KAYBETTİĞİMİZ DAHİ LİDER

KAYBETTİĞİMİZ DAHİ LİDER

     Şüphesiz her doğum bir ölümünde habercisidir. Yaratılan her şey, canlı-cansız her varlık ölecektir. Ölümlüdür, fanidir. Bu yaratıcımız olan Yüce Allah’ın değişmez kanunu ve emridir.

     Malumunuz bugün (27.02.2011) Milli görüşün mucidi/sahibi, bu fikrin kurucusu Prof. Dr. Necmettin Erbakan hocayı kaybettik. Necmettin hoca 1926 Sinop doğumlu olup seksen beş yaşında vefat etti.

     Necmettin Erbakan Türkiye siyasetinde çok önemli bir isim ve lider olmasının yanı sıra; Türkiye siyasetinde ve ülke kalkınmasında çok büyük emekleri/katkısı olmuş bir liderdir. O kendine has üslubu ve keskin zekâsıyla, sadece ülkemizde değil; tüm dünyada bir örnek teşkil etmiştir.

     Özellikle Siyonizm’i iyi tanıması ve bununla mücadele etmesi yüzünden; dünya dengelerini belirleyen güçlerin ve aktörlerin hedefi haline gelmiştir.

     Duruşundan taviz vermemesi, sıcak ve bir o kadarda manalı ve düşündürücü esprileri onu diğer siyasi liderlerden farklı kılmıştır her zaman için…

    Kıbrıs savaşında elde edilen başarının yüzde doksanının, onun bilgisi ve hamlesiyle olduğunu kimse inkâr edemez.

     Onun koalisyonla başbakan olduğu dönem, son dönemlerin en refah ve ekonominin şahlandığı dönem olduğunu hepimiz müşahede ettik.

     Erbakan hem iç hem dış güçler tarafından sürekli engellenmek istenmiştir. Onu hiçbir zaman rahat bırakmadılar ki; muhalifleri şöyle diyorlardı; eğer Erbakan ve ekibi tek başlarına iktidara gelirlerse bir daha hiç gitmezler. Çünkü ekonomiyi düzletirler. Hak ve özgürlükler noktasında vatandaşları rahata kavuşturup insan merkezli siyaset ve yönetim uygularlar diye hiçbir zaman iktidar olmamaları için her türlü entrika ve oyunları sergiliyorlardı.

    Bana göre Türkiye ve Türkiyeli vatandaşlar; büyük bir değer, büyük bir lider kaybettiler. Hem de yeterince/hakkıyla kıymetini bilmedikleri, içinde var olan cevherin farkına varmadıkları bir insanı, bir dâhiyi kaybettiler.

     Erbakan yeri doldurulamaz bir liderdir. O hiçbir zaman duruşunu, kimliğini ve özünü ne bozmuş nede kaybetmiştir. Karşılığında; sürgün, hapis ve ceza olsa bile doğru bildiğinden vazgeçmemiştir.

    O, özelde Türkiye’ye, genelde ise dünyaya güzel ve faydalı katkılarda bulunmuş, siyasetin ahlakında ve adabında bir çığır açmış, özgün ve özgür fikirler, eserler bırakmıştır.

   Öldüğüne üzülsek de, diğer taraftan da çok sevinçliyiz. Çünkü o İslam’dan, imanından ve duruşundan hiçbir zaman taviz vermedi. Geride ülkemize ve dünyaya, dolayısıyla tüm insanlığa iyi bir İZ , sağlam bir mücadele ahlakı bıraktı.

   Sevinçliyiz çünkü; onun yanında yetişen güzel insanlar, liderler şimdi ülkeyi daha güzel yönetiyorlar. Sadece ülkemize değil tüm dünya halklarına ve ülkelerine pusula olup dünya siyasetine ve yöneticilerine yeni bir şekil kazandırıyorlar.

    Biz biliyoruz ve inanıyoruz ki tüm canlı ve cansız yaratılmışlar; Rahman’ın emrine teslim olmak zorundadırlar. Bu münasebetle bizde;

    Yüce Rahman’ın “İNNA LİLLAHİ ve İNNA İLEYHİ RACİUN” ilkesi gereği uzun süredir hasta olan ve hakkın rahmetine kavuşan efsane lider, ‘dahi insan olan prof. Dr. Erbakan hocayı’ rahmetle anıyor ve yakınlarına ‘Yüce Allah’tan’ sabrı cemil niyaz ediyoruz. Selam ve dua ile…