Kayıp yakınları…

Kayıp yakınları…

Hep bildiğimiz ve medyada sık sık gündeme gelen bir konu oldu artık! “kayıp yakıları” deyimi…

 

Peki, kim bu kayıp ve yakınları? Neredeler!?

 

Onlar bizim insanlarımız. Aramızdalar!.. En az yakınları kaybolmayanlar kadar bu ülkeyi seviyorlar. Hatta bazıları o çok şikayet ettikleri devlet kurumunda görevliler!.. Ama sebepsiz yere yetirdikleri var… bir mezarı olmayan hatta kemikleri dahi kayıp olan yitikleri…

 

İnsan Hakları Derneği (İHD) Şanlıurfa Şubesi öncülüğünde Karakoyun İşhanında bir araya gelen yaklaşık 50 kayıp yakını eylem yaptı. Kayıp olan yakınlarının fotoğraflarını taşıyan grup, faili meçhul cinayetlerin aydınlatılmasını istedi.

 

Basın açıklamasını dernek başkanı Cemal Babaoğlu okudu.

 

Nasrettin Hoca'nın eşekten düşme fıkrasını herkes bilir. "Nasrettin Hoca bir gün eşekten düşmüş. Hocanın başına insanlar toplanmış. Hocaya demişler ki; Hocam bir doktor çağıralım mı? Hoca ise: yok yok, benim halimden doktor değil, eşekten düşen anlar. Siz bana eşekten düşen birisini getirin, eşekten düşenin halinden eşekten düşen anlar" demiş.

 

Allah göstermesin yakınları kaybolmayan bu acıyı bilemez… kimsenin yakınları kaybolmasın ama en azında empati yapalım!

 

Düşünebiliyor musunuz, Gözaltında öldürülen oğlu için verdiği 32 yıllık mücadelesini sonuçlandıramadan yaşamını yitiren Berfo Analar…

 

Aynı şekilde kardeşini, babasını, evladını yetiren babalar…

 

Dünya ölümlüdür. Her canlı ölüyor/ölecek!..

 

Ama ya ölüsünü dahi görmeyen kayıp yakınları?..

 

Birçoğu; keşke ölüsünü görseydik, acaba çok işkenceler gördü mü? Acaba çok acılar çekti mi? Diye dert yakınıyor…

 

Adam kaçırma eşkıyalara has bir eylemdir. Devlet adam kaçırmaz! Kaçıramaz!..

 

Devlet içerisinde verilmiş yetkiyi kötü yönde kullananlar olmuştur. Bunu Ergenekon dava dosyalarıyla artık dünya âlem biliyor…

 

“Bizim yakınlarımızın ölüsü ve ölüm nedeninin açıklamasını istiyoruz. Canlarına kast eden katillerin bulunmasını istiyoruz” diyordu Cemal Babaoğlu…

 

“Ülkede esen barış rüzgârında umudumuzu korumak istiyoruz. Bu konuda hükümetin atacağı adımları bekliyoruz. Bu süreçte ailelerin talebi; hiç olmazsa kemiklerinin kendilerine verilmesi yönündedir." Diyor Babaoğlu…

 

Bir kemik!..

 

Teselli edecek o küllenmeyen acıları… En azında bir mezarları olacak. Bayramlarda ziyaret edebilecekleri bir mezar…

 

Bu süreçte yetkililerin de bir şeyler yapmaları lazım. En azında bu insanları teskin edecek bir açıklama, bir muhatap arıyorlar; “kaybolan yakınlarını kaybettiren nedenleri açıklayacak bir muhatap!”

 

Birkaç parça kemikleri ki kalmışsa…

 

Devlete sırtını dayamış eşkıya tipli katillerin cezalandırmasını istiyorlar.

 

Çok büyük bir istek değil! Adil ve hukuk düzeninin hakim olduğu bir düzenden bunlar istenmez! Devlet, bunlar istenmeden yapar…

 

Geçmişte hatalar olduysa. Hatadan dönmek bir erdemdir. Büyükler hatalarından dönmeyi erdem bilirler…

 

Devlet kutsaldır. Leke tutmaz. Çamur kaldırmaz. Onu suiistimal eden mutlaka cezalandırılmalı