Karaciğer kist hidatiği hastalığına dikkat!

Halk arasında köpek kisti olarak bilinen karaciğer kist hidatiği hakkında uyarılarda bulunan uzmanlar, bu hastalığın hayvandan insana geçen ve ölüme kadar götürebilen ciddi bir hastalık olduğuna dikkat çekti.

Karaciğer kist hidatiği hastalığına dikkat!

Denizli Devlet Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Avni Can Karaca, halk arasında köpek kisti olarak bilinen karaciğer kist hidatiği hakkında bilgi vererek, bu hastalığın hayvandan insana geçen ve ölüme kadar götürebilen ciddi bir hastalık olduğunu söyledi.

Karaciğer kistlerinin, doğuştan olabileceği gibi kanserden iyi huylu parazit kistlerine kadar çeşitli hastalıklar nedeniyle oluşabileceğini belirten Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Avni Can Karaca, karaciğer kistleri ile ilgili bilinmesi gereken en temel şeyin, mutlaka sebebinin belirlenmesi ve adının konulması olduğunu söyledi.

Hayvancılığın yaygın ve hijyen koşullarının yeterli olmaması nedeni ile Türkiye’de sık rastlanan hidatik kist hastalığına özellikle vurgu yapılması gerektiğini belirten Doktor Karaca, “Hidatik kist hastalığı, aslında parazite bağlı bir hastalık olup, tamamen iyi huylu bir hastalıktır. Kansere zemin oluşturmaz ve kanserleşmez. Hastalık esas olarak köpek gibi etçil hayvanların bağırsaklarından dökülen yumurtalar ile kirlenmiş sebze ve meyvelerin iyi temizlenmeden tüketilmesi ile ağız yolunda vücuda girer ve bağırsaklardan emilerek ilk durağı olan karaciğere ulaşır. Hastalık etkeni çoğunlukla karaciğerde kalır ve sadece orada bulgu oluşturur. Ancak bazen 30 mikrondan küçük yumurtalar karaciğerin süzgecinden kaçarak kalbe ulaşabilir ve buradan kanın ulaştığı her dokuda, beyinden kemiklere kadar hastalık oluşturabilir. Hastalık karaciğere yerleştikten sonra parazit hemen etrafında bir kist oluşturarak kendini vücudun savunma mekanizmalarından korur ve ayda yaklaşık 1 - 1,5 millimetrelik bir büyüme hızı ile yavaş yavaş genişler. Hastalığın bu döneminde belirgin bir bulguya rastlanmaz ve hastalar genellikle hastalıklarının farkında değillerdir. Zaman içerisinde kistin büyümesi ile vücutta kiste karşı oluşan alerjiye bağlı kaşıntılar, karın ağrısı, karında dolgunluk hissi, erken doyma gibi aslında herhangi bir hastalığa özgü olmayan ve bu sebeple de çoğunlukla gözden kaçan bulgular olabilir.” dedi.

Kistin yırtılması tehlikeli midir?

Hidatik kist hastalığının, tedavi edilmez ise birkaç şekilde ciddi sorunlara yol açabildiğine vurgu yapan Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Avni Can Karaca, “Kistin herhangi bir darbe ile yırtılması halinde solunum durmasına kadar gidebilecek şiddetli alerjik reaksiyonlar oluşabilir. Yine kistin yırtılması ile parazit tüm karın zarına yayılıp, bazen tam tedavisi mümkün olmayan abdominal hidatitoz durumuna yol açabilir. Kist içeriği enfeksiyon kaparak apselleşebilir ve acil ameliyat gerekliliği doğurabilir. Bu durum özellikle yaşlı hastalarda ölümcül olabilir. Kist ana safra yollarından birine açılarak genç ve sağlıklı bireylerde dahi ölümcül olabilecek safra yolu enfeksiyonlarında veya safra yollarını tıkayarak sarılığa neden olabilir. Son olarak kist karaciğerin girişindeki ana damarsal yapılara baskı yaparak hayatı tehdit edici sorunlar doğurabilir.” şeklinde konuştu.

