Kardeşlik Olmadan Olmaz
Habil ve Kabil ile başlayan ve hiç kimseye hiçbir hayır getirmeyen savaşlar kıyamete kadar devam edeceğe benziyor. Ancak savaşlar hak batıl şeklinde olmalıdır. Kardeş olan Müslümanlar arasında değil! Dikkat edilirse baştan beri savaşlar Müslümanlara gayri Müslimler tarafından yapılmış ve İslam devletleri gerek işgal edilmiş gerekse sömürülmüştür. Bu yollarla Müslümanlara soykırım katliamları yapılmış olup bazı İslam ülkeleri halen sömürülmektedir. Savaşın galibi çoğu zaman küffar olmuştur. Kaybedeni ise mazlum Müslümanlar olmuştur. İşte bu nedenle diyoruz ki “İlla ki İslam kardeşliği olmalıdır, Müslümanlar tek vücut olmalıdır ki barbar küffarla baş edilebilsin. Aksi halde Müslümanlar üzerinde ki bu zülüm, Allah muhafaza kıyamete kadar devam eder…
İslam kardeşliği için, ne kardeşliği kardeşim yahu!” diye tepki koyanlar çok maalesef. Bu tepkiyi verenlerin iz ‘an ve idrakinden şüphe etmemek elde değil. Kin ve öfkeden, kavga ve kaostan beslenen o kadar çok sözde insan var ki. Yaşadığımız şu son yıllara bir göz atalım. Kayıtlı rakamlara göre, Libya, Suriye ve Irak gibi sıcak çatışma bölgelerinde 150 milyon yetim, 60 milyon sakat insan söz konusu... Ölenler, yaralananlar ve yurtlarını terk etmek zorunda kalanların ve kayıtlı olmayanların sayısı da bir o kadar korkunç...
Sefalet, cehalet ve zulme maruz kalmak Ortadoğu'nun kaderi değildir, olamaz... Bugün vahdet diyen, kardeşlik diyenler komik bulunuyor. Kimse bu konulara vurgu yapmıyor. Birileri sürekli farklılıkları kaşıma çabası içerisinde. Elbette ki bu durum mazlum coğrafyaların yarasına merhem olmadığı gibi her bir yaranın üzerine tuz basıyor. Hiçbir kimse bu zulüm ve haksızlıkları hak etmiyor. İslam gibi mükemmel bir din gelmiş. “Önce insan!” diyen tek din İslam'dır. Din insan içindir. İki anekdotu paylaşmak istiyorum sizlerle... Acı mı acı, vahim mi vahim, ibretlik mi ibretlik... Belki bildiğiniz bir mevzu ama yine de paylaşmak istiyorum.
Suriye’deki zulümden kaçıp, Türkiye’ye sığınmış, şimdi ise bir ilimizde çöplerde plastik ve karton kâğıt toplayan Suriyelinin pişmanlık sözlerini birlikte okuyalım: “Biz Suriye’de birbirimize karşı çok ön yargılıydık. Şii’ler iktidar olduğu için, Sünni’ler çoğunluk olduğu için, Hıristiyanlar zengin olduğu için kimse kimseyi beğenmiyordu ve sevmiyordu. Kürt’ü, Arab'ı, Türkmen'i her biri ayrı telden çalıyordu. Yani her mezhep ve ırk birbirilerine haset besliyor buğz ediyordu. Herkes birbiri ile küfürleşiyor, herkes herkesten uzaklaşıyordu. Herkes çok bilmişti, herkes en ahlaklı en dindar en namuslu benim diyordu. Şimdi durum değişti. Hepimiz çöplüklerde birleştik. Çöp toplarken artık kimse kimseyle tartışmıyor, çöplüğe düşünce birleşmeyi öğrendik!”
Mensubu olduğumuz din bize bunu emretmiyordu. İlk emri “Oku!” olan Kur'an'ın hiçbir yerinde bizlere birbirimize karşı düşmanlık beslememizi emreden bir ayet yok. Bilakis Hucurat Suresi. 10. Ayette; Rabbimiz şöyle buyuruyordu, “Mü'minler ancak/sadece kardeştirler; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'a karşı sorumlu davranın ki, O'nun merhametine mazhar olasınız!” Hadi çıkın işin içinden çıkabilirseniz... Allah'ın sözü üstüne söz söylemeye kimin haddi ve kim cesaret edebilir ki? “Allah ne der?” mi diyeceğiz yoksa “El alem ne der?” mi diyeceğiz. Hani bize bizi hatırlatan ve sonradan Müslüman olma şerefine nail olan Yusuf İSLAM kardeşimiz var ya. Onun ağzından konuyu özetleyim isterseniz; “Müslümanlar birbirleriyle savaştıkça ağıtlar Türkçe, Kürtçe ve Arapça olacak; zafer çığlıkları İngilizce ve İbranice olacaktır!”
Bu savaşlar elbet bitecek. O bizi bitirmeden biz onu bitirmeliyiz. Emperyalizmin tüm yeryüzüne yaydığı fitne tohumlarını bir bir kurutmalıyız. En büyük fitne olan terör, ırkçılık ve mezhepçiliği el birliği ile bertaraf etmeliyiz. Unutmayalım ki; “Bölüşürsek tok oluruz, bölünürsek yok oluruz!” Bize düşen oyunları bozmaktır. Yeniden kardeşlik bilincine ermek ve vahdet iklimine sarılmaktır. Dibe vuran insanlığın yeniden hayat bulması için özellikle Müslümanların ayrılıktan ve fitneden uzak durarak birlik ve vahdet içinde olması zarureti vardır. Çünkü; İslam insanlığın en son kurtuluş adasıdır. Başka adresler aramak, başka mecralara yönelmek beyhude bir çabadır… Sonuç olarak, Allah’ımız bir Peygamberimiz bir Dinimiz bir. O halde Dil, Irk, Soy, Parti, Mezhep, Cemaat değil Din kardeşliği bizleri birleştirir. Rabbim bizleri İslam sancağı altında birlik olmayı nasip etsin inşaAllah… Selamla Kalın Selamette Kalın.
Mehmet İMRE
10.02.2022