KENDİMİZ İÇİN NE YAPTIK?

KENDİMİZ İÇİN NE YAPTIK?

Bugün kendimiz için ne yaptık? Elimizde olan bizim fark etmediğimiz ama birçok kişinin hayalini kurduğu değerlerimiz için Allah’a şükrettik mi? İyi ki varım dedik mi hiç kendimize? Kusurlarımızı ve günahlarımızı fark edip tövbe ettik mi? Hayatta olduğumuz için sebepsizce mutlu olduk mu bugün? Yapılan birçok psikolojik araştırma mutsuz olma sebebimizin, başkalarından bizi mutlu etmelerini beklememiz olduğunu gösteriyor. Sevilmek, ilgi görmek, saygınlık, hatırı sayılır ve sözü geçen biri olma isteğimiz…

Kısacası dışarıda kalan insanların görüşleri, fikirleri, bizim değerimiz değil de onların bize biçtiği değer. Hani şu ‘el âlem’ dediğimiz çevre. Özgürlüklerimizi kısıtlayan, bizi olmadığımız bir şekle büründüren, istemediğimiz kalıplara sığdıran ‘el âlem’. Peki, neden başkalarının hayatımıza bu derece müdahil olmasına izin veriyor ve buna göre yaşıyoruz? Oysa Müslüman olarak yüce Rabbimiz hayatımız ve yaşayışımız konusunda Kur’an-i kerimde tüm detayları ile bize nasıl yaşayacağımız ve her iki cihanda mutluluğun formülünü vermiştir…

Hayat başıboş ve sorumsuzca yaşamak için fazla kısa değil mi? İçinde bulunduğumuz toplumun belli başlı kurallarını hiçe sayıp kafamıza göre rüzgâr nerden eserse o tarafa doğru yaşamak değil elbette anlatmaya çalıştığım. Ama kısacık ömrümüzü başkalarının gözünde mükemmel olmak için tüketmemiz de bizi fazlasıyla hırpalar, yorar. Kısacık ömrümüzü Allah’ın rızasını kazanmak için harcamalıyız. Başkalarının bizi sevmesini beklemek yerine, biz kendimizi ego ile özgüven arasındaki ince çizgiyi koruyarak sever ve sayarsak, önce kendimize değer verir ve etrafımıza da faydalı olmak için çabalarsak, oluşan pozitif enerji dışarıya da yansıyacak ve hiç çaba göstermeden istediğimiz ilgi ve değeri gördüğümüzü fark edeceğiz aslında. Geçmişin üzüntüleri, geleceğin kaygısı, insanların hakkımızdaki yorumları…

Bunları hayatımızın merkezi haline getirmemiz, bizi mutsuzluğa iten ve negatif bir insan haline getiren başlıca sebeplerdir. Gelecek için hedeflediklerinizin hırsa dönüşüp bizi gergin bir insan haline getirmesine izin vermemeliyiz. Asla değiştiremeyeceğimiz geçmişinizin sürekli hafızamızda yer kaplamasına müsaade etmemeliyiz. Sırf bizi tanımayan insanların gözünde mükemmel olmak için, olmadığımız bir karaktere bürünmeye gerek duymayalım. İşte o zaman başarılı, saygıdeğer, sözü geçen, itibar edilen, ilgi gören ve en önemlisi de ‘mutlu olan’ bir insan olduğunuzu fark edeceksiniz… Selamla Kalın Selamette Kalın.