar, bahçe duvarları, istinat duvarları, tavan ve tabanlar, merdiven, asansör, çatı, baca ve yapının buna benzer tamamlayıcı bölümleri DASK kapsamında bulunuyor. Enkaz kaldırma masrafları, iş yerleri için kâr kaybı, mülk sahipleri için kira mahrumiyeti, alternatif mesken masrafları, her türlü taşınır mal, eşya, bedensel zararlar teminat kapsamı dışında kalıyor.

ÜLKE GENELİ 1.5 MİLYON KONUT

Son yıllarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, ülke genelinde muhtemel deprem risklerini değerlendirerek, kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırdı. Türkiye'de bugün dönüştürülmesi gereken konut sayısı 6,7 milyon olarak belirlendi. 2023 yılına kadar 300 bini İstanbul'da olmak üzere 1,5 milyon konutun dönüşümünün yapılması planlanıyor. Ayrıca riskli yapı tespitlerine de devam ediliyor. 1.292 kurum ve kuruluş, Bakanlık tarafından lisanslandırılmıştı. Bu çerçevede ülke genelinde 685 bin bağımsız birimin, “riskli yapı olduğu” tespiti bulunuyor.

Bir yandan kentsel dönüşüm projelerini hızlandıran bir yandan da güçlendirme çalışmaları yapan Bakanlık, kentsel dönüşümün bir stratejiye bağlı olarak yapılması için 25 şehirde daha kentsel dönüşüm strateji belgesi hazırlayacak. Daha önce 20 şehirde strateji tamamlanmıştı. Bugüne kadar İstanbul, Ankara, İzmir, Kilis, Elazığ, Malatya, Ağrı, Bursa, Diyarbakır, Erzincan, Erzurum, Gaziantep, Hatay, Kocaeli, Kütahya, Ordu, Sakarya, Manisa, Aydın ve Bilecik’te kentsel dönüşüm strateji belgeleri tamamlandı. Kentsel dönüşümde önceliği İstanbul'a veren Bakanlık; Ataşehir'de ilan edilen 65 riskli alanda 117 bin riskli yapıya dair güçlendirme ve yeniden inşa çalışmalarını sürdürüyor. Gaziosmanpaşa, Üsküdar, Ataşehir, Maltepe, Ümraniye, Bağcılar, Güngören Tozkoparan, Eyüpsultan, Başakşehir, Beyoğlu Sütlüce ve Hacıhüsrev’de dönüşüm konutlarını hızla üretmeye devam eden Bakanlık, sadece Esenler’de 60 bin dönüşüm konutu üretiyor. Temmuz ve ağustos aylarında ise Kâğıthane, Zeytinburnu ve Okmeydanı’nda deprem dönüşüm konutlarının temelleri atıldı. Bu konutların da seneye tamamlanması hedefleniyor. İzmir'deki çalışmalar da bundan sonraki süreçte öncelikli olarak değerlendirilecek.  

TÜRKİYE GAZETESİ