İtmeyin Kucaklaşın

İtmeyin Kucaklaşın

İnsan, İnsanlığını bilirse şerefli bir varlık olarak diğer insanları kucaklamakla, insani ilişkileri geliştirmekle mükelleftir. İtmek insana, aslında Müslümana uygun bir davranış değildir. Bu konularda birçok yazı ve söylem mevcuttur. Gönül almak, güven vermek zordur, gönül yıkmak kolaydır, bir kelime yeter ve güzel olan her şeyi bozar...

İnsan hayatında bazı şeyler vardır ki hayati öneme sahip olduğu halde, maalesef kişi bunun pek de farkında değildir. Mesela ebeveynler… Onlar, varlıkları ile çocuklarına büyük bir bereket kaynağı ve güven duyacakları koca birer dağdır. Ama gelin görün ki, insani olabilecek bir takım sorun ve sorumluluklardan dolayı insanlar bunları adeta yük gibi görür. Yine eşlere dair Allah tealanın “Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz.” buyruğu ile eşlerin birbirlerini adeta elbisenin bedeni örttüğü gibi örttüklerini ve koruyup kolladıklarını haber verdiği halde, maalesef hayatın doğal akışı içindeki birtakım hadiseler sebebi ile birbirlerini yük gibi görürler. Küçücük bir iğne, kıymetsiz ve küçük bir şeydir ama denizde ayağına kramp giren kişi açısından hayatını kurtarmaya vesile olacak neredeyse tek şeydir. Yine insanın organları arasında da özellikle dil, insanı abat da eder, berbat da eder, vezir de rezil de edebilme kabiliyet ve potansiyeline sahip olduğu halde, bu hassasiyet pek dikkate alınmaz ve ihmal edilir.

Özellikle içinde yaşadığımız modern çağ, karakteristik özelliğinin bir yansıması olarak geleneksel sahih kavramların, değerlerin bir şekilde içi boşaltmış ve kendine özgü olanı onun yerine ikame ettirilmiştir. Unutmamak gerek ki dil bir toplumun, milletin ve medeniyetin aynasıdır. Toplumların, milletlerin hatta medeniyetlerin seviyesini ve derinliğini sahip oldukları dil seviyesi ortaya koyar. Bundan dolayı ‘kamus (sözlük) namustur’ demişlerdir. Pek önemsenmemesine rağmen hayatiyet arz eden dilin, dilden sadır olan kelimeler ve kavramların ehemmiyetine dair “Kelimelerinize dikkat edin, kavramlarınız onlardan oluşur. Kavramlarınıza dikkat edin düşüncelerinizi onlar belirler. Düşüncelerinize dikkat edin imanınıza etki eder.” demişlerdir.

Değdiği her şeye bir şekilde kendi rengini ve tarzını katan modern çağın da bu bağlamda kendine özgü bir dili var. Bu dil özellikle Müslüman dünya görüşü açısından çok da onaylanır bir dil değildir. Bugün sosyal iletişim araçlarına, bilgi ve haber kanallarına baktığımızda, maalesef neredeyse tümüne yakınında çağın yaygın tarzı olan olumsuz bir dil ve yaklaşım sergilenmektedir. En olumsuz olaylar flaş haber olur, birbirlerine söylem ve uyarılarında olumsuz olan tarz ve cümleler öncelenir bir duruma gelmiştir. İslami anlamda bilinç ve şuurdan mahrum kalan Müslümanlarda da benzer bir durumun hâkim olduğu bir vakıa olmuştur. En basitinden ‘Sana bunu yapmak, söylemek, böyle durmak yakışır!’ şeklinde bir yaklaşım yerine ‘Sen neden bunu yapıyor, söylüyor, burada duruyorsun?’ tarzında itham edici bir dil kullanılmakta. Malum olduğu üzere iman ve İslam, soyut birer kavramdır. Bunların ne oldukları, nasıl tecrübe edildikleri, onlara aidiyetlerini ifade eden kişilerin amel/eylemlerinde belli olur.

Bu hakikat nazarı ile baktığımızda, Müslümanım diyen kişilerde bu tasvip edilmeyen dilin arka planındaki temel sebep, Müslümanların ağızlarından çıkan şeylerin de tıpkı diğer organlarından sadır olan amel ve eylemler gibi muhasebe edilecekleri fiillerden olduğunun farkında ve şuurunda olmamalarıdır. Halbuki cenab-ı hak “İnsan hiçbir söz söylemez ki onun yanında (yaptıklarını) gözetleyen (ve kaydeden) hazır bir melek bulunmasın.” ayet-i celilesi ve “Yoksa onların sırlarını ve gizli konuşmalarını duymadığımızı mı sanıyorlar? Hayır öyle değil, yanlarındaki elçilerimiz (melekler) yazmaktadırlar.” Haberini Rabbimiz, açıkça her bir söylediklerinin ve yaptıklarının daima kayıt altına alındığını haber vermektedir.

Şimdi dil öyle bir organdır ki, faydasızı terk etmek imanın güzelliği olur, kendisinden emin olmak iman ehli olmanın göstergesi olur, kullanılmasının hayrın ifadesi veya susmanın iman etmenin lazımı olduğu, kendisinin doğruluğu kalbin doğruluğuna, kalbin doğruluğu ise imanın doğruluğunun işaret olan, sadır olacak bir kelime ile cehenneme veya cennete sebep olacak, sahip olunduğunda cennet ehlinden olmamaya vesile olacak bir organ! Bu kadar hassas olan bir organdan sadır olacak olan şeylere belki diğer tüm organlarımızdan daha fazla hassasiyet göstermek lazım gelir. İnsanın dilinden sadır olan şeylerin önem ve ehemmiyetine dair büyükler de “Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı” demek sureti ile sözün insan hayatındaki ağırlığını ve önemini bizlere haber vermektedir. Selamla Kalın Selamette Kalın.