KENDİM VE ÇOCUĞUM
Kendini tanımak ne demek? İnsan kendini ne kadar tanıyabilir? Ya da insan kendini nasıl tanıyabilir? Tüm bu soruları hayatında en az bir kere “kendine “ sormuş olanlarımız vardır. Bu kesim şanslı, çünkü en azından “kendine” bir kere şans vermiş. Peki, ama “kendini” boş vermiş olanlar? Kendini hiç merak etmemiş olanlar, “kendinin “ de var olduğunu aklına dahi getirmemiş olanlar? Peki ya “kendini” dahi unutanlar? Evimize bir makine aldığımız zaman onu ihtiyaç duyduğumuz her yerde kullanmayız öyle değil mi? Onu yapan, belirli bir amaca hizmet etsin diye yapmıştır. Ona amacına göre çeşit çeşit fonksiyonlar yüklemiştir.
Mesela ütü, onun işi ısınmak ve kırışıklıkları düzeltmektir. Bir ütüyle bulaşık yıkayıp yerleri süpürmeyiz çünkü o bunun için yapılmamıştır. Biz onu fişe takarız elektrikle ısıtıp sonrada kırışıklıkları düzeltiriz. Ütüyü kullanmadan önce onun kullanma kılavuzunu okuruz, suyu nerden koyulacak, kaç derecede ne ütüleyeceğiz diye merak eder bir bakarız. Aslında, bir yerde ütümüzün neler yapabileceğini görmeye çalışırız, onu nasıl kullanacağımızı anlamaya çalışırız. Peki, bir ütüye bile “kendi “olma şansını verirken neden “kendimize” bu şansı vermiyoruz. Bu şansı bize tanımayan ”kendimiz” mi? Ailemiz mi? Geleneğimiz mi? Dinimiz mi? Yoksa komplekslerimiz mi? Aslında bu noktadan hareket ederek bile çıkabiliriz bu yolculuğa…
Peki size bir soru daha, kendi özelliklerini, yeteneklerini, ve becerilerini kullandığı ütünün özelliklerinden daha az bilen insan yani kendini tanımayan insan, nasıl olurda “kendisinin nasıl iyi çocuk yetiştireceğini bilebilir?” Kendi zaaflarını yada komplekslerini bilmeyen ve bunlarla daha önce hiç baş etmeyi denememiş “ben zaten hep böyleydim” diyen bir ebeveyn, nasıl kendine güvenen, kendinden emin çocuklar yetiştirir. Yahut kendini nasıl durduracağını bilmeyen, duygularını kontrol edemeyen bir anne yada baba, nasıl olurda başkalarının haklarına saygı duyabilen, gerektiğinde “siz önden buyurun” diyebilen bir çocuk yetiştirebilir. Ya da okumaya, öğrenmeye ihtiyacı olmadığına inan, kitap okumayı bir lüks olarak gören anne baba, nasıl olurda araştırmacı, çalışkan ve keşfetme meraklısı bir çocuk yetiştirir.
Ne yazık ki günümüzde birçok anne- baba ben yapamadım, kızım oğlum yapsın düşüncesinde, fakat hepsinin kaçırdığı nokta şu ki kendinden farklı çocuk yetiştirmek, iyi bir çocuk yetiştirmekten çok daha zordur. Siz neyseniz çocuğunuzda sizin farklı bir versiyonunuz olacaktır. Ebeveynler öncelikle “kendilerini” keşfetmeli ve önce “kendini” yetiştirmeli daha sonra o çocuk zaten aynı anne babasının yaptığı gibi “ kendi kendini” yetiştirecektir, geliştirecektir.
Bir anne düşünün, nelerin onu öfkelendiğini çok iyi biliyor ama öfkesini nasıl kontrol edeceğini bilmiyor? Öfkesini nerde ve kime yansıtacağını bilmiyor, önüne gelene patlayıveriyor. Cimri olduğunun hatta azıcık kıskanç olduğunun da farkında ama bu duygularla nasıl baş edeceği hakkında bir fikri yok. Ben böyleyim diyor. Diyebilir miyiz ki bu kadın kendini tanıyan bilen bir kadın. Tabii hayır. İnsanın kendini tanıması aslında duygularını tanıyıp, onları kontrol edebilmesiyle başlar. Kendini tanıyan bilen bir ebeveyn daha nettir, ne istediğini bilir, amaçları vardır ve bu amaçları uğruna çalışıp çabalar, eğer amacına ulaşmasına engel olacak unsurlar varsa kendisinde önce onları kabullenir daha sonra onlarla mücadeleye başlar, kararsız ya da tutarsız davranışlar içerisinde olmaz.
“Kendini” bilen anne babalar “kendine” göre bir yaşam kuralar ve hayatta ne ile mutlu olacaklarını bilirler. Hayata karşı duruşları da nettir. Onların “kendilerine göre” stresle baş etme yöntemleri vardır. Duygularını yansıtma biçimleri vardır. Duygularını kontrol edebildikleri için davranışlarını da kontrol edebilirler. Ancak bu şekilde ebeveynler mutlu çocuk yetiştirir. Hayatla baş etme yöntemlerini bilen anne babalar mücadeleci çocuk yetiştirir. Hayat amacı olan ve bu amaç uğruna çaba gösterenler çalışkan çocuk yetiştirir. “Kendini” bilmek bu hayatta bir insanın sahip olacağı en kıymetli bilgidir ve bu bilgiye ulaşma konusunda tüm yaşamımız boyunca mücadele etmek önce kendimiz için sonrada çocuklarımız için hayati önem taşımaktadır.