Kendimizle Yüzleşme Vakti
Öncelikle bir yılı aşkındır tüm Dünya’ya musallat olmuş insanlığı bezdiren bu Corona illetinden Mevlam korusun ve artık üzerimizden kaldırsın inşallah. Gerçekten herkes bıktı usandı artık sabır yavaş yavaş tükeniyor Rabbim merhamet etsin… Yeni bir yılın başlangıcındayız. Umutlarımızı, heyecanımızı, acılarımızı, beklentilerimizi, kaygılarımızı bir gözden geçirelim. Kimliğimizi kadın, erkek, zengin, fakir, yöneten yönetilen değil, sadece kul olarak geçen yılın, yılların muhasebesini yapalım... Hepimizde yürek acısı var. Hepimizde yaşama sevinci var. Hepimizde gelecek kaygısı var. Bu acıyı, sevinci, kaygıyı yorumlayarak insanlık kimliğimizle yüzleştirelim. Bu yüzleşme, ilkel gururlardan arınmış, yürek sıcaklığında bir yüzleşme olsun. Hepimiz insanız, hepimiz çocuk masumiyeti geçirmiş birer anne, baba, bacı kardeşiz. Bu dünyayı güzelleştirmekte, kirletmekte bizim elimizde. Evet, güzelleştirme, anlamlı kılma, yaşanır bir dünya yaratma tercihini kullanmada neden bencil davranıyoruz? Bunu kendimize sorarken, dürüstlük ilkesini zaafa uğratmadan benliğimizle bir muhasebe yapalım.
Paylaşımda, saygıda, birbirini anlamada, gelecek kaygısı taşımada belli mesafeler katetmiş toplumların kendilerine olan güven ve insanlık kimliğiyle nasıl bütünleştiklerini bir düşünelim. Bu kendi olma ve özgüveni yaratmada insanı kutsayan anlayışın, hızla gelişen bilim ve teknolojiyle nasıl bütünleştiklerini bir görelim. Toplumların, gelişen bu bilim ve teknoloji karşısında, insan olma genlerini ön planda tutmaları durumunda, daha yaşanabilir bir çevre ve toplumsal kurallar bütünü içinde huzur ve refahı nasıl yakaladıklarını bir anlamamız gerek. İşte yüzleşmenin ince ayarı bu noktada çok önemlidir. Acı çektireninde sonunda acı çektiğini, insan olma genlerini ön planda tutmayanlarında zaten acılarla, ihtiraslarla yok oluşa sürüklendiği tarihin her aşamasında görülmüştür. Yeni bir yılın başlangıcında yüzleşme kavramını hava, su, ekmek gibi temel ihtiyaçlarımız olarak içimizde yaşatmalıyız…
Yanlışlardan arınmak için olabildiğince hoşgörümüzle kendimizi yaşama katmalıyız. Empati kültürünün bütün doğasını içselleştirerek, birbirimizi anlamada azami özen göstermeliyiz. Sabır ve metanetle acılara acı katmadan, insanlık kimliğimizle dirayetli ve dik durmaya kendimizi alıştırmalıyız. Kötülüklerden arınma ve yüzleşme insani bir reflekstir. Bu refleks iyiye, doğruya, sevgiye, barışa, huzura giden yolun ön açıcı ışık taşlarıdır. Bu ışığı içimizden hiç eksik etmeden yola koyulmanın vaktidir. Eninde sonunda yaşamın bir başlangıcı ve sonu vardır. Bu başlangıcı içimizdeki yol haritasıyla insani değerlerle yükleyelim ve sonlandıralım. İnsani değerlerle yükleyelim ki davranışlarımız, reflekslerimiz insani değerlerle şekillensin ki; gelecekte çocuklarımız, torunlarımız yaşamla bütünleştiklerinde ezilip büzülmesinler, bizlerden dolayı mahcubiyet yaşamasınlar. Ya da atalarımız ne kadar da ilkellermiş demesinler. Ayrıca yaptığımız iyi, kötü her amelden Allah tarafından hesaba çekileceğimizi unutmayalım…
Pir Sultan Abdal’ın itikadını, Mahatma Gandi’nin sabrını ve Mevlana’nın hoşgörüsünü yaşamımızın her alanına taşıyarak, bütün hücrelerimizle ve yüreğimizle yaşatalım. Yaşatalım ki, önyargılardan arınmış insanlık kimliğimiz ön plana çıksın. İnsanlık kimliğimizle yaşamı güzelleştirelim ki, gelecek nesillerimiz kirlenmiş bir dünyayı arındırmak için acılarla cebelleşmesinler. Dürüstçe ve mertçe kendimizle, yaptıklarımızla yüzleşelim. Yüzleşelim ki; insanlık kimliğimizle yanlışlardan arınmış bir kişilik yaratalım. Özellikle yönetenler, başlarını iki ellerinin arasına alarak yaşamın başlangıç ve sonunu bir gözden geçirsinler. Şan, şöhret, ihtişam ve ihtirasın kötü ruh olduğunu bir düşünsünler.
Kin, nefret, ego, hırs yönetenlerin kıblesi olmuş adeta. Yüzleşme olmadan, vicdan, ahlak değerleri, insan bilinciyle bütünleşmeden devam mı edecek bu devran... Kin, nefret, kavga ve ayrımcılığın ne kadar ilkel ve insani olmayan duygular olduğunu mucize organımız olan beyin süzgecinden bir geçirsinler artık. Savaşların, kıyımların, ölümlerin acıları nasıl büyüttüğünü, kendi yürekleriyle yüzleşerek, hesaplaşarak bir duygudaşlık kursunlar. İşte o zaman, empati duygusunun ve yüzleşmenin insani erdemine ulaşabilirler. Aksi durumda, toplumları yanlış yönlendirenler, hiç var olmamış gibi tarihin belli bir kesitinde yok olup gideceklerdir. Ayrıca, imamın üç defa ” Helal ediyor musunuz” sorusuna alışılagelmiş ve kerhen de olsa “Ediyoruz “ sözünün hiçbir değeri olmadığı biline! Yeni yılın tüm insanlığa huzur, barış ve mutluluk getirmesi dileği ve tüm insanlığın mutlu olması umuduyla, iyi yüzleşmeler… Selamla Kalın Selamette Kalın
Mehmet İMRE
22.12.2020