Hastalığın tedavisi

Doktor Karaca, hidatik kist hastalığının tedavisinin, hastalığın yerleşimine, boyutuna, radyolojik görüntüsüne ve tipine göre değişiklik gösterdiğini söyleyerek hastalığın tedavisi hakkında şu bilgileri verdi: “Kist nadiren de olsa vücudun savunma mekanizmaları tarafından yok edilebilir. Bu durumda kistin yerinde duvarları kireçleme yapmış ölü bir boşluk kalır ve bu ultrason bulgularında Tip 5 kist hidatik olarak adlandırılır. Bu tür kistlerde ekstra tedaviye veya tıbbi takibe gerek yoktur. Kistlerin boyutu kabaca 2 cm’nin altında ise bu kistlerin ilaç tedavisine yanıt verme olasılıkları oldukça yüksektir. Tedavinin başarısı ilacı kullanma süresi ile artar. Bu nedenle ilaç tedavisi seçilecekse en az 6 ay süre ile uygulanmalıdır. Ancak tedavide kullanılan ilaçlar karaciğer için zararlı ilaçlar olduklarından ve bunun dışında da başka ciddi yan etkileri olduğundan mutlaka doktor denetiminde ve 3-4 haftada bir kan tahlili kontrolleri ile kullanılmalıdır.

Boyutu 2 ila 4 cm arasında olan kistler için de ilaç tedavisi denenebilir ancak etkinliği 2 cm’den küçük kistlerde olduğu gibi yüksek değildir. Bu tür kistlerin eğer karaciğerdeki yerleşimleri de uygunsa, tedavisinde PAIR yöntemi kullanılabilir. Bu yöntemde ultrason eşliğinde ince bir kateter ile kist içine girilip içindeki sıvı boşaltıldıktan sonra, kist boşluğuna parazit öldürücü maddeler verilip sonra tekrar bu maddeler boşaltılır. Bu yöntem deneyimli bir radyoloji uzmanı tarafından kolayca uygulanır ancak işlemden önce en az iki hafta, sonrasında da en az dört hafta koruyucu olarak ilaç kullanmak gerekir.

 

Boyutu 4 cm’yi geçen bütün kistler için seçkin tedavi yöntemi ameliyattır. Çünkü bu boyutu aşan kistler ilaç tedavisinden neredeyse hiç fayda görmezken, yine boyutu itibari ile safra yolları ile ilişki halinde olması ihtimali yüksektir. Safra yolları ile ilişki halinde olması ihtimali arttığı için daha önce söz edilen PAIR yöntemi de sakıncalı hale gelir. Çünkü kistleri öldürmek için kist içine verilecek maddenin safra yoluna kaçması halinde bütün safra yolları bu zehirli maddeden etkilenecek ve sklerozan kolanjit denilen ve karaciğer naklinden başka bilinen bir tedavisi olmayan ölümcül bir durum oluşacaktır. Bu sebeple 4 cm’den büyük kistleri ameliyat ediyoruz. Ameliyat ile hedeflenen kistin bir bütün halinde karaciğerden çıkarılmasıdır. Bu durumda hastalığın tekrar etmesi ihtimali yoktur. Ancak bu teknik karaciğer ameliyatları konusunda tecrübe gerekir, çünkü karaciğer dakikada 1,5 litre kanın girdiği, vücudun ana toplardamarı ile komşu, süngerimsi yapıda bir organ olup ameliyatlarda şiddetli kanama ve ölüm riski vardır. Bu nedenle birçok cerrah, kistin tamamını çıkarmaktan kaçınıp sadece içini boşaltmakla yetinmektedir. Bu yöntem daha güvenli olsa da hastalığın bu şekilde tekrar etmesi olasılığı çok yüksektir. Bu nedenle bu hastalığın tedavisinde bu konuda deneyimli bir cerraha danışmak ameliyat güvenliği ve tedavi başarısı açısından çok önemlidir.”     (Necmi Durmazer - İLKHA)