Kendilerini erkek zannedenler ve kadın cinayetleri
Türkiye, son zamanlarda dramatik kadın cinayetlerine sahne oluyor. Hafta geçmiyor ki, bir kadın çocuklarının gözü önünde cinayete kurban gitmiyor. Bu olaylara "Kadına Karşı İşlenen Cinayetler" demek de işi halletmiyor ne yazık ki… Bu vahşet sadece Türkiye'ye mahsus da değil. Dünyanın birçok yerinde kadınlar, kendilerini erkek zannedenler tarafından öldürülüyor. Hz. Peygamber'in ahir zaman fitnesinden bahseden hadislerinde bu olaylara işaret edilmiştir. Kadın sebebiyle fitnelerin çoğalacağından, zinanın yaygınlaşacağından bahsetmiştir Resul-i Ekrem (s.a.v)…
Ülkemiz adeta, erkeklere karşı eli-kolu bağlı bir durumda ve savunmasız bir şekilde ne zaman öldürüleceğini bekleyen kadınlarla doludur. Birçok kadının, kocası ya da bir yakını tarafından öldürülebileceği gibi garip duyguya kapıldıklarına şahit olanlardan biriyim. Acaba neden kadınlar, kendilerini erkek zannedenler tarafından öldürülüyorlar?
Bunun basit iki cevabı vardır: Birincisi, hem erkekler hem kadınlar helal dairesinde kalarak şeriatın kendilerine sunduğu keyfe kanaat etmemeleridir. İlahi düzenden habersiz bir şekilde evlenen eşler, hayatlarının en önemli amacı olarak gördükleri cinselliği dolu-dolu ve eksisiz yaşamak istiyorlar. Hayatın sunduğu imkânlar ise, bu amacı gerçekleştirmeye imkân vermeyince bazen kadınlar çoğu kez de erkekler inkisar-i hayale uğruyorlar. Oysa bu dünya hayatına dikkatle bakan herkes anlar ki, evlenmekten asıl maksat, cinsellik değil, neslin devam edilmesinin teminidir. Zira bütün hayvanların şahadetiyle de bu gerçek bilinmektedir.
İkinci sebep de, medyanın gayri meşru terim ve ifadeleri meşru imiş gibi gösterip dindarların kafasını allak-bullak etmesidir. Şöyle ki: Dinimize göre bir erkek ancak şeriata ve yasalara uygun olarak evlendiği bir kadınla birlikte yaşayabilir ve bir evde kalabilirler. Başka bir deyimle, resmen evli olmayan iki insanın bir evde karı-koca gibi yaşamaları dinen imkânsızdır. Oysa bakıyoruz ki, şeriatın kabul ettiği eş (zevce) kelimesi yerine Sevgili, dost, ev arkadaşı, birlikte yaşadığı kadın, ikinci eşi ya da evini paylaştığı erkek şeklindeki deyimler halk arasında çokça kullanılmaktadır.
Bir kadın, evinden, çoluk-çocuğundan ve eşinden ayrılıp sevdiği evli veya bekâr bir adama kaçtığı zaman, bu kadını mazur gösteren açıklamaları medyadan işitiyoruz. Hatta medya "Kadının yeri evidir" sözüne şiddetle karşı çıkarak adeta kadınları, ailelerinin dışında dolaşmaya davet ediyor. Ya da bir erkek, sır eğlence olsun diye, genç ve güzel hanımını ve çocuklarını bırakıp ikinci bir kadını eve getirebiliyor veya kendisi o kadınla birlikte yaşayıp eşini ve çocuklarını terk edebiliyor. Bu erkeği mazur gösteren açıklamaları çevresindeki halktan, hatta dindarlardan işitebiliyoruz. Neymiş? Efendim; dinimize göre dört kadınla dahi evlenmek caizdir. Adam ikinci bir hanım almış, ne olacak?
İşte hem medyada hem de kendilerini dindar zanneden çevrelerde hakikat-i hali bilmeyenler yaptıkları dengesiz konuşmalarla hem erkekliği hem kadınlığı hem de dindarlığı lekeliyorlar. Birisi çıkıp diyebilir ki, efendim, sen neden Allah'ın helal ettiği ikinci eşe karşı çıkıyorsun? Kuşkusuz ki, ben Allah'ın kanunlarına karşı çıkacak değilim. Fakat aklına esen ve parasına güvenenler, sırf nefislerini tatmin etmek için ikinci bir eş almaya kalktıkları takdirde, belki birkaç ay dünyanın fani zevklerine dalabilirler. Ancak aile huzurlarını kaçırırlar; bu kez sözde huzuru temin etmek de medyaya düşer.
Sonuç itibariyle şunu söylemek gerekir: Kadın Allah'ın bir lütfü olarak erkeklere emanet edilmiştir. Her erkek bir kadını öldürebilir. Çünkü erkekler daha güçlü yaratılmışlardır. Kadınların en büyük özellikleri de anne olmaları ve dünyaya birçok kahraman yetiştirmeleridir. Bu yönleriyle kadınlara yetişmek mümkün değildir. İşte Hz. Peygamber'in (s.a.v): "Cennet annelerin ayakları altındadır" sözleri bu noktaya işaret etmektedir. Kadın, erkeklerle eşit olacağım diye adeta, dindarlığından, kadınlığından ve anneliğinden istifa ederek kendi başına hareket ettiği zaman, erkeklerin heveslerinin oyuncağı olmaya mahkûmdur. Zalim erkeler de, bu duruma düşen kadınları sadece bir cinsel obje olarak görmeye devam edeceklerdir